takvimYüzüm Takvim yaprağı gibi sararmış sanki ........ O eski neşem de yok Lodos esiyor içim .. Asi bir poyraz dışım Kuru bir ayaz belki Ben kendimden gideli sessizlik biçim biçim Sözleşmiş günler aylar sonbahar rüzgarıyla ....... Gözünü kırpmıyor hiç kayıp giden seneler .... Kayboldun sanki diyor Yirmi yaşından sonra .... O ütüsü bozulmuş aynadaki çehreler Ay ağlatan bir şafak Gönderiyor geceyi ................. Ne kadarda hakirmiş kahrolası gün yüzü Ben o ağlayan kadın Sen o dinleyen adam ............ Yapraksız bir takvimin çalınan iki yüzü Canım çok acısa da Bunu bilmeyeceksin ......... Seni her an anacak bu ela ıssızlığım ........ Ara vermek nereye Ama görmeyeceksin ...... Binlercenle çivili dört duvar hissizliğim Hazırlıksız gelecek bir gün kapıya ölüm ...... Kucaklayacak önce yakışıksız bir soğuk ...... Sonra ister kenardan İstersen kıyımdan geç .................. Nasipte bir son sala duyarım boğuk boğuk |