Kal DemekGönül ister ki Kırk yaramı tuzlayan elden gideyim Tomurcuklanmıs meyve tek kula yasak Kenan diyarında bir garip tutsak Bırakın karıncayı dava edeyim... Bir nahoş zindandır ruhum sersefil oyalanır Batmıs balçık çamura debelenir,hırpalanır Çiçeğine dolu vurmuş topragı çorak Sanki kırk yerimden vurmuş yetmemiş Birde sırtımdan vuracak.. Nedir bu karmaşa diye uzaklarda bir garip aglar Ellerini üç küçük bir olup, kocaman iple bağlar Nedamet getiren yok kanındaki bağdan Hiç haberi yok yaşar öylece Umarsız yemiş bekler yaktığı bağdan. Beni anlamak benden öte yanmak iktiza eder Beni anlamak maksadı istersen eğer Kaderin keder ipine sımsıkı sarılmışım Gönlümdeki hicranım keser damarlarımı Kırk yaranın eşiğinde kırk yere dağılmışım En büyüğü İbrahim diyarıdır En küçüğü çocuklugum En güzeli göz yaşımdır en acısı mutluluğum. Boğar beni aşkımın elleri Ne zaman ki habersiz gülsem Keşke mutlu olmak için İbrahimin yurdunda ölsem... Bir mezarım var benim,ismim yazmaz taşında Ölene kadar beklerim mezarımın başında Şeytan taşlanır, duvara ağlanır, denize bakılır elbet İnanırsın el açarsın istersin medet Sabret... Bir gün çiçekler açar bakmaya doyamazsın. Neden gitmiyorsun deme. Kaybedersin birgün, mezarlıgı yol beller. Gitmelerle yorulmazsın.. |