RUHUMUN SON HECESİ
Duygu ve düşüncelerin ruhumu sardığı,
Beni alıp Kaf dağlarının arkasına attığı Ve beni durmadan hıçkırıkla ağlattığı, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ağacın dalındaki yaprağın esintisi, Ömrümün, ayrılmaz bir sayfasıdır Ve o sayfada, son bir durak vardır, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Unutma! Her mutluluk, bir acıyla biter, Ayrılık zincirlerinden bir halka kopar, Toprağın kalbindeki madenler haykırır, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ben burada vardım, yok oldum işte, Aynı ruh ve ceset, bulundukça sizde, Bu sözleri hep haykıracaksınız dağlara, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ağlamasaydım, gülemeyecektim cesedimle, Ben ağlıyorum, ruhum gülüyor bedenimle, Ruhum ağlıyor, ben gülüyorum acı sözlerle, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ayrılık olmasaydı bilinir miydi beraberliğin kıymeti? Her ayrılık yeni bir mutluluk ve gözyaşının habercisi, Kalemden akan mürekkep bile haykırıyor bu külfeti, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ferhat, Şirin; Leyla, Mecnun; Kerem, Aslı, Asıl kalmalarının sebebi ayrılık mı birleşme mi? Âşıklar da gönüllere haykırmışlardı bu sözleri, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ben yazarken bile zaman benden hızla kaçıyor, Bense geriye doğru gidiyorum ruhum bakıyor, Ve orada umutsuzca mezar taşlarını buluyor, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Her ayrılık bir var oluştur, ayrılık gecesinde, Seven sevgililerse mutlaka buluşur o gecede. Toprak sıkar insanı, sıkar da çıkarır ortaya, Ayağa kalkan güzel insan bir tabela görür, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Temmuz 1998 İstanbul |
Saygı ve selamlar.