şair sevişmesibu gece de uyku tutmadı hoş ne zaman tuttu ki hanidir tutkulu bir yalnızlık sevişmesi benimki... nedense apollon da uğramadı yamacıma imgeler boynu bükük piç gibi kaldı kapımda biraz okuyayım dedim... -laf aramızda kendi sesimden sıkılmıştım bu ara- baktım kitaplıkta yan yatmışsın günü gelince okunmak için gelişigüzel bırakılmışsın günü bugünmüş demek uzanıp yatağıma ne yazmışsan okudum tek tek seni nasıl fark etmediğime hayret ederek anaa dedim erkek versiyonum bir uçanla bir kaçan kurtulmuş ve her finalde yalnızlıktan dem vurulmuş ilahi şair gözümüzü toprak doyursun... kitabı kapattığımda ikimizi birlikte düşündüm hayal bu ya eski ve yeni başkentler kanımca kader birliğine müsaitler başkaca birlik bulamadım eh bununla idare ediver hani dedim şöyle akşam mahmurluğu çökse mavi panjurlu defne kokulu evimize... sen şiir demlesen ben kurgu örsem hülyalı bakınca gözlerine kör topal da olsa bir aşk görsem... sabit tecrübelerimizi çitlerken huşu içinde teğet geçtiğimiz anları seyretsek içimizde... sıkılsak sonra güneş yorulduğunda damıttığımız yalnızlıkları çıkarsak mahzenlerimizden az biraz da meze yapıp süzdüğümüz felsefi söylemlerden hani şöyle kallavi bir masa kursak kısa kısa söyleşip uzun uzun sussak dolanıp hüzün bağlarında şiirin dibine dalsak... sen edip desen ben nazım sabaha kadar içip içip tartışsak nihayet attila’da halleşip barışsak toplumcu gerçekçi yatağımıza ikinci yeni adımlarla yollansak... eşeylisini öğrenmiştim çok önce taa ortabirde adı farklı söylense de sağlaması hayatın içinde her yerde halkalı imzalı sevgi ve aşk boyalı hem de... kalmışsa eğer hala bir yerlerde/tedavülde düzeylisini de görsem diyorum bu minvalde |
hala bir yerlerde/tedavülde
düzeylisini de görsem diyorum
bu minvalde"
Evet, ne anlamı olurdu ki hayatın düşlersiz...
Çokça saygılar, sevgiler, kalem tutan eller...