düş sağanağı..aramak mı? istemiyoruz/ aramış olsak bulurduk elbet.. bizler, bulamadığımız her şeyle kaybolduk yüreğimizde artık kayıp diyebilirsin bana.. odalardan odalara geçip, tutup kapının metal tokmağını bir eşik sonrası düş sağanağı.. sokağın çıkmazlarına gözünün bebeği ile b-aktığın kadardır bir AN/ herşeyin.. göğüs kafesinle t-uzaklar kurup, yokluğumda, dünyanın neye karşılık geldiğinle yüzleşirsin; dağıtıp saçlarını, hiç öpmediğim avuç içlerini açıp yağmura/ bir parmak vakti kadar sallayıp kolunu bir hoşçakala methiyeler düzersin ve şiirler, aranılan başka bir kapı bulmak gibidir ömründe/önünde… (ısırma alt dudağını kıyamam) sana düşen yaslamak gövdeni boşluklarına ve yalın ayak yürümek adımlarına güvenerek ki ağırız kalakaldığımız yerde.. yerimiz mi? sahi neresi/ hiçlik ve aitlik.. bu denli yabancı hissetmiyor olsaydık her sabah başka yüzlere günaydınlar bırakıp, yazılmamış bir mektuba yada hiç çalmayan telefonlara baka kalıp, en basit sorulara cevap veremiyor olmazdık.. bulduk mu sahiden bize benzeyeni/ elmanın diğer yarısını veya başka bir bütünü ten aralığında ki tırnaklarını çıkartıp her daim derime kazıyordun/ ben yüreğimden başlamışken yenilmeye, hayat avareliği gibi senin yüzünü teğet geçen bir soluk buldum, ağız boşluklarında.. ciğerlerime çeksem, hani çeksem içime deriN/ içime ellerin ve daha neler neler… yürüsek diyorum koşar adım yol boyunca yetişebilir miyiz umutlarımıza/ umduklarımıza ki sen, bir telaşı taşırken sırtında. ben, debelenip duruyorum gök yüzümdeki bulutlarıyla yüzümün.. düşlerimizde sağırız ve duymuyorsun sana seslenen harfleri.. bir tek yüreğim biliyor/ bileniyor.. m.b. |