Vaveyla'mSen gülerken içimde, hasretin yosun tutardı... Bitkisel hayatımın parçasıydın veveylam! Bir gün sokak başında görmüştüm elinde, Bir dolu kağıt Anneme söyleymedigini deyip,çekiniyordun Ah bana deyıp saçlarımı yolmuştum. Hayatın tozu dumanı karışmıştı En eski pir paltomu üzerime çekip hıckıyordun yıllarıma. Yanına gelip soramıyordum vaveyla’m Çaresizdim! Takatsizdim! Bir kırık bardakla su verip taş olasım vardı Oracıkta. Onu uzaktan seyredip yeminler veriyordum... Hayatımın tellerine; Ve kırk gün kırk gece hayalimle Şu sözcüklere doknuyordum, engebe yollarıma. Benim sevdamın tövbesi yok yok vayeyla’m Yook! Karasından elasına yanıp kavrulan.... Her mevsim binlerce kez gazellerle savrulan, Beklemesinide özlemisini hakkıyla bilen! Her defasında baharla tekrar tekrar yeşeren sevdam! Ah veveyla’m!! Devam edip oracıkta ölesim vardı. İmkansızım!! Alın yazım! Vaveyla’mm. benim sevdamın tövbesi yok! Arşa çıkıp hiç inmeyenlerden. Sözüm ki ona diyerek nisbet etmeyenlerden. Benim sevdamki tövbesi yok ! yok,yok! iki şehri yıkarcasına keskin. Bir çift söze kanarcasına seçkin Gidemeyecek kadar yorgun sürgün sevdam vayeyla’mm... kapanan kapılarda bezmeden süzmeden pes bile demeden vurgun sevdam. Benim sevdamki bir selamını beklerken bile, içini çekerek her defasında nasıp deyıp, bin dolu tastta zehri şerbeti , bir dikişte içip şükre sayanlardan. Niyetini hiç bozmadan şükre sayanlardan. Ah kör kara kuru sevdam ! Arkasından hunharca gadarca kurşuna dizilen sevdam! Benim sevdamın tövbesi yok, ezeli ahiri hasreti yüreğine sıla bilip ,yaa nasip, ya nasip diyerek zikri şükür edasıyla savuran, vaktine tezeli ezeli ahiri kör kara sevdam! Vayeyla’m iç çekişim sanadır ! yeminlerimi diyemem diyemem. Sen... Sen bin dolu hasret kokarsın yüreğimin en ücra köşesinde. Ayşe Gül |