Milli Edebiyat Döneminde Sade Dil ve Hece Ölçüsüyle Yazılmış Şiir
Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul’un başını çektiği bu
şiir anlayışında, Milli Edebiyatı oluşturan düşünceler hâkimdir. Türkçülük düşüncesiyle yola çıkan Milli Edebiyatçılar, o döneme kadar yazılmış olan
şiirleri Arap, Fars veya Batı taklidi olarak görmüşler ve kendi öz kimliklerine, Halk
edebiyatına, dönerek heceyle
şiir yazmışlardır. Mehmet Emin Yurdakul “Biz Nasıl Şiir İsteriz?” adlı
şiirinde
şiir görüşlerini de açıklamıştır.
Bu
şiir anlayışının şairleri halka seslenip onların duygu ve hayallerini ifade etmeyi amaçlayan, aynı zamanda da onlara kendi fikrilerini açıklayan
şiirler yazmışlardır.
Bu dönem şairleri, Tanzimat’ın birinci dönem sanatçıları gibi
şiire öğretici (didaktik) bir amaç yüklemişlerdir. Bundan dolayı da didaktik yanları ağır basan
şiirler ortaya çıkarırlar. Ancak Tanzimat sanatçıları Batı
edebiyatını savunup modern bir
edebiyat kurmayı amaçlarken bu dönem şairleri halka seslenmiş ve Türkçülük düşüncesiyle hareket etmişlerdir. Onların bu amaçları,
şiirlerinde sanatsal amaçların önündedir ve bunun sonucu olarak da imgelere ve kapalı anlatıma çok başvurmamışlar, kullandıkları imgelerin de yalın olmasına önem vermişlerdir. Ziya Gökalp, “Köy”
şiirinde köylülere seslenip onlara öğüt verirken o dönemin konuşma dilini kullanmış ve açık bir şekilde köylülere seslenmiştir.
Ziya Gökalp çevresinde sade bir dille ve hece vezni ile yazılan bir
şiir hareketinin oluşmasında ve gelişmesinde, “Genç Kalemler” dergisi önemli bir işlev görmüştür. O dönemde “Genç Kalemler” dergisinde “Yeni Lisancılar” olarak bilinen şairler sade bir dille ve hece ölçüsüyle
şiirler yazmışlardır. Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve onlara sonradan katılan ama etkisi daha büyük olan Ziya Gökalp’in öncülüğünde yeni bir
edebiyat, yeni bir dil ve yeni bir
şiir anlayışı kendisini hızla kabul ettirmiştir. Ziya Gökalp’in;
Aruz sizin olsun hece bizimdir,
Halkın söylediği Türkçe bizimdir;
Leyi sizin, şeb sizin, gece bizimdir,
Değildir bir mana üç ada muhtaç.
dizeleriyle özetleyerek ortaya koyduğu bu anlayış, artık bir ilke haline gelmiş; hece ölçüsüyle
şiir yazmak, aruzla
şiir yazan şairleri de etkileyecek şekilde
edebiyatta yer etmiştir.
O döneminde bu anlayışla
şiir yazan şairler arasında, Ali Canip Yöntem, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Celal Sahir Erozan, Necmettin Halil Onan, Halide Nusret Zorlutuna, Şükûfe Nihal ile Beş Hececiler olarak bilinen Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Halit Fahri Ozansoy sayılabilir.
Sade Dil ve Hece Ölçüsüyle Yazılmış Şiirin Özellikleri
Sanatçılar, “Yeni Lisan” makalesinde ifade edildiği gibi konuşma dilinin imkânlarından faydalanmışlardır. Sade bir dil kullanılmıştır.
Hece vezni kullanılmıştır.
Halk
edebiyatı geleneğinden faydalanılmış; ancak hece ölçüsü kullanılarak modern biçimlere ve söyleyişlere de yer verilmiştir.
Hece ölçüsünün değişik kalıpları denenmiş,
şiirde kafiye ve redif gibi ahenk unsurlarına önem verilmiştir.
Bu dönem
şiiri toplumsal bir özellik taşımaktadır. Sanatçılar öğretici bir üslupla
şiirler yazmışlardır.
Bu anlayışla oluşan
şiirlerin temasını İslamiyet’ten önceki Türk tarihi, İslam tarihi, Türk coğrafyası ve Anadolu oluşturmuştur. Kısacası Milli Edebiyat
şiiri Batılı değil, yerli temalarla oluşmuştur.
Halkın ve ülkenin sorunları işlenmiştir.
Öğretici niteliği ağır basan
şiirler yazılmıştır.
Milliyetçilik ve Türkçülük fikrini işleyen, millî coşkuyu artırıcı nitelikte
şiirler yazılmıştır.
Şiirlerde yalnız dörtlük değil, değişik dize kümeleri kullanılmış, Batı
edebiyatı kaynaklı nazım şekillerinden yararlanılmıştır.
Bu
şiir anlayışının en önemli temsilcileri Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul’dur. Bu sanatçılar dışında Ali Canip Yöntem de bu
şiir anlayışıyla eserler vermiştir.