Vallahi bravo bu sizin susmuş halinizin paylaşıma sunduğu bilgilerse.gevezelik susmamış halinizde kimbilir ne güzellikler paylaşırsınız ne bilgi aktarımında bulunur donayımlı haberlerinizden bizleride haberdar edersiniz. Şiirleri tuttum .Kendimi buldum.Siz susmayı o eski türk sanat müziğinde bırakın hani var ya SUS SUS SUS KİMSELER DUYMASIN ,siz kilidinizin anahtarını bulun açın güzellikler devamı için.
Editörden... Susmaca
Kurtarır mısın bir elle, bir sözle, bir dokunuşla. Sarılır mısın yaranın en kanlı yerine. Ağıtlar yakılır çocukların sesinden. Kadın çığlıkları, göz yaşları, kanlı mendiller...
15.4.2011
Kurtarır mısın bir elle, bir sözle, bir dokunuşla. Sarılır mısın yaranın en kanlı yerine.
Ağıtlar yakılır çocukların sesinden. Kadın çığlıkları, göz yaşları, kanlı mendiller...
Silah sesine, bıçak kesiğine, cam kırıntılarına hayranlıkla bakan kaç caniye kucak açıyoruz şu dünyada. Nasıl ağlayarak yürekler acısı olaylara şahit oluyoruz. Her sabah izlediğim haber programlarında
ölen kadınların isimlerini duydukça kahroluyorum. Adımız kadın! Kadının adı nerde bu dünyada anlamış değilim...
Şimdi düşünün bakalım... Her insan sorun yaşar, işi bozulur, bir arkadaşıyla kavga eder, annesini babasını kaybeder, psikolojisi bozulur. Elinin altında en yakın kim vardır? Kadın.
Ya sarılır ruhunu okşamasını ister, ya sarılır canını alır.
Kalbimi ezen en büyük yıkımlar şu aralar, ard arda okunan haberlerde yankılanan kadın ölümleridir.
Kadın olmak zor! Allah sonumuzu hayır etsin. Bu aralar sıkça canımı sıkan bu olaya kayıtsız kalmam mümkün değil.Şimdi biz sokağa nasıl çıkacağız, kime güvenip iş yapacağız, nasıl sevip evleneceğiz.
Sus vaktimin çok olduğu şu sıralar, kalbimi canlandırmaya çalışıyorum, ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum, ailemin yanından ayrılıp çok uzak şehirlerde -hem bilmediğim, hem sevemediğim- ağlamadan, sızlanmadan sizleri çok özleyerek... İşte öyle suskun, yorgun, kendine bile hayrı kalmamış, kitaplarına hasret kalmış durumdayım.
En son yazımda size bir süpriz sözüm vardı. Evet, bunu en yakın zamanda yerine getireceğim.
Gevrek, boyoz ve binlerce kitap!
Şimdi önümüzde 16. İzmir Kitap Fuarı var. 16 Nisan’da başlıyor, 23 Nisan’a kadar devam edecek. Çok güzel isimler var. Şiir dinletileri, sohbetler, imza günleri dolu dolu geçeceğinden eminim. Kim bilir belki 19 Nisan’da çok değer verdiğim bir kaç şairi görmeye değer bir gezi yapabilirim.
Bugün Radikal Gazetesi’nin Kitap ekinde Haydar Ergülen’in " keder gibi ödünç" kitabını gördüm.Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkmış, okumak için can atıyorum.
...
Keder gibi ödünç
kahkaha gibi karanlık
neş’e gibi yapraksız
ve kasaba gibi akşamsız
bu şiir peşimden
bir başkası gibi geldi
ve ben yalnızca
mırıldandım onu
mırıldanmak belki de
yetinmektir diye
şiir yerine ödünç
kederle
...
ah ben kalbimi bu şiire bırakmaz mıyım. Kendisi nasıl mütevazi harika bir insan. Antalya’da onun için güzel bir söyleşi vardı.Davetli Haydar Ergülen... Haydar Ergülen’i dostlarından dinlemekte harikaydı. Engin Turgut, Çiğdem Sezer ve birkaç güzel isim daha... Dostları onu anlattıkça yanımdaki sandalyede öylece dinledi. Mütevaziliği ile dikkatimi çeken kendinden emin, yaptığı işe saygılı nadir güzellikte bulduğum insanlardandır.
Off çok uzak kaldım her şeyden. Bir aydır nefes almaya çalışırken ulaşabildiğim sadece bu kitap ekleri işte.
Murathan Mungan’ın da bir romanı çıkmış bilginize. "Şairin Romanı" Metis’ten çıkıp raflarda yerini almış çoktan. Şairin romanı su gibidir. Özellikle yolda, yolcu olanlara çok güzel eşlik edecektir. Benden söylemesi...
Şimdi susma vakti. Gel zaman git zaman açılır belki dilimin kilidi...
Güzel bir hafta sonu diliyorum herkese.
"ah ne denli dingin ve gururla geçiyordu
garip bir su akıntısı gibi
bu terk edilmiş sessiz Cumalarda
bu sıkıntılı evlerde
benim yaşamım
aaah ne denli dingin ve gururla geçiyordu..."
Furuğ Ferruhzad
Yorumlar
Mesaj Yaz
25.9.2011 10:28:49
Yorum Yapın
Editörden... Susmaca ile ilgili yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol
Üyelik Girişi Yap