- 710 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BİR HOMONGOLOS'UN MUTLULUĞU (2)
Yarım asırı geçen ömrüm içinde sevdiklerim de oldu. Ama beni, hiç biri on bir sene , dolu dolu , unutulmaz ve her anına hasret duyacağım gibi mutlu etmedi . Sen onların sahip olamayacağı , hep kıskanılası bir kadınlık ve dişilik duyguları taşıyordun. Ne kaprisin ne de aşırı bir isteğin olurdu. Sana bir haksızlık yaptığım zamanlar bile, beni hemen affeder, utandırırdın. Eve ne kadar geç gelirsem geleyim, Sen kapının arkasında bekler, sevinçle kucağıma atılırdın. Mutluysam , seninle daha mutlu , hüzünlüysem daha düzelmiş olurdum. Sana el kaldırdığım da oldu. Özür dilerim, beni affet. İçimdeki lanet olası erkeklik duygularımın taşması işte.
Seni, ilk kucakladığımda çok küçüktün Bebeğim. Sevimli başını avuçlarımın içine almış, uzun uzun öpmüş, koklamıştım. Sonraki on bir yıl , aynı duygularla seni öptüm , okşadım, yanımdan hiç ayırmadım. İlk günkü gibi başını , avucumun içine koyar, kıpırdamadan dururdun. Her lokmamızı beraber yedik , her yere birlikte gittik. Sana hiç kimse hakaret edemedi, kötü davranamadı. Kusurun yoktu ki zaten. Varsa da, ben hiç göremedim Güzelim. Galiba biraz kıskanç mıydın ne ? Senden başkasıyla ilgilenmemi pek istemezdin de , ondan söyledim. Hemen kızma Bebeğim.
Biliyor musun ? O tatil günlerimiz , gezilerimiz ne güzel geçerdi. Denize , havuza girer, birlikte sahilde, ormanlarda dolaşırdık. Sabah yürüyüşlerimiz de olurdu , kahvaltı öncesi. Ben , yazarken sen , o kömür gözlerini gözlerimin içine diker , hülyalara dalardın. Sana sahip olmak ne güzeldi. Çok asil bir soyun vardı . Bilirim , kökenin Ukrayna’ya dayanırdı. Güzelliğini onlardan mı almıştın ne . Seni görüp de beğenmeyen , gözleriyle seni sevmeyen çıkmazdı. Çocuklar da sana saygı ve sevgiyle yaklaşırlardı. Bebeğim , sen başkaydın, bambaşka .
Seni ellerimle evlendirmiştim. Doğurduğunda , yavrularının ebesi bendim . Her doğan yavruyu yalar, temizler ve sonra elimi öperek teşekkür ederdin . O, küçükler de beni , senin kadar mutlu etmişlerdi. Ne yaramaz, ne sevimli , tombiş şeylerdi onlar. Bir gün gözlerim yarı açık uyukluyordum. Çocukların biraz gürültü yapmışlardı . Gözlerimin arasından senin , onları patilerinle iteleyerek, odadan çıkarttığını gördüm. İçindeki hakiki kadınlık duygularınla , Efendi’ nin rahatsız edilemeyeceğini anlatıyordun. Her sabah yanıma sessizce yaklaşıp, uyanmamı beklerdin . Uyandığımda ise , sanki yıllardır görüşmüyormuşuz gibi sevinçle, mutlulukla başını elimin içine sürterek , kendini sevdirirdin. Hala , senin orada olmadığını , olamayacağını bilen beynime inat sağ kolum hep yatağımın yanında , aşağı sarkık , senin dokunuşunu arıyor. Ama nafile . Yoksun sen. Yalnızca, uzun uzun rüyalarımdasın, benimlesin. Çoğu geceler seninle geçmişi birlikte yaşıyoruz. Seni arıyorum ve cok özlüyorum Bebeğim. Gitmemeliydin, beni ,sensiz bırakmamalıydın. Ruh yanım eksik şimdi.
Bir de sırt üstü yatışın vardı, keyifli olduğun zamanlar. Plajda şezlonga uzanmış güzeller gibi. Karnını okşamamdan mutlu olurdun . Ve Sen, gıdıklanıp, arka ayaklarını , ileri geri hızla sallardın. Memelerinin uçlarını sıkıp , hafifçe canını yakarak seni sevdiğim bir gün , o , çok acı gerçekle karşılaşmıştım. Boynuna en yakın, süt vermeyen memenin altında , birkaç pirinç tanesi büyüklüğünde beze , elime gelmişti. O an ağlamak istedim. Ama hayır geç değildi , seni kurtarabilirdim .
Ameliyat ,başarılı geçti demişlerdi. Otuz iki santimlik bir lanet kanser bandı , neredeyse bütün göğüsünden , boynuna doğru uzanmıştı. Lanet hastalık , daha ileri gitmesin diye, hemen yumurtalıklarını da aldılar . Seni, baygın ve sırt üstü uzanmış olarak getirdiklerinde 50 cm uzunluğundaki boyunun, neredeyse 40cmkesik ve dikiş atılmış durumdaydı. Ayıldığında, yine gözlerin gözlerimde , gülümsüyordu. Yirmi gün seni kucaklarımda taşıyarak, işe getirip götürdüm. Neyse ki , iğneler, ilaçlar derken atlatmıştın. Yeniden çok mutluyduk. Anneliği de tatmıştın nasılsa. Güzel günlere diye düşünmüştüm.
Beş yıl sonra , karnının şişkinliğini, önce obur oluşuna bağlamış ve seni perhize sokmuştum. Artık diyet mamalar alıyorduk .Ama bu şişlik oburluğundan değildi. Seni tekrar doktora götürdüğümde, acı gerçek yeniden ortaya çıktı. Lanet olası hastalık ,hem memeleri hem de karaciğeri sarmıştı. Yapılan testler, sinsice ilerleyen hastalığın seni ele geçirdiğini gösteriyordu. Hastaneler, doktorlar, ilaçlar, tavsiyeler derken ,hastalık önlenemez bir hal almıştı. Vücüd’ unun neresine dokunsam kan ve iltihap geliyordu. Çok kütü bir koku yayılıyordu , o misk gibi kokan derin den. Sana sonuna kadar bakmaya ,seni bırakmamaya kararlıydım. Çok kuvvetli ilaçlar, iğneler aldım . Onkoloji Profesörlerine yalvarıp seni muayene ettirdim. Sonuç, ne yazık ki , umutsuz çıkıyordu. Çoğu kez iğnelerini ben yapıyor, ellerimle yıkıyor, kokmaman için parfümler sıkıyordum . Ben hiç canını acıtmıyormuşum gibi , yaptığım her iğnenin ardından elimi yalar, ağrılarını azalttığım için teşekkür ederdin. Ne kadar zayıf ve çaresizdim bir bilsen. Felek, avucunun içinde oynatıyordu beni. Sürekli başım dönüyor midem bulanıyordu. Gözümün önünde eriyor , küçülüyor, yok oluyordun.
Hastalık ilerledikce arka ayakların , sonrada ön ayakların tutmamaya başladı.Artık bir kaldırımdan bile inemiyor, çıkamıyordun. Olsun ,razıydım . Seni , kucağımda olsada , yaşatmalıydım. Artık kucağımda getiriyor, büro daki yatağına yatırıyor, altını temizliyor ve birbirimize bakarak günleri geçiriyorduk. İlaçlar, ağrı kesiciler de etki etmiyordu.
Ayrılık zamanının geldiğini, sana ızdırap çektirdiğimi söyleyen doktorlar ve dostlarım vardı. Biliyordum, çektiğin acıyı görmemezliğe gelemezdim. Son defa kucağımda klinik’ e götürdüm. Seni çok seven , bir doktorun vardı. O na güvenirdim. Bana söyleyemiyor , kıvranıp duruyordu. ‘’Konuş Doktor, çare var mı ? ‘’diye sordum. Cevap veremedi, çünkü senin bendeki değerini çok iyi bilirdi. Başını çaresizce sallayarak dışarı çıktı. Uyutmaktan başka hiçbir yol yoktu seni .Yanımda seni çok seven can dostum ve ızdırapla harap olmuş oğlum vardı. Sana önce uyuturucu bir iğne yaptılar. Çeneni avucumun içne almış , gözlerinde yıllar önceye gitmiştim . Seni bir aylık yavruyken ,Petshov dükkanında görüp , geceyi zor geçirerek , gelip hemen almıştım. Yaşadığımız güzel günler çoktu . Yine o zeytin gözlerini , gözlerime dikmiştin. Üzülme der gibiydin. Zaten, bir gün hep ölmeyecek miyiz ? Hem yine buluşacağız , yine birlikte olacağız . Sana , ağladığımı göstermek istemiyordum. Sol elimle gözlerimi sildim, görmeyesin diye. Burnum da akmaya başlamıştı. Sağ elim çenende olduğu için, sol elimle burnumu da sildim. Sağ elimde, avucumun içinde, küçücük dişi başın, çeltikli kırmızı dilin vardı. Senin gözlerinden akan yaşı gördüm ben. Kara gözlerini kapatırken Dünya’ya akan son damlaları…Sol elimle onları da sildim . Şimdi gözyaşlarımız ve benim sümüklerim de bir birine karışmıştı. Sana ve seni bana veren Allah’a ,bana senin vasıtanla bahşettiği mutluluklar için şükürler ediyordum. Beni ,hep mutlu etmiştin Bebeğim. Hiçbir kadının edemediği kadar uzun bir süre mesut olmuştum. Ruhumu doldurmuştun. Sinir sistemim seninle rahat ve huzurluydu. Dırdırın, sitemin, beni eğitme sapıklığın yoktu. Beni, gözün de yücelterek, ululaştırarak, kahramanlaştırarak ve güvenerek bakmanı neye değişebilirim ?
Sonra, bir naylon poşete sarılı ve üzerinde ZEYTİN yazan etiketle getirdiler seni. Evet ismini kuzguni siyah Special Amerikan Coker’i oluşun nedeniyle ve gözlerinin simsiyah zeytin tanelerine benzemesinden esinlenerek ben koymuştum. Sana bu isim çok da yakışmıştı. Pek çok insana ve çocuğa, ruh taşıyan bir canlının kötü olamayacağını, onlardan nefret edilmemesini, sevgi ile, Yüce Tanrı’nın yarattığı, bu koca dünyanın paylaşılması gerektiğini anlattın . Can dostum ve Oğlumla, seni hep göreceğim, ruhundan gelen selamı alabileceğim bir yer seçerek, kendi ellerimle kazdığım mezara, kabire gömdüm seni. Şimdi her sabah ve akşam ,arabamdan inip işe giderken, dönerken mezarının önünden geçiyorum. Seni yaratan Tanrıya şükürlerle dua ediyorum. Verdiğin mutluluğa yüz binlerce teşekkürler Bebeğim.
İki ruhun anlaşması için ,benim sağ ve senin ölmüş olman , bir şey değiştirir mi sanki?
Rahat uyu BEBEĞİM, zeytin gözlü ZEYTİN ‘im.
Yaşar OVALI
2 Ocak 2012 İstanbul
YORUMLAR
kukurikuu
Nasıl sınız ? Sayfamda size rastlamak , beni çok mutlu ediyor. Harika yazılarınızın takipçisi oldum. Çok güzel ayrılık şiir ve yazılarınızı size yazdırabilen hangi duygulardır merak ediyorum.
Elinize sağlık, yorumunuz için çok teşekkürler.
inci*
SAYGILARIM SİZE...
MERHABA YAŞAR BEY
BU SİTE İLE YENİ TANIŞMIŞ İKEN İLK SİZİNKİ KADAR HARİKA BİR YAZIYI OKUMAM ANLATILMAZ BİR KEYİF VERDİ BANA.FAKAT DAHA ÖNCE HİÇBİR HİKAYEYİ İKİNCİ BÖLÜMÜNDEN OKUMAYA BAŞLAMAMIŞTIM.ACABA BİRİNCİ BÖLÜME NASIL ULAŞABİLİRİM? BU KONUDA YARDIMCI OLURSANIZ SEVİNİRİM..AYRICA YAZINIZ ÇOK KEYİF VERİCİ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ..TIPKI ENGEREKLER'İN AŞK'I YAZINIZDAKİ GİBİ..FAKAT KENDİ BİLMEZ ELEŞTİRİLER O ANLAMLI YAZINIZA GÖLGE DÜŞÜRMEYE KALKMIŞ AMA SİZDE BİLİRSİNİZ Kİ ''MEYVE VEREN AĞAÇ TAŞLANIR''YAŞAR BEY..YAZILARINIZIN DEVAMINI MERAKLA VE SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM.SAYGILAR
kukurikuu
Güzel yorumunuzu zevkle okudum ,teşekkür ederim. Yazı ile yazarın kişiliklerinin ayırt edilebilmesi gerektiğini savunuyorum. Zengin, fakir, seven, nefret eden,kavgacı, sakin, sert, yumuşak pek çok karakter içinde yazabiliriz. Her ne kadar, her yazı yazarının aynası derlerse de, bazen bu toleransı yazara tanımak gerektiğine inanıyorum. Birinci bölüm olmadan yazımın, yarım ve lezzetsiz olduğu kanısındayım.Fakat yalnış anlaşılmamak adına, böyle kabulünü rica ederim. Ön bölümü size ulaştıracağım.Saygı ve sevgilerimle.
Kemnur
BİR SOLUKTA OKUNUVEREN, ÖZENLE YAZILMIŞ, ANLAŞILIR VE HEPSİDEN ÖNEMLİSİ İÇİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK AŞKLARINDAN BİRİNİ BARINDIRAN BİR YAZI OLMUŞ. BENDEN BU ALDIĞINIZ İKİNCİ ON PUAN OLUYOR VALLAHİ.Bir şeyi de itiraf edeyim; yazının başlarında Yaşar hoca günah çıkartıyor, diye düşünerek günahınızı almıştım...:) SAYGIYLA
kukurikuu
Güzel değerlendirmeniz , iki canlının arasındaki sevgi bağını yücelterek ''Dünyanın en büyük aşklarından biri ''demeniz , '' On puan '' vererek, hak ettiğimin üzerinde lütfettiginiz , moral ve teşvik için, yürekten teşekkürler
Saygılarımla.
Yazının içeriği ile yazarın kişiliğini karıştırmayacak okurlarım için ''Bir homongolos'un mutluluğu 1 '' bölümünü özel olarak gönderebilirim.saygılarımla
Kemnur
kukurikuu
Ben sizden aldığım cesaret verici teşvik ile ''Bir Homongolosun Mutluluğu 1 ''öykümü yayınlayacağım. Ama , ilk eleştiren siz olun isterim .Saygılarımla Hocam.