- 2259 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞBAKANIN ÇOCUKLARI
Selamün Aleyküm Başbakan Baba;
Ben manevi dördüz çocuklarından Recep. Bunlar da kardeşlerim Tayyip, Büşra ve Merve. Bu gün dördüncü yaşımızı doldurduk ve o mübarek ellerinden öpmeye geldik. Malum...Zamanımızın çocukları cin gibi. Her şeyi büyüklerden daha iyi bilmekteyiz. Hatta şu çok bilmiş (bana sorarsan hiçbir şey bildiği de yok ya) Tülin teyzeye bakarsan, bizler ahir-zamanda geleceği söylenen Deccallarmışız! Bu yaşta bu kadar bilmişlik olur muymuş. Aileden Sorumlu Bakan mışız sanki her birimiz. Karşı komşusu Berna hanım da: Bunlar vitamin azgını kardeş. Hem akılları büyük hem bedenleri! diyerek iyice gaz veriyor ona. Bizim ailede ise hep senin mevzun Tayyip Baba. Sen kalkıp: “En az üç çocuk yapın.” deyince anam babam bayram etmiş. “O emreder de biz yapmaz mıyız.” deyip hemen işe koyulmuşlar. El aleme inat tek seferde dört çocuk yapıp hem zamandan hem paradan kar etmişler bizim uyanıklar! Benden duymuş olma Başbakanım ama şu Tülin teyze sizin tüp bebek masraflarını bile karşılayacağınızı duyunca olan akılcığını da yitirdi sanki. "Onca akılalmaz yardımlar yetmiyormuş gibi bir de bu çocuk rezalaet çıktı başımıza. Bütün bunlar bizim kuru ekmeğimizden kesiliyor.Yedi kuşak geleceklerinden yedi kuşak geçmişlerine kadar bütün hakkımız HARAM olsun inşallah!" diyor. Komşumuz Ramazan amcanın da ikizleri oldu bu arada. Daha önceden beş çocukları daha vardı. Abdullah’la Cemil koydular ikizlerin adlarını. Babaları uçmakta sevinçten. “Yüce Rabbim! Bu çocuklar daha doğarken hem adlarıyla hem çifte çifte bereketleriyle geliyorlar. Gelecekte nasıl bir bolluk içinde yaşayacaklar kim bilir...” diyor. Ama ben gene de tedbiri elden bırakmıyorum ve senden bir ’baba sözü’ bekliyorum Başbakanım! Ben de tıpkı Bilal ve Ahmet ağabeylerim gibi. Tıpkı Unakıtan, Gül, Arınç ve daha pek çok yüksek mevkilerdeki amcalarımın akıllı, zeki, yaratacı, yetenekli ve başarılı çocukları gibi; uçak, gemi, çiflik, fabrika, holding sahibi olmak, yani ticarete atılmak istiyorum tez elden. Biz dördüzlerin bir ablamız, bir de ağabeyimiz var. İkisi de öğrenci. Daha şimdiden işleri tıkırında. Hem bedavadan okuyorlar hem ceplerinde her daim harçlıkları bulunuyor. Keyifleri keka! “Yakında ikimiz de Amerika’ya kapağı atarız. Büyüklerimizin kızları, gelinleri, oğulları, damatları gibi” diyorlar. Annemle babam da her akşam yemeğinden sonra ’kadifeden kesesi / kahveden gelir sesi’ çiftetellisiyle karşılıklı oynarlarken babam anneme: “Vallahi bu oyun işini adet edinmemiz çok iyi oldu hanım. Bu ağır akşam yemeklerinden sonra benim hazmımı kolaylaştırıyor. Ama senin biraz kilolanman şart. Görmedin mi, Emine Şenlik hanım bu çiftetelliyi kocasıyla karşılıklı “çok güzel oyadığını” söylediydi ya Fatih Altaylı’nın televizyon programında. Neden? Kilolu olduğu için yakışıyor elbet!” diyor. Annem de ona: “Hadi hadi! Sen kahvene git. Lafazanlık edip durma!” deyince, babam: “Bu gidişle ben kahveye zor giderim. Sigara yasağı başlayalı beri kahvenin de tadı kaçtı.” diyor. Annem de bu sefer: “Fena mı. Ciğerlerin kurtulur. Hem kendine acımıyorsan şu çocuklara da mı acımıyorsun? Evde içme bari.” diyor. Ama babam tiryakiliğini haklı çıkarmak ister gibi Tülin teyzenin sözlerini hatırlatıyor ona hemen: Her bir şeyin toz duman içinde kaldığı bir ülkede sigara dumanını yasaklamak hangi derdimize çare olacak? Ben hayatımda hiç sigara içmedim. Ama gittiğim doktorlar sözleşmiş gibi sigarayı bırakmamı söylüyorlar bana. Bilmezler ki bu memlekette benim yaşamımı karartan sağlığımı bozan dumanaltı olduğum zehir zemberek kirliliklerdir asıl. "demiyor mu kadın?"
“Aman! Bırak şu şaşkın kadını Allah aşkına sen de! O kendi aklını kendine saklasın. Varsa tabii. Kadının işi gücü gelen giden idarecileri toplumu suçlamak kötülemek. Bu milleti bu vatanı kurtarmak ona kalmış sanki!..O önce kendini kurtarsın. Ukala kadın. Onca yaşı boşu boşuna yaşamış vallahi. Hayatında ne gün yüzü ne gül yüzü görmediği besbelli. Kedinin uzanamadığı ciğere ‘mundar’ demesi gibi, o da kendi beceriksizliğinin acısını ondan bundan çıkarmaya çalışıyor. Bak benim Padişahım öyle mi ya..."
“Allah söyletti besbelli hanım!”
“Ben Başbakanım diyecektim!..”
YORUMLAR
TÜLİN ÖZTUNÇ
"Kara Güldürü" diye bir tanım vardır ya hani...
Ülke baştan sona bu tür güldürülerle bezeli aslında...
Gerçek gülümsemelerle dolsun yüreğiniz...
"....Acıyorum şu başbakanın " En az üç çocuk yapın" sözlerine kanıp mesai yapanlara. Yahu kardeşim
senin ülkende fabrikalarda çalışanlar bile fazla mesai ücreti alamazken sen fazla mesai sonucu ürettiğin fazla
çocukların karnını nasıl doyuracaksın.?
....Sen sen ol üç beş değil de bakabilecğin kadar çocuk yap sevgili vatandaşım. Onun çocuklarına gemicikler hediye eden, burslarla okutup ceplerine binlerce dolar koyan SAM amcaları,dayıları ve biriiir sürü akrabaları var. Senin neyin var da güveniyorsun?" diyesim geldi affınıza sığınarak bu güzel ve anlamlı yazınızı okuyunca.
....Büyük bir beğeniyle okudum. Umarım Başbakan Babanız(!) babalığının gereğini yapar.
....Kutluyor ve saygılarımla selamlıyorum.
TÜLİN ÖZTUNÇ
Öncelikle değerli ve gerçeği dile getiren yorumunuza teşekkürler ediyorum. Ancak bir çocuğu İNSAN gibi yetiştirebilmenin; hem maddi olanaklarla, hem SAM amcaların varlığıyla mümkün olamayacağı çok açık değil mi? İyi geceler.
Selamettin PULAT
......Elbette bunu en iyi bilenlerdenim. Bir çocuğun hangi koşullar ve ortamta İYİ BİR İNSAN olarak yetiştiğini bana 29 yıllık öğretmenlik yaşamım çok iyi öğretti.
....Ama benim anlatmak istediğim; çok çocuk ve başbakan babasından diğer abi ve ablaları için yapılanları isteyen çocuk üzerinden bir değerlendirmeydi.
....Saygılarımla iyi geceler.