- 626 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaman Dede
1887- 1962 yılları arasında, hayat macerasını bir Hak aşığı olarak tamamlarken aynı şehirde aynı gökyüzü altında 1 sene kadar aynı havayı birlikte solumuş olmamız beni şu hüsn-ü zanna düşürüyor. Bu kısacık denk gelişte kendisinin dualarına muhatap olduğuma ve Onun manevi şahsiyeti ile yıllar sonra yeniden karşılaşmamızla da o duaların kabul edildiğine inanıyorum.
Yaman Dede, Rum ve Ortodoks bir ailenin çocuğu olmasına rağmen her fırsatta içinde yaşadığı Müslüman toplumun din, kültür ve sanat ortamlarında tamamlıyor eğitimini. O’ nun “Aşk” yolculuğu Mesnevinin ilk beyti ile başlıyor. ( Dinle neyden ki hikâyet etmede/ Ayrılıklardan şikâyet etmede ) dizeleriyle karşılaştığında neler hissettiğini şöyle anlatıyor çeşitli kaynaklarda;
“Rüştiye birinci sınıfta iken 13 yaşındaydım. Bu sınıfta Arapça ve Farsça derslerine başladım. Türk Edebiyatı ile birlikte Arapça ve Farsçaya pek düşkündüm. Farsça hocamızın bir gün tahtaya yazdığı birkaç beyit kalbimi tutuşturmaya yetti. Tahtaya yazılan ‘Mevlânâ’ ismi bana pek tatlı geldi. Okunan beyitler de beni derinden sarstı. Son beyit ise içimi yaktı. O an içimde yanmaya başlayan aşk ateşini kelimelere dökmekten aciz kalıyordum.”
Mesneviyi baştan sona okuyup bitirdiğinde “Ben mesneviyi değil mesnevi beni bitirdi” diyerek ruh doygunluğunu kendi lisanıyla böylece ifade ediyor. Görünmez bir el onu doğumundan ölümüne kadar İslamın etrafında bir yörüngede tutuyor her zaman.
Kendisini Peygamber sevgisi ile buluşturan bu kalp yolculuğu hakkında şöyle söylemiştir;
“Mevlânâ ve Mesnevi elimden-gönlümden tuttu Hazret-i Peygamber’e götürdü beni. Ben İslâm’ı Mevlâna ve Mesnevi’ de tanıdım, sevdim.”
Hak aşığı bir gönülden sızan cümlelerin bizim toy gönlümüzde de bir karşılığı muhakkak olacaktır. İşte o engin ve arınmış gönülden sızıntılar:
“Kur’an’ı o kadar çok sev o kadar çok sev ki; sevgi kavramı bile bu sevgine gıpta etsin!..”
“Saadetin ölmez çiçekleri gözyaşları ile sulanırsa büyür.”
“Allah hep lütfeder. Kahır gibi görünmesi bizim bakışımızın kötülüğündendir.”
“Okyanusa atılmak için şüphelerden, niçinlerden, akıldan, fikirden soyunmak gerek. Akıldan soyunursan baştan ayağa akıl olursun. İşte o an kovayı atar, okyanusa hortum salar, kana kana içersin hakikati.”
“Nasip ve kısmet varsa, imkân kendi kendine ortaya çıkar.”
“Aykırı görmek bize yakışmaz. Biz ‘illallah’ demeyiz, her şeye ‘eyvallah’ deriz.”
“Yeni olacak hiçbir şey yok. Her şey ezelde olmuş ancak, şimdi görüntü perdeye yansıyor.”
“Eyüp Sultan, Allah’ın cennetinden bir parçadır. Ruhlar kaynar orada. Akşamları mermer mezar taşları ve yeşil serviler nurdan birer sütun olur Eyüp’te. Orası akşamları tamamen ahiretleşir.”
“Hakk’a bağlılığımız ölçüsünde ondan gelen her şeye derece derece razı oluruz.”
“Mısralarım, gözyaşlarımın kelimelere dönüşmüş halidir.”
“Sevgi ve bağlılık iki uçludur. Bir ucu mutlaka sevilendedir. Seviyorsanız, bilin ki seviliyorsunuzdur. Allah’ı seviyorsanız onun da sizi sevdiğinden şüphe etmeyin.”
“İlahi aşkın verdiği yakınlık, kan bağından daha üstündür.”
“Büyük eserleri büyük âşıklar verir. İnsan, yandığı ölçüde yükselir. Ebediyet sırları ile Rabbani aşk arasında kuvvetli bir bağ vardır.”
“Mevlânâ’yı çocuklarımıza tanıtmak millî bir görevdir.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.