- 1050 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Öğrencimin Düşündürdükleri
Derste beyin fırtınası yaparken, bir kız öğrencim ilginç ve düşündürücü bir cümle kullandı.’Toplumda kadın erkek için bir ölçüttür.’ dedi. Şaşırmıştım. Kızım ’ Ne demek istediği açıkla, arkadaşların da anlasın’ dedim. Hocam ’ Biz başımızı erkekler için örtmüyor muyuz? ’ veya ’Sokakta, evde erkeklere dikkat ederek hareket etmiyor muyuz? ’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:’ Neden hayatımızı erkekler biçimlendiriyor? Neden türbanı erkekler tartışıyor? Neden neden hayatımıza bu kadar karışılıyor?
Peki ’ istediğin nedir? ’ dedim. ’Kendi kararımı kendim almak istiyorum. Yaşamak istiyorum; nefesimi kimseyle paylaşmadan. Her nefes alışımda yanımda aşk adına, namus adına, arkadaş, abi adına birilerini görmek istemiyorum.
Neden her şeyle burun buruna geliyorum. Neden tek başıma şarkılar söyleyemiyorum. Ya da hayatın tadına bakamıyorum. Herkes hakkımda karar alırken neden susturuluyorum. ’ dedi.
’Peki tek geleceğin evlilik mi? Evlenmesen toplumda yerin yok mu? ’ diye sordum.
’Yok ’ hocam dedi. ’Bir kadın evlenince, çocuğu da olunca güç kazanır.’ diyerek devam etti.’ Kadınların hatta kariyeri ne olursa olsun bütün kadınların asıl gücü evliliktedir. Çünkü zayıftırlar, başlarını dayayacakları bir omuza bir desteğe ihtiyaçları vardır. Kadın başının beladan kurtulamamasının asıl sebebi de budur. ’ diyerek sözlerini bitirdi.
’Kadınları sokakta hatta hayatın her yerinde biçimlendiren erkeklerse, bu hayat yolunda arabalarını delikanlıların üzerine sürmelerinin sebebi neydi? Kocalarını yarı yolda bırakmalarının nedeni neydi? ’ sorusu içimde kaldı. Çünkü biliyordum ki dünyayı ve erkekleri asıl biçimlendiren kadınlardı. Biliyordum ki çoğu kere dünyayı zeka değil, deha değil; aptallık yönetirdi.
YORUMLAR
Nerede öğretmenlik yaptığınızı ve öğrencinizin nasıl bir sosyal çevrede yetiştiğini bilmiyorum ama bu yorumlar sadece kendisini ifade eder.Genel adına konuşabilmek;çok araştırma yapmayı ve yorumlayabilmeyi,çok eğitilmiş olmayı,çok deneyim sahibi olmayı,çok gözlem yapmayı,çok okumayı,önyargılardan sıyrılabilmeyi,tarafsız olabilmeyi ve bunun gibi bir çok şeyi gerektirir.Öğrencinizin sözleri kendi çıkarımıdır.Bu çıkarımı yaparken onu nelerin yönlendirdiğini bilemeyiz.Nasıl bir çevrede yetiştiğini,aile durumunu,kendi karakterini bilmeden birşey söylemek mümkün değil.Herşey,tüm doğrular ya da yanlışlar bizlerin yaşadığı çevrelerle sınırlı değil.Bir grup insan için doğru olan bir grup için tam tersi olabilir.Benim yaşadığım çevrede kabul gören davranışlar,anlayışlar sizin çevrenizde eleştirilebilir.Ya da tam tersi.
-Hayatımızı erkekler mi biçimlendiriyor sahi?
*Bundan kim emin olabilir ki...Ne kadın ne de erkek diyebilirim ben.İkisinin uyumudur bence dünyayı biçimlendiren.Bazen erkek hakimdir bazen kadın.Aynı anda aynı güç dengesine sahip olmak ya da bunu gerekli görmek neye yarar?Kadın ve erkek birlikte bir can meydana getiriyor.Bundan daha iyi ve gerçek bir kanıt olabilir mi?
-Sokakta, evde erkeklere dikkat ederek hareket etmiyor muyuz?
*Ediyoruz...Hem erkeklere hem kadınlara dikkat ederek yaşıyoruz.Toplumsal bilince sahip olmaya çalışıyoruz.Kendi gururumuz için,başarımız için,varolabilmek için dikkat ediyoruz.Tabii burda dikkatle ne denmek istendiği çok net değil.Benim için ise dikkat ederek yaşamak saygıdır.İnsan olmaya çalışmaktır.
-Neden türbanı erkekler tartışıyor?
*Türban konusunu tüm dünya tartışıyor.Ben kadınım bende tartışıyorum.Bu geçerli bir hüküm değil.
-Neden hayatımıza bu kadar karışılıyor?
*Karışılıyor mu?Karışmalarına izin vermeyin derim o halde.İnandıklarınız uğruna savaşın.Hakkınızı arayın.
-'Kendi kararımı kendim almak istiyorum. Yaşamak istiyorum; nefesimi kimseyle paylaşmadan. Her nefes alışımda yanımda aşk adına, namus adına, arkadaş, abi adına birilerini görmek istemiyorum. Neden her şeyle burun buruna geliyorum. Neden tek başıma şarkılar söyleyemiyorum. Ya da hayatın tadına bakamıyorum. Herkes hakkımda karar alırken neden susturuluyorum?
*Kendi kararlarımı kendim almak istiyorum.Bende öyle...Kim istemez ki zaten...Ne güzel söylemiş öğrenciniz ''her nefesimde...''diye başlayan ifadesinde.Bunların olmasına izin verenler bizler değil miyiz?Aile baskısı,sevgili baskısı,eş baskısı,abi baskısı vb...Boyun eğmek mi doğru olan?Sanmıyorum.Öyle olsaydı bu öğrenciniz size bu serzenişlerde bulunmazdı.Demek ki rahatsız olduğu birşeyler var.Sözlerinin alt yazısını okuyabilmek gerek.Kabul ediyorum toplumumuzda bazı değer yargıları yanlış yorumlanarak,kadınların güçlüklerle karşılaşmasına,erkeklerin istedikleri gibi davrabilmesine neden oluyor.Kızların okutulmaması ne acı...Evet hala bu gibi durumlar var.Kampanyalar düzenleniyor.Babalar,abiler ikna edilebilsin diye.Kızlar neden okutulmak istenmez sahi?
Bu soru için sonsuz denebilecek kadar çok cevap seçeneği olduğunu sanıyorum.Üzerinde durup düşünmeye değer bence.Susturulmak ! Hepimizin derdi değil mi?Politikadan tutun,aile içi yaşama,arkadaşlıklardan iş hayatının yönetmeliklerine kadar heryerde bu sorun.Susmayın.Söyleyecek birşeyleriniz varsa susmayın!Edebiyat Defteri neden var?Susmadığımız için...Bir şekilde paylaşıyoruz.Duygumuzu,düşüncemizi,deneyimlerimizi...Susmuyoruz biz.Burada kadında var erkekte...Birbirlerinin şiirlerine,yazılarına yorumlar yapan insanlar var.
-Peki tek geleceğin evlilik mi? Evlenmesen toplumda yerin yok mu?
*Evlilik?Off...demek istiyorum müsadenizle...Offf! Derin bir konu.Çok bilinmezli denklem.Ama hayır ben bu öğrencinize katılmıyorum.Evlilik tek seçenek değil.Seçenek bile değil.Çünkü varolabilmek için evlenmek ya da evlenmemek gibi seçenekler yok.Bu sadece kişinin tercihi olabilir.Kim diretebilir ki bir insana evlenmesi gerektiğini ya da evlenmemesini kim telkin etme hakkına sahip? İki kişilik yalnızlıklarla dolu evler var...Evlilik adı altında yaşanan yalnızlıklar.Hayat sadece evlenmek,doğurmak değil.Ben kendi varlığımı doğrulamak için,toplumda saygınlık kazanmak için,kendi sağlamamı yapmak için evlenmem gerektiğine inanmıyorum.Hayatın o kadar çok rengi var ki...Yaşamak sanattır.Evlenelere lafım yok.Haddim değil.Dilerim hepsi mutlu olsun.Çocuk apayrı bir konu zaten.Bir hayat meydana getirmek...Onu şekillendirmek ne zor,ne kutsal...Annelere saygım sonsuz.Babalarada tabii...Anne gibi anneye,baba gibi babaya ama saygım.
-Kadınların hatta kariyeri ne olursa olsun bütün kadınların asıl gücü evliliktedir. Çünkü zayıftırlar, başlarını dayayacakları bir omuza bir desteğe ihtiyaçları vardır. Kadın başının beladan kurtulamamasının asıl sebebi de budur.
*Zayıflık nedir?Bunu iyi anlamak gerek.Kelimeleri öyle bilinçsizce savurmak olmaz.Hepimizin zaman zaman desteğe ihtiyacı olmaz mı?Erkeklerin,kadınların...Bu zayıflık mıdır?Öğrenciniz haykırmış...Eleştirmiş...Sesini duyurmuş sizin aracılığınızla...Sizde buradan bizlerle paylaşmışsınız.Ne iyi etmişsiniz.
Ancak şunu belirtmeliyim;yazınızın sonunda kullandığınız ifade hoş anlamlar ifade etmiyor.Kişisel çıkarımlarınız yüzünden tüm kadınları o kelime ile ifade etmeniz doğru olmamış.Eşini,sevgilisini aldatan kadınlarda var elbette.Ama bunu yapan erkek sayısı istatistiklere göre (yani kişisel görüşüme değil)çok daha fazla.
Sizin yazınızda benim ilgilendiğim,öğrencinizin sessiz çığlığıdır.
Bu vesileyle buradan bu yazıları okuyan kişilere söylemek istediğim birşeyler var müsadenizle.Kendi yazılarımdan birinden alıntı yaparak,öğrencinizin ve sizin bakış açılarınızı kendimce yorumlamak istiyorum.
KADIN : bu kelime kimilerinin dilinde ; insan,aşk,anne,kardeş,eş,sevgili gibi sıfatlarla bir tutuluyorken,bazılarının dilinde ; köle,aciz,ikinci sınıf insan,akılsız,meta gibi sıfatlarla eş anlamlı kullanılıyor...ne yazık !
Kadın kelimesinin nasıl bir maskesi olabilir acaba ?
Sanırım ; bu kelimeyi anlamlandıran,sarf eden kişinin zihniyetiyle,kalbinden geçenlerle ilişkili.
Kadın kelimesi için genelleme yapmak zor aslında,bana göre ise kadın kelimesi kuantum fiziği gibi birşey.
Labirentte peynir var,fare var,tuzaklar var...fare peyniri bulamadı ve açlıktan öldü ...fizik böyle buyurur.
Labirentte peynir var,fare var,tuzaklar var...fare peyniri bulamadı ve açlıktan öldü...ben labirente bakıp farenin ölüsünü görene kadar,fare benim için hala hayattadır...böyle buyurur kuantum fiziği.
Kadın kelimesinin maskesi burda galiba...hep kendisine maskeler takılır.Oysa onun tek istediği yalın olmaktır.Olduğu gibi olabilmek.
İnanır ki , zaten ''kadın''kelimesi , maskesi olmadan da yeterince anlam içeriyor.Maskeler takıp işi karmaşık hale getirmek niye?
Belki...belki korunmak için...bir maske takıp,elli maske takılmasına engel olabilmek için.
ERKEK : o kadar zor ki işi bu kelimenin...ona yüklenen onca anlam var ki...istemese de kabullenmek ve bu anlamlara uygun olmaya çalışmak zorunda.Bir de üstelik erkek kelimesinin üstlendikleri arasında ; güçlü,egemen,başarılı,zengin,akıllı gibi daha en baştan kazandıkları sıfatlar olunca,öyle olmasa da olmaya çalışmak gibi bir zorunluluğu doğuyor doğal olarak.Kim istemez ki zaten elinde olan bu güzel sıfatları korumayı.
Belki kadın kelimesiyle erkek kelimesinin maskelerinin farkları da burada başlıyor; kadın kelimesi , ona yüklenen maskelerden kurtulmaya,değiştirmeye çabalarken,erkek kelimesi ise zaten sahip olduğu maskeleri kabullenip , sahip olmaya devam etmeye çalışıyor.
Uzun bir yorum oldu.Kabul ediyorum.Bu yorumu yazılar bölümünede yazabilirdim ama sizin yazınızla ilişkili olduğu için burada kalmasını tercih ettim.
Saygılarımla.
ultraviolet tarafından 8/24/2007 5:40:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çünkü biliyordum ki dünyayı ve erkekleri asıl biçimlendiren kadınlardı. Biliyordum ki çoğu kere dünyayı zeka değil, deha değil; aptallık yönetirdi.
yazının finali için sizi kınıyorum....
kadın=aptallık öylemi.
madem yöneten aptal yönetilen ne sizin nazarınızda çok merak ediyorum.
sanırım kadınlar tarafından bir hayli yönetilmişsiniz.bir yaranız var belliki.
ne mutlu eğer yönetebiliyorsak bizlere..