- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Zamana Dair
Günün 24 saat olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Haftanın da yedi gün olduğunu bilmeyenimiz olmadığı gibi şimdi bu günlerin anlamı ve haftanın anlamının nerden geldiğini hiç düşündünüz mü? Sorusuyla başlayalım.
Günü tarif etmek gerekirse güneşin sabah ufuktan doğup akşam battıktan sonra ertesi sabah yeniden doğuşuna dek geçen yani, bir gün ve bir gecelik zamana "gün" diyoruz. Günün süresi güneş gününe göre tarif ediyoruz ekvatordan kuzeye ve güneye gidildikçe ve mevsime göre gündüzün uzayıp geçelerin kısalması ya da tam tersi gecelerin uzayıp gündüzün kısalması söz konusudur fakat bu günü fazla etkileyen bir durum değildir.
Bir başka deyimle gün, bizim kafamızın uydurduğu bir zaman ölçümü değil, bizim dışımızda yani, biz olsak da olmasak da oluşan ve akıp giden bir zaman birimidir. Ay için aynı şeyi söylemek doğru değil gökteki ay’ın, yeryuvarlağının çevresinde on beş gün, küçücük biçimden, hilalden her gün büyüyerek tam bir bütün dolunay olduktan sonra on beş gün de küçülerek en küçük duruma gelişine dek geçen süreye "bir ay" diyoruz. Daha doğru bir deyişle ay bu şekilde büyüyerek ve küçülerek yaptığı iki, dolanımı 59 günde tamamlar. Bir gök ayı 29 gün 12 saat 44 dakika ve 3 saniyedir. Yıla gelince; İnsanlar Önce, on iki gök ayının geçmesi ile oluşan 354 günlük yılın bilincine vardılar. Yani her 12 ay geçtikçe yılın aynı mevsiminin aynı günlerine gelindiğini anladılar. Ancak bu gök ayına dayanan yıl 354 gün 8 saat 48 dakika 36 saniye sürer.
Dünyanın güneş çevresindeki bir dönüşünden oluşan güneş yılı ise 365 gün 5 saat 47 dakika 48 saniyedir. Güneş yılı ay yılından 10 gün 20 saat 59 dakika 12 saniye daha uzundur Bu fark her 33 yılda bir yıl eder; yani 32 güneş yılı yaklaşık olarak 33 ay yılına tekabül eder. Nitekim İslam’ın oruç gibi ibadeti ay takvimine göre yapılmaktadır. Diğer taraftan namaz gibi ibadetin zamanını da güneşe göre tayin edilmiştir.
Güne tekrar dönecek olursak Günün 24’e bölünüp her birine saat denmesi ve bir saatin 60 dakikaya bir dakikanın 60 saniyeye, bir saniyenin 60 saliseye bölünmesi öznel bir ölçü birimidir. Günü 24’e bölünen bir gün aslında 23 saat 56 dakika ve 4.09 saniyedir. Günü tam olarak 24 saate bölebilirdik ya da 30 veya 20 gibi sayılara bölebilirdik bu öznel olan zamanı nasıl böldüğümüze ve taksim ettiğimiz insanlığın bir eseridir. Tabiata devam eden bir döngüden elde edilen bir olgu değildir. Bu ölçü birimini insanlık bazı dayanaklara dayanarak icat edilen bir zaman ölçü birimidir. Bunu da not düştükten sonra haftaya bakalım.
Hafta da öyle... Yılın 365 gününün, yedişer günlük 52 parçaya bölünmesi (7x52=364) de itibaridir. Hâlbuki güneş yılı 365 gün 5 saat 47 dakika 48 saniyedir. Her dört yılda bir 28 gün olan Şubat ayına bir gün ekliyoruz. Dilimize, Kürtçedeki yedi sayısını bildiren (Haft) sözcükten gelme "hafta" yedi günü değil de daha çok ya da daha az günü içine alabilirdi.
Asurlularda hafta beş gündü. Onlar haftaya "Hamuştym" derlerdi ki bu sözcük, asurca gibi Sami bir dil olan Arapçada beş sayısısın adı olan "hamse" sözcüğünün aynıdır. Kuşkusuz Asurlular bu "hamuştum" terimini, dilleri de kendileri de Sami olmayan Sümerlerden alıp kendi dillerine çevirmişlerdir. Anadolu da hüküm sürmüş olan Etiler’in, takvimden pek haberleri yoktu. Günlerin yedilik guruplarda toplanmasını eski Mısırlılar, Kaldeliler ve Yahudiler biliyorlardı. Eski Yunanlılar her ayı onar günlük dönemlere ayırmışlardı. Romalılar, ayın bazı günlerine ayrıcalık tanırlardı, gitgide günleri haftalar halinde dizmeye başladılar ve bu uygulama İmparator Augustus zamanında tamamıyla törenler arasına girdi ve haftanın her günü özel bir Tanrıya adandı.
Birinci gün (pazar)-güneş Tanrısına, 2. gün (pazartesi) -ay Tanrısına, 3. gün (salı) -Mars Tanrısına, 4. gün (çarşamba) -Merkür’e, 5. gün (Perşembe) -Jüpiter’e, 6. gün (Cuma) -Venüs’e, 7. gün (Cumartesi) -Satürn’e adanmıştı.
Kürtçede şemi yani Sami dili olan Arapçada şem mum ışık anlamında şems güneş şemsi güneşe ait güneşle alakalı anlamına gelen “ŞEMİ” kelimesi gün anlamında kullanılmıştır. Yine Kürtçede ve Farsçada yek (bir) dö (iki) se (üç) çar (dört) penç (beş) şeş (altı) ve heft (yedi) olduğunu bilmeyeniz yoktur.
Tevrat’ta "Tanrı dünyayı altı günde yarattı yedinci gün dinlendi" denir. Bu bilgi bize tanrı dünya yaratılırken birinci günde başladı altıncı günde bitirdi ve yedinci gün dinlendi düşüncesinden hareketle Cuma günü ini ina kelimesinden yani zahmete uğrama anlamına gelen kelimeden geldiğine kanaat getirdim çünkü yedinci gün dinlenmiş yorgunluktan dolayısıyla bu manada telaki edebiliriz. İleriki zamanlar dada islamiyetin kabulü ile cem olma halinden Cuma halini almış ve Cuma arkası olan cumartesi ifadeside yerini bulmuştur. Diye düşünüyorum.
Tevrat’ta "Tanrı dünyayı altı günde yarattı yedinci gün dinlendi" denir. Bu cümlede bir kaç yanlış birden mevcuttur. Bugün kullanılan gün, ay, yıl gibi zaman ölçüleri bizim yeryüzünde bazı nesnel ve öznel nedenlere dayandırarak icat ettiğimiz birer olgudur. Daha dünya yaratılmakta iken böyle bir ölçü tabi ki yoktu. Dünyayı yaratan Allah, saniyedeki hızı 295.000 km. olan ışık yılı ile uzaklıkları hesaplanan ve daha hala hesaplanmayan binlerce gökteki yıldızları vardır. Evreni bu gün bile gök boşluğundaki, en güçlü teleskoplarla göremediğimiz, duran ve gezen milyonlarca yıldız kümelerinin, yıldızların ve onlardaki varlıkların da Allah’ı olduğuna göre bu evrenin tümü için benimsenebilecek bir zaman ölçüsü olması tabi ki düşünülemez. Diğer taraftan, böylesine büyük, böylesine ulu ve güçlü bir Allah’n evrene göre hiç demek olan dünyayı altı günde yaratması ve altıncı günün sonunda yorulup dinlenmesi aklın almayacağı bir varsayımdır.
Yahudiler cumartesiyi tanrıya adadıkları için başka bir deyimle inançları gereği tanrının dinlendiği yedinci günde onlarda tatil yaparak dinleniyorlar. Başka bir deyimle hafta olgusu yedi günlük dilim olarak belirlenmiş beş veya on olabilirdi. Dolayısıyla tanrı dünyayı altı günde yaratı yedinci günde dinlendi olgusunu buraya koymak gerekir. Yedi günlük zaman dilimine de yedi rakamından gelen heft denmesinde bundandır.
Hıristiyanların dinlenme günü olarak pazar gününü benimsemelerinin dinle hiç bir ilgisi yoktur. Yukarıda değindiğimiz gibi pazar günü, eski çok Tanrıcı çağlarda güneş Tanrısına ayrılmış olduğundan dinlenme (tatil) günü olmuştu. Hıristiyanlık yayıldıktan sonra da eski çok Tanrıcı çağın geleneğini sürdürdüler, onu değiştirme gereğini duymadılar. Hıristiyanlar haftayı Tevrattaki anlatılışa göre benimsemekle birlikte, İsa Peygamberin dirilişi anısına "Tanrı günü" olarak "sebt"i yani yedinci günü (cumartesi) değil de birinci günü yani pazar gününü seçtiler. Bununla birlikte batı toplumları haftanın günlerini mitolojik adları ile sürdürdüler: İtalyanlar, İspanyollar, Portekizliler ve Fransızlar, haftanın birinci gününe "Tanrı ana" anlamına gelen adlar verirler,
Almanlar ve İngilizler birinci güne "güneş günü" yani İngilizce (sunday), Almanlar (sontag) derler.
Benzer bir şekilde Araplar haftanın günlerini, pazardan başlıyarak sayılarla adlandırırlar. Şöyle ki: Pazar (yevm ül-Ahad), Pazartesi (yevm ül-İsneyn), Salı (Y.üs-Selase), Çarşamba (y.ül-Erbaa), Perşembe (y.ül-Hamis), Cuma (y.ül-Cum’a), Cumartesi (y.üs-Sebt). Haftanın yedi gün olması, göklerin yedi kat bilinmesi, yediler, kırklar gibi inançlar, yedi sayısının kutuluğu inancına dayanır. Bu inanç, eski Hind, eski Anadolu, İbrani, Roma, Yunan, Mısır, İran, Fenike dinlerinde ve eski Türklerde vardı. Müslümanlığın yayılışı, bu dini benimseyen bütün ülkelerde olduğu gibi Osmanlılar da, yedi günlük hafta içinde cuma gününü tatil günü olarak benimsediler.
Sonuç olarak Hangi Günün birinci gün olduğunu dayanakları ve nereden geldiği konusu dil ve örfün kelimelerin anlamına başvurarak izah etmeye çalıştım. Şimdi Kürtçede ve Farsçada birin yek ikinin dö üçün se dördün çar beşin penc altının şeş yedi heft olduğudur. Buradan hareketle toplam yedi günlük dileme yani yedi güne hafta olduğudur bu hafta kelimesinin yediden (heft) geldiğini açıkça ortaya koymaktadır. Yani heft hafta olmuş halidir Bunu Kürtçe bilenler daha iyi anlayacaklardır. Hefta Türkçe ye hafta olarak geçmesidir.
İkinci gerçekte şu Dö-şam-ı Pazartesi dö iki anlamında şam gün anlamında ı bağlama eki dö şamı ikinci gün anlamında kullanıldığıdır. Se-şam-ı Salı se üç anlamında şam gün anlamında ı bağlama eki se-şam-ı üçüncü gün anlamında kullanıldığıdır. Çar-şam-ı Çarşamba çar dört anlamında şam gün anlamında ı bağlama eki çarşamı dördüncü gün anlamında kullanıldığıdır. Pen-şam-ı Perşeşembe penc beş anlamında şam gün anlamında ı bağlama eki perşembe beşinci gün anlamında kullanıldığıdır. (c harfi arada yutulmuş) ini Cuma anlamında kullanılıyor fakat Cema Cuma kelime anlamı bakımından cem olma anlamında kullanıldığı açıktır. İnsanlığın İslamiyet le tanışmasından sonra Yahudilerin cumartesi günü hırıstiyanların Pazar günü toplanıp ibadet etmeleri Müslümanlarından Cuma günü toplanmaları bu da cem olma ile kültürümüze girmiştir. Paş-ini Cumartesi paşşini paş kelimesi son anlamında ini cuma idi paşini cumanın arkası anlamındadır. Yine paşini son gün ve gece anlamında olduğu ayrıca hüzün elem yitik bitmiş anlamı da vardır. Cumartesi kısaca günlerin sonuncusu anlamında Türkçede de cumanın arkası anlamında olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.
Yani haftanın ilk birinci günü Pazar olduğu ortaya çıkıyor diğer kaynaklara bakıldığın dada pazar günü şamı olduğudur şamı gün anlamına geldiğinden yek şamı değil tekil olduğundan ilk olduğundan şami olarak kullanılıyor insanlık tarihi ile pazar olarak anılması dinlerin etkisiyle oluyor. İnsanlık tarihi böylece haftanın yani yedi günlük dilimin haft (yedi) den geldiği ilk birinci günü Pazar olduğudur.
Tabloda kısaca tarif etmeye çalışalım.
Kürtçe Söylenişi Bu günkü Türkçe de karşılığı Anlamı
1 Şemi Pazar Gün tekil olduğu için birinci gün ya da yek günü denilmemiş fakat birinci gün
2 Döşemi Pazartesi ikinci gün
3 Seşemi Salı üçüncü gün
4 Çarşemi Çarşamba dördüncü gün
5 Pencşemi Perşembe beşinci gün
6 İni Cuma ini ne anlama geldiğin zahmete uğrama anlamına gelen İna dan geldiğine kanaat getirdim yukarıda değindiğim gibi Tevrat inancından geldiğine dair işaretler barındırmakta
7 Paşini Cumartesi ini nin arkası anlamında kullanılmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.