- 681 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Kim Korkar Matematikten
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sinemalarda gösterime girmiş eski bir filmdi ’’Kim Korkar Hain Kurttan’’ seyretmemiştim ama yine de oynandığı zaman, hakkında çok konuşulduğunu biliyorum. Bir de sanırım böyle bir kitap var ’’Kim Korkar Matematikten’’ Ben de ondan mı esinlendim nedir, öykümün adını böyle koydum. Mahallemizin ortaokuluna başladığımız yetmişli yıllardı. Bir an da ilkokuldan ortaokula zıplayıvermiştik. İlk günler hocalar ile tanışma faslından sonra derse daha üç sene bizi okutacak olan matematik öğretmenimiz Hilmi Bey girmişti. Öğretmenliğini her zaman takdir ettiğim bir hocamızdır hâlâ kendisi. İlk günler ne kadar güzeldi o sene, modern matematik bizim ile merhaba demişti eğitim ve öğretim hayatına. Matematikten hiçte parlak bir öğrenci olmadığımı herkes bilmese de en azından ben kendimi biliyordum. Hal bu ki ilkokulda çarpım tablosunu sınıfta ilk ben ezberlemiştim, ama iş onun ile bitmiyor ki kardeşim. Kümeler, modüler aritmetik, bir bilinmeyenli, iki bilinmeyenli, üç bilinmeyenli ve benim de bilemediğim denklem türleri offf ki offf!!!
Ya Hilmi Hocam sadece kümelerden sorsa yazılıdan ful çıkaracağım, ama konular fazlalaşınca sorularda fazlalaşıyor ve farklılaşıyor haliyle. Toplamayı yapıyorum, çıkartmayı da yapıyorum, çarpım tablosu da tamam. Ahhh o denklemler bir türlü yazılı da denk getiremiyorum o denklemleri, aslında bu matematik bilimlerin temeli yahu. Bunu da gençlik yıllarında öğrenmiştim. Edebiyatçı olacaksan bile matematik gerekli, ama matematikçi de olacaksan o zaman edebiyatta gerekli. Çok çalışkan çocuklar var sınıfta, Cemil, Serdar, Sevgi vb. onlara sorsam teneffüslerde bana anlatacaklar konuları ama on dakikalık teneffüslerde bahçede top tepmek var boş veeer...
Bir insanın matematik ile bu kadar mı arası bozuk olur bu kadar mı yıldızı barışmaz? Hilmi Hocamda benden yaka silkmiştir her halde o yıllarda. Ama Allah var eylülde ki ikmal imtihanlarında amcaoğlu beni çalıştırınca B ve C alarak geçiyorum çoğu zaman. Yahu arkadaş sene içinde de ders dinleyip ikmale kalmasan da, sen de, millet yazın sokaklarda top teperken, kız peşinde koşarken, masa başında oflayıp puflayıp, dersleri hatim etmesen, yok arkadaş yok, bize ters millet dokuz ay okula gidip de üç ay tatil yapacak biz de okumayı ve okulu sevdiğimizden, on iki ay okuyacağız.
Bazen test oluyoruz yazılılarda bazen klasik yazılı. Test oldun mu salla gitsin bilmediğin soruları körün taşı belki tutar, yüzde yirmi beş şansın var. Ama sakat bir durum var, yazılıdan geçer not aldın mı, Hilmi Hocam peşinden hemen sözlüye kaldırıyor. Sözlü de çuvalladın mı, yazılıda da salladığın kabak gibi ortaya çıkıyor. Hilmi Hocam kaçın kurası yer mi bizim ayak oyunlarımızı.
O zamanlar çocuklar arasında bir tekerleme var ’’Dersimiz matematik öğretmenimiz otomatik.’’ Hilmi Hocam ara da derste fıkra anlatıyor çocukların dikkati dağılmaya başladığı zaman. İkinci sınıfa geçiyoruz yine Hilmi Hocam sınıfımızın demirbaşı. Güzel bir siyah deri çantası var, her zaman o çanta ile geliyor sınıfa. Gözlükleri bayağı kalın, bazen masasından gözlüklerinin üstünden sınıfı süzüm süzüm süzüyor. Tembel tenekeler zaten ders dinlemiyor. Hocam da onlara çok ender soru soruyor zaten. Hani ’’Ben sizin umurunda değilsem, siz de benim umurumda değilsiniz.’’ demeye getiriyor anlaşılan...
Orta üçüncü sınıf, yine Hilmi Hocam, yine ikmal imtihanlarında kıyıdan köşeden geçmek oflaya puflaya. Sonra ver elini lise. Delikanlılığa yeni adım atmışız. İnşallah bu lisede matematik yoktur desem de inanmayın, orada da derslerimizin en birincisi matematik. Gülbeyaz Hocam ki o da çok takdir ettiğim öğretmenlerimden. Ahh! bir de yavaş yavaş anlatsa şu dersi. Tam soru soracağım Hocama tüh, yine teneffüs zili çaldı. Lise de limit, türev, integral. Hadi ya iyi idi ortaokulda kümeler denklemler, bunlar da nereden çıktı. Gülbeyaz Hocamın ağzından bal damlıyor, bir güzel ders anlatıyor ki sormayın. Camdan dışarı bakmak varken bu bahar günü, ders mi dinler bu Ahmet. Duygular tavan yapmış, şu yanda ki Ayla bana baygın baygın bakıp duruyor, aklım çıkacak, seviyor mu beni acaba, yok canım arkadaştık sadece. Teneffüste elini tutsam mı ya da tost mu ısmarlasam? Söylesem sinemaya gelir mi benim ile?
İşte böyle matematiksel durumlar ve onun ile olan teşriki mesaimiz. Allah’dan lise üçüncü sınıfa geçtiğimizde edebiyat bölümü olduğumuzdan matematik o sene kalkmıştı da ben de derin bir oh çekmiştim. Benim gibi matematik fukarası bir adamın çocuğu, yani oğlum şimdi matematik ile çok yakın alakası olan mühendislik okuyor hem de matematikten harikalar yaratarak okuyor. İşte böyle hepinize bol matematikli ve bol edebiyatlı günler diyelim...
YORUMLAR
bende de tam tersi olmuştu. matematik çok kolay gelirdi bana, ama noktalama işaretlerini öğreninceye kadar anamdan emdiğim süt burnumdan gelmişti. Feci boyutta kitap okumama rağmen Türkçem halen berbat. Okuduğunu anlamamak mı, o iyi fena değil yani.
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci
Valla ne yalan söyleyim benim aram iyiydi matematikle. Osman Özkan diye bir matematik öğretmenimiz vardı. Biz 5-6 kişilik gruba "Direkt 10 alacaksınız, 9,5'dan 10 alırsanız sizi döverim" derdi. Biz de hep 10 alırdık. Ben de İngilizce'den çok çektim.
Yazı güzeldi, tebrik ederim.
Selam ve saygı bıraktım buraya Ustam..
Ahmet Zeytinci
cebir yok, geometri yok. ancant yok kotencant yok. ne bir, ne iki bilinmeyenli denklem. ne dik açı, ne hipotenüs. iki kere iki dörttür. matematik bu, ne var bunda korkulacak?
laf aramızda, matematikte iyiydim...
Tevfik Tekmen tarafından 12/15/2016 4:19:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Zeytinci
Bir öğrenciye matematik korkusunu gidermek için,öğretmenin kendisini sevdirmesiyle aşacağını düşünüyorum.Ayrıca matematik dersini çok iyi anlatmasıyla giderileceğine inanıyorum..Çünkü her öğrenci derste bir problemin çözümündeki adım adım çözümleri anlayamadığı zaman soru soramaz.Arkadaşlarından utandığı için soramaz veya alaylı bakışlar gelmesin diye soramaz..Örneğin bir rasyonel denklemin çözümünde iki cebirsel ifade arasındaki işaret pozitif olursa çözebiliyorlar ama aradaki işaret negatif olunca büyük çoğunluk hatalı çözüyorlar.İşte bunu öğretmen yazılı kağıtlarını incelerken görüp bu anlatıma ağırlık verirse sanırım sonuca çok çabuk verir..Bunun gibi çok örnek çıkarabiliriz..
Bir matematik öğretmeni çok bilmekten ziyade bildiklerini öğrencilerine çok iyi aktarabilmektir. Önce kendisini sevdirmek,sonrada matematiği öğrencilerine adım adım anlatabilmektir korkuyu gidermenin yolu
Kutluyorum. Saygılar..
Ahmet Zeytinci
Bizde de durum tam tersi.
Ben mühendis,
oğlum ise matematik fukarası.
İletişim problemi de var doğal olarak.
Yandı babam keten helva durumlarındayız.
Ahmet Zeytinci
Matematik...neler çektik o matematikten.Ben de sevmezdim pek nedense bu dersi ve sonradan edebiyat bölümünde okuduğum için şanslıydım kendimce.Hiç unutmam lise 1.sınıfta Hayrünisa Hayırlıoğlu adında bir matematik öğretmenim vardı.Ama pek de hayırlı gelmemişti bizim sınıf için çünkü zaten pek sevmediğim matematik dersini onun sayesinde kara listeme almıştım.
Akıcı ve hoş bir yazıydı.Saygılar
Ahmet Zeytinci
Deseler bana ki Ayşegül sana yıllarını geri verelim ilkokulu liseyi çocukluğunu tekrar yaşa kabul etmem.
Çünkü matematikten korkuyorum yine aynı sıkıntıları yaşayacağım :)
Tebrik ediiyorum günün seçkisini
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci
Türkçe ve edebiyatın bir matemetiksel dizge-dili var.
Onun tutturlabilirliği oranında, etkileyici edebi ürün üretimi olduğunu kesine yakın biliyorum.
Dili bozmakla Matematik anlaşılırlığını ve genele yayımlasının azalıp, çoğalamsı arasında ilinti var.
Seçkiyi kutlarım.
Ahmet Zeytinci
Yazınız biraz da ironik geldi bana.
Edirne'nin en iyi matematik öğretmeni olan bir arkadaşım,okul yıllarında matematikten sınıfta kalmıştı.Çolak Selim'in dersinden.
Hayat işte...Einstein'a matematik öğretmeninin "Öğrenmeyecek kadar aptal demesi" de geldi aklıma.
Güzel bir anıydı.
Bu arada "Matematik Sanatı" adlı kitabı herkese tavsiye ederim.TUBİTAK yayınlarından matematiğin felsefesinin yapıldığı kitaptır çünkü.Jerry P.King 'in.
sabri ayçiçek tarafından 12/14/2016 11:26:27 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet Zeytinci
Türkçe ve Tarih notlarım pekiyi, Fen ve Matematik notlarım orta ve zorlamayla orta olduğu halde beni liseye kaydettirirken fen bölümüne kaydettiren babamın bu uygulaması yüzünden liseyi beş senede bitirdim. Gerçi fen ve matematikten daha çok başbelam Almancaydı ya, neyse...Birgün babama sorduğumda niye böyle yaptın diye, doktor olmanı istediğim için dedi. Güler msin, ağlar mısın? Allahtan şu hesap makinelerini icat ettiler de matematiğe kafa yormaktan kurtulduk, yani işimiz sadece evin yolunu doğrultmak için nereye ne verdik mi ne kalacak hesaplarına kaldığı için matematik toplamadan çıkarmadan ibaret bir şey oldu, onu da hesap makinelerine havale edip matematikten kurtulduk... Değerli Ahmet hocam güzel keyifli bir yazıydı. Kutluyorum.