- 436 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KALEM VE KELAM
içten gelen bir duygu ve duyarlılıkla sözcükleri kalemin ucunda kelamlaştırırken;ne kalem kavgası ne de kalem şurası kendime verilmiş bir sözle;’’Yunusça’’yazma çabası..Eskiden hattatlar kalemin cinsine çok önem verirmiş.Sert olanı oldukça makbulmüş.Hindi denilen,Hindistan da yetişen cavi denilen bir kamıştan yapılırmış.Bu benekli kamıştan yapılmış kalemler yontulduğu vakit;hassasiyetine verilen önemden dolayı çıkan talaşlar bir kabın içinde biriktirilir;yazan zat öldüğü vakit yıkanacağı suyun bunlarla ısıtılmasını vasiyet edermiş.Öldüğü vakit de kazanın altında bu talaşlar yakılırmış.
Ben de daha çocukken bu yazı yazmağa mahsus bu aleti annem elime verdiği andan itibaren kutsallığını anlatışını benimseyerek başladığım yazılarımda,kaleme ve kelama çok ehemmiyet vererek yazmayı o zaman öğrenmiş oldum.Yazının kutsiyetini,kelamın önemini,iyiliği,güzelliği,haklıyı,haksızı yazarken hep duyarlı olmaya özen gösterdim.
Bahçemizdeki kiraz ağacını,ağustos cevizini,kuş ağacını anlatırken;hep görünendeki görünmeyenleri görmeye çalıştım.Başındaki poşusunu sol eliyle tutarken;sağ eliyle çakır asker selamı verdğini anlatan anneannemin seferberlik anılarını anlatabilmek;dilindeki Allah kelamıyla,elindeki asker selamının ışığını sözcüklerle anlatabilmenin kutsallığı içinde hep yazdım..Kalemim tarihin anıları içinde gezinirken şekulileşip(düz çizgi);belirginleştikçe de titrek şekuliye dönüştüğünü duyumsatan dizelerin içinden gelen bir hüzünle boğazımın düğümlendiğini;kesik şekulilerin içinde beliren sözcüklerin gözyaşlarına nasıl dönüştüğünü anlatmaya çalışma çabalarımda:kalem ve kelamın kutsallığına bağlı kalarak yazdıklarıma hep özen gösterdim..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.