bir yavrunun annesini sevmesi doğaldır.bir yiğidin kendini vareden toprağı doğayı kültürü sevmeside doğaldır. bunun aksi ancak araştırılmaya ihtiyaç duyan bir durumdur. atsızı yargılayacak çalışkanlıkta temizlikte- domalmayı allahtan başka herkese yapan bizim gibi rezillerin işi ve haddi değildir--olan eğilmemiş kırılmamış gücenmemiş utanmamış geriye bakıp hayıflanmamış yüksek insanlar yapabilir.ırağı seyreden zulme susan bugünki alçak guruh değil. herkes haddini bilsin diyeceğim ama kime...........sızlasada gönüller düşenlerin yasından koşaradım..... allahım soyumuzdan hücreleri betonları ağlatan ampulleri merhamete getirten atsız kahramanları eksik etme...
her organizmanın bir savunma mekanizması vardır.toplumlarında refleksleri ülkücü-idealist-serdengeçti-toplumcu-milliyetci-ulusalcı-isimler altında ifade eder. her on kişiden biri idealist olmayan toplumlardan ne bilim insanı ne mefkure adamı ne devlet adamı ne adalet adamı ne hümanist çıkar.her türlü hastalık kolayca yeşerir. toplumun pozisyonu domalık olduğu için herdüşman iştahlanır caydırıcılık olmadığı için başı beladan kurtulmaz.esasında kendini milletine adayanla insanlığa adayan aynı ideale hizmet etmesi gerekirken bizde bu gurublar birbirini boğar .sanki her yer idealist kaynıyormuş gibi. neolur birbirimize insan olduğumuz için güvenelim.öküz altında buzağı aramadan aynı okyanusa doğru birbirimizi besleyen nehirler gibi çağlayalım. bunu yapabiliriz .yunuslar mevlanalar hacıbektaşlar yapmış.......
Burada yazı yazan bazı arkadaşlarımız,ÜLKÜCÜLERİ ve ÜLKÜCÜLÜĞÜ bilmeden,kendi kafalarında oluşturdukları düşünce yapısına göre,ülkücüleri ırkçı,kafatascı olarak nitelendirdiler.Ülkücülüğü aksiyon haline getiren ALPARSLAN TÜRKEŞ ülkücülüğü nasıl ifade etmiş? Ya da neler söylemiş bir bakalımda her şeyi ilk ağızdan öğrenelim diyorum. DOKUZ IŞIK DOKTİRİNİDE ÜLKÜCÜLÜK NEDİR?
Ülkücülük yani idealizm insanların ve insan topluluklarının kendileri için varılması mutluluk sağlayacak,varılmasıyla en gelişmiş,en yükselmiş bir durum sağlayacak bir hayalinin düşünülmesi ve insan beyninde tasarlanarak şekillenmesidir. Her toplumda idealistler vardır,ülkücüler vardır.Ülkücülerin idealistlerin bulunuşu toplumlar için birer saadettir,büyük bir talihtir ! Türk milleti için bizim düşündüğümüz ülkü nedir? Türk milleti için tasarladığımız ideal nedir ? Her şeyden önce Türk milletini ahlakta,maneviyatta,insanlık duygularında en yüksek seviyede bulunması,yaşaması ve ilimde teknikte dünyanın en ileri gitmiş varlığı haline gelmesi ve ekonomik açıdan kalkınmış,tarımını modern tekniğe göre geliştirmiş ve modern sanayii kurmuş, refahlı bir toplum haline gelmesi. Türk toplumu için ,bir Türk milliyetçisinin düşüneceği ülkünün esaslarından mühim bir kısmını teşkil etmektedir.Türk milliyetçiliğinin, ülkücülüğünün sınırları içinde sade bunlar mı vardır ? Sade bunlar değil başka düşünceler, başka hedeflerde vardır. Bu hedefler Türk milletinin hiç kimseden merhamet dilenmeyecek, lütûf dilenemeyecek duruma gelmesi,kendi gücüyle ayakta duran,kendi gücüyle varlığını koruyabilen ve sözünü dünyanın her yerinde saydırabilen bir varlık haline gelmesi düşüncesidir.
Bunun yanında Türk milletinin haklarını her zaman dünyaya tanıtabilmesi, dünyaya duyurabilmesi düşüncesidir ve yine bunun yanısıra bütün Türklerin kölelikten, yabancıların buyruğu altında yaşamaktan kurtarılmaları ve SELF DETERMİNATİON, yani kendi mukadderatlarına kendilerinin hakim olması kutsal prensibine göre,hepsinin bağımsız hale gelmeleri,bağımsız olmaları, Türk ülkücülüğünün bir diğer görüşü,düşüncesidir.Bunun için milli doktrinin önemli bir ilkesi olarak ÜLKÜCÜLÜĞÜ almış bulunmaktayız.
Alparslan Türkeş, ÜLKÜ insanın kalbini aydınlatan bir ışıktır.ÜLKÜ, insanlara önünü tayin etmesini sağlayan bir kılavuzdur.Milletler için de milli ülkü, milletin kılavuzu,milletin yolunu aydınlatan güneşidir.ÜLKÜSÜZ insan çamurdan bir varlık gibidir.ÜLKÜSÜZ insan dümensiz,pusulasız bir gemi gibidir.Bunun için her Türk Milliyetçisi,her Dokuz Işıkcı mutlaka ülkücü olacaktır,mutlaka ülkü sahibi bulunacaktır.Hem milli ülkü sahibi olacaktır,hemde insani ülkü sahibi olacaktır.
ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜZDE daima gerçekçi olmayı ve girişilecek faaliyetlerde Türkiye'yi hiç bir zaman tehliklere, risklere maceralara sürüklemeyecek bir yol üzerinde bulunmayı esas kabul ederiz.ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜZ bir macera fikri değildir.ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜZ, Türk milletinin en kısa yoldan, en kısa zamanda modern uygarlığın en üst kademesine yükseltilmesi,müreffeh,mutlu bir hayata erdirilmesi, kendi gücüyle ayakta durabilecek bir hale getirilmesi ve her çeşit korkudan, baskıdan uzak olarak,hür müstakil yaşaması ÜLKÜSÜDÜR.
Dokuz Işık Doktirini sayfa 94,95,96,97,98,99 ve 100. sayfalar.
Alparslan Türkeş'in ırkçllıkla ilgili hiç bir söylemi yoktur.Irkçılıkla suçlayanlara şöyle demiştir."Biz ne kadar Türk isek,Kürtler de o kadar Türk, Kürtler ne kadar Kürt ise TÜRKLER de okadar Kürt'tür." demiştir. Türk milliyetçilerini,ülkücüleri hiç kimse ırkçılıkla,kafatasçılıkla suçlayamaz çünkü böyle bir şey asla olmamıştır ve olmayacaktır.
Şimdi herkes bu fikrin doğduğu aksiyon haline dönüştüğü yere bakmalıdır ülkücülüğü değerlendirirken,kendi kafasında oluşturduğu fikirlere göre veya başkasından duyduğu kulaktan dolma fikirlerle göre değerlendirmemelidir diye düşünüyorum.
Burada yazı yazan bazı arkadaşlarımız,ÜLKÜCÜLERİ ve ÜLKÜCÜLÜĞÜ bilmeden,kendi kafalarında oluşturdukları düşünce yapısına göre,ülkücüleri ırkçı,kafatascı olarak nitelendirdiler.Ülkücülüğü aksiyon haline getiren ALPARSLAN TÜRKEŞ ülkücülüğü nasıl ifade etmiş? Ya da neler söylemiş bir bakalımda her şeyi ilk ağızdan öğrenelim diyorum. DOKUZ IŞIK DOKTİRİNİDE ÜLKÜCÜLÜK NEDİR?
Ülkücülük yani idealizm insanların ve insan topluluklarının kendileri için varılması mutluluk sağlayacak,varılmasıyla en gelişmiş,en yükselmiş bir durum sağlayacak bir hayalindüşünülmesi ve insan beyninde tasarlanarak şekillenmesidir. Her toplumda idealistler vardır,ülkücüler vardır.Ülkücülerin idealistlerin bulunuşu toplumlar için birer saadettir,büyük bir talihtir ! Türk milleti için bizim düşündüğümüz ülkü nedir? Türk milleti için tasarladığımız ideal nedir ? Her şeyden önce Türk milletini ahlakta,maneviyatta,insanlık duygularında en yüksek seviyede bulunması,yaşaması ve ilimde teknikte dünyanın en ileri gitmiş varlığı haline gelmesi ve ekonomik açıdan kalkınmış,tarımını modern tekniğe göre geliştirmiş ve modern sanayii kurmuş, refahlı bir toplum haline gelemsi. Türk toplumu için bir Türk milliyetçisinin düşüneceği ülkünün esaslarından mühim bir kısmını teşkil etmektedir.Türk milliyetçiliğinin, ülkücülüğünün sınırları içinde sade bunlar mı vardır ? Sade bunlar değil başka düşünceler, başka hedeflerde vardır. Bu hedefler Türk milletinin hiç kimseden merhamet dilenmeyecek, lütûf dilenemeyecek duruma gelmesi,kendi gücüyle ayakta duran,kendi gücüyle varlığını koruyabilen ve sözünü dünyanın her yerinde saydırabilen bir varlık haline gelmesi düşüncesidir.
Bunun yanında Türk milletinin haklarını her zaman dünyaya tanıtabilmesi, dünyaya duyurabilmesi düşüncesidir ve yine bunun yanısıra bütün Türklerin kölelikten, yabancıların buyruğu altında yaşamaktan kurtarılmaları ve SELF DETERMİNATİON, yani kendi mukadderatlarına kendilerinin hakim olması kutsal prensibine göre,hepsinin bağımsız hale gelmeleri,bağımsız olmaları, Türk ülkücülüğünün bir diğer görüşü,düşüncesidir.Bunun için milli doktrinin önemli bir ilkesi olarak ÜLKÜCÜLÜĞÜ almış bulunmaktayız.
Alparslan Türkeş, ÜLKÜ insanın kalbini aydınlatan bir ışıktır.ÜLKÜ, insanlara önünü tayin etmesini sağlayan bir kılavuzdur.Milletler için de milli ülkü, milletin kılavuzu,milletin yolunu aydınlatan güneşidir.ÜLKÜSÜZ insan çamurdan bir varlık gibidir.ÜLKÜSÜZ insan dümensiz,pusulasız bir gemi gibidir.Bunun için her Türk Milliyetçisi,her Dokuz Işıkcı mutlaka ülkücü olacaktır,mutlaka ülkü sahibi bulunacaktır.Hem milli ülkü sahibi olacaktır,hemde insani ülkü sahibi olacaktır.
ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜZDE daima gerçekçi olmayı ve girişilecek faaliyetlerde Türkiye'yi hiç bir zaman tehliklere, risklere maceralara sürüklemeyecek bir yol üzerinde bulunmayı esas kabul ederiz.ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜZ bir macera fikri değildir.ÜLKÜCÜLÜĞÜMÜZ, Türk milletinin en kısa yoldan, en kısa zamanda modern uygarlığın en üst kademesine yükseltilmesi,müreffeh,mutlu bir hayata erdirilmesi, kendi gücüyle ayakta durabilecek bir hale getirilmesi ve her çeşit korkudan, baskıdan uzak olarak,hür müstakil yaşaması ÜLKÜSÜDÜR.
Dokuz Işık Doktirini sayfa 94,95,96,97,98,99 ve 100. sayfalar.
Alparslan Türkeş'in ırkçllıkla ilgili hiç bir söylemi yoktur.Irkçılıkla suçlayanlara şöyle demiştir."Biz ne kadar Türk isek,Kürtler de o kadar Türk, Kürtler ne kadar Kürt ise TÜRKLER de okadar Kürt'tür." demiştir. Türk milliyetçilerini,ülkücüleri hiç kimse ırkçılıkla,kafatasçılıkla suçlayamaz çünkü böyle bir şey asla olmamıştır ve olmayacaktır.
Şimdi herkes bu fikrin doğduğu aksiyon haline dönüştüğü yere bakmalıdır ülkücülüğü değerlendirirken,kendi kafasındaki oluşturduğu fikirlere göre veya
Ülkü kelime anlamı olarak gaye amaç ideal olarak kullanılır... terim olarak anlamı ise Büyük mefkure dir.. Ülkücü ise Büyük mefkurenin gerçekleşmesi babında çaba sarfeden kişi demektir... bkz. bu yukarda bahsettiğimiz terim karşılıkları Türkiye'de herkesin bildiği anlamlardır. birde ideolojik yani fikirsel anlamı varki önemli olan budur.. Ülkü; Türk milletinin milli ve manevi olarak kendilerine belirledikleri hedefler bütününün ismidir. Ülkücü bu hedefler bütününü benimseyen ve amaçlarının gerçekleşmesi yolunda mücadele eden şahsiyettir. Ülkücülük elbetteki son yüzyılda ortaya çıkmış basit bir kavram değildir... Kızıl Elma(BÜYÜK ÜLKÜ) anlayışı Türklerde İslam'dan önce de vardı.. Cihan hakimiyeti mefkuresi bunun en büyük ıspatıdır.. o zaman bu amacı güdenlere belki ülkücü denmiyordu. ancak Türk tarihi ile doğru orantılı bir kökü vardır ülkücü hareketin.. Nihal atsız ve fikir arkadaşlarının kendileri için kullandıkları ülkücü kavramı Türklük mefkurelerinde müşterek olmalarından kaynaklanır. dikkat edilirse Merhum Atsız kendisini Ülkücü'den çok Türkçü olarak tanımlar. Ülkücü hareket'in cumhuriyet dönemi tezahürü 1965 ten sonra siyasi ve ideolojik olarak vücut bulmuştur. Başbuğ Türkeş'in tanımlaması ve anlamlandırması üzerine Ülkücülük; Türklük gurur ve şuurunu, İslam ahlak ve faziletini yaşamak yaşatmak olarak beyin ve yüreklerde yer bulmuştur. milli ideallerimiz ise Milliyetçi Türkiye, Türk Devletlerinin bağımsızlığı, Büyük Turan Devleti ve nihayetinde Aleme nizam için Allah'ın adını tüm dünyaya yaymak.. olarak nitelenmiştir... Ülkücülük anlamında belirtilen Türklük gurur ve şuurunu islam ahlak ve faziletini yaşayan ve milli mefkureler için hiç bir menfaat gözetmeden gerçekleşmesi için mücadele eden inanmış insanlara Ülkücü denir... Tamamen yerli bir aksiyon hareketidr. herhangi bir harekete anti olarak doğmamış, fikir ve görüşlerini yüzyıllar öncesine dayandıran köklü bir hayat nizamıdır.
Şu zemin bana “Bir konu hakkında samimi olarak gerçekten bilgilenmek ve bilgi vermek, objektif olabilmek yaşadığımız zamandan ötürü mü bu kadar zor?” diye düşündürdü.. İnadım inat ve dediğim dedik çaldığım düdük diye bir konuda ısrarcı olmak ancak kişinin kendisine inandırıcı gelir, bir tek düdüğü çalan kişi inanır.. Toplu halde iki ayrı düdük öttürülmeye başlanmışsa kamplaşma başlıyor demektir ve bu hiç iyi bir şey değildir. İki ayrı yakanın bir kıyısından hadiselere bakmak istemeyenlerden birisi olarak (hatta yakayı bir araya getiren düğmeden bile vazgeçmiş); yukarıda sözü edilen kavramın ne olduğunu, hangi anlama geldiğini, hangi kişilerce kullanıldığını, hangi kurumlarca sömürüldüğünü, kimlerin ön yargılı olabileceğini, kimlerin kuyruklarının sızladığı için kin beslediğini, kimlerin ellerinde çamurla hazır kıta beklediğini bilen ben.. malum konu(ÜLKÜCÜ ve ÜLKÜCÜLÜK) hakkında oluşumu, yapılanması, tarihçesi, hayata bakış açısı, manifestosu, felsefesi, hakkında az-ÇOK bilgi sahibi olan ben müsaade buyurunda googleye tenezül etmeyeyim, çünkü henüz internet ve google bu ülkede yokken bu bilgiler kendi tarihimiz tarafından belletilmişti şahsıma. Bilgi kirliliğinden beslenerek nasırlaştırdığı ön yargısını gizil nefretle sunanların anlayabileceğini sanmam ama tekrar söyleyim; Nihal ATSIZ kendisini Türk Milliyetçisi olarak tarifler ve ırkçı olduğunu hiçbir zaman saklamamıştır. Ülkücü Hareketle hiçbir organik bağı yoktur. Fakat şunu söyleyelim ki Hüseyin Nihal başarılı bir roman yazarı iyi bir şairdir ve romanlarında işlediği konular vatanını seven herkesi olduğu gibi Ülkücüleri de cezbetmektedir. Her iyi romancıdan, tarihçiden, şairden, fikir adamından beslendiği gibi Ülkücüler Hüseyin Nihal’den de beslenip faydalanmıştır ve faydalanmaya devam etmektedir. Bütün bu söylediklerimiz üstüne Hüseyin Nihal’e Ülkücü demek yanlış olur, yaşasaydı kendisine Ülkücü dendiği ve zannedildiği için eminim kızardı.
Lütfen Nihal Atsız ve Türkiye'de ülkücülük başlığı ile ufak bir araştırma yapınız en basitinden google'da. Ya da ülkücü yayınlarına bakınız. ülkücülüğün babası diye kimden bahsediyorlarmış.
Bence de çok uzadı. Ama verimli bir tartışma oldu. Baksanıza başka hiçbir terim bu kadar tanım almamış :)) Hepimizin başarısı oldu. Katkılar için kendi adıma teşekkür ediyorum.
egedeniz "... aslan gibi ÜLKÜCÜ olurum!" demişsin ve ardından " Ne Mutlu Türk'üm diyene! " sözünü kullanmışsındır.Emin ol Atatürk bu sözü ülkücüler kendine mal etsin diye kullanmamıştır.Onun kastettiği milliyetçilik bambaşka. Ülkücüler için söylemiş olsaydı şöyle bir cümle çıkabilirdi.
" Ne Mutlu Türk doğana! " :) Ama Atatürk bunun yerine ayrım gözetmeksizin;
" Ne Mutlu Türk'üm Diyene! " demiştir.Rahat uyusun...
vaveyla arkadaşımıza katılıyorum,aşırı milliyetçilikte biryerde bölücülüktür,hatta fazlasıyla bölücüklüktür,kendini üst görüp başkalarına sınırlı yaşam alanı sunarsan kendince,kısıtlarsan birşeyleri onlarda insan olmanın bir bilinci ve sonucu olarak haklarını ve kendini koruma yolunda seninle çatışmaya girer.yanlış yada doğru,önemli olan bazı şeylerin tek taraflı olmadığını ve genel düşünülerek yargılanmasını gerektiğini bilmek.
Türklükten ziyade kafatası milliyetçiliği yapanlar.Hala Osmanlı özlemi içinde yaşayarak okullara girmiş, çetecilik yaratmış ideoloji kurbanları. İstekleri Türk - İslam Sentezi...Bazıları nasıl etnik sorunları köpürterek ülkeyi bölüyorlarsa, ülkücülerde öyledir benim için.Sen aşırı milliyetçilik yaparsan, köktencilik yaratırsan bir toprak sınırları içerisinde, o zaman karşı gruplar çıkar ve bu sefer de onlar kendi etnik milliyetçiliğini yapar. Bunlar danışıklı dövüş içinde ilerler.Olan vatana millete olur.Gençler karşı karşıya bırakılır, hepsi kendi davasının yolunda birer kahraman kesilir ve çatışma başlar vs.
Bazıları yüzünden hiç bir zaman tam Atatürkçü olamadı bu millet.
Sevgili Chlorotoxin.. 1- Hüseyin Nihal Atsız hiç bir zaman Ülkücü olmamıştır.. Ülkücülük başka Hüseyin Nihal'in çizgisi bambaşkadır. 2- Kimse kimseyi şucu bucu yapmadı, bende yukarıda hiç kimseyi bir şekle sokmadım. Bu konuda rahat olasın..
bana göre bu kadar yeter.. zaten herşey herkese olduğundan bu yana günümüzü göremez hale geldik ya.. her neyse ya da neyse ne yaHu..
Kendi tanımı farklı,görüş tanımı farklı.İdeolojik bir kimlik.Bu tanım subjektiv tanımdan öteye gidemeyecek bir noktada.Bu nun zıddı menfi değerlendirenlerin kendi tarzlarına aynı şiddetle karşı gelmek.Ülkücülüğü bir geri kalmışlık olarak değerlendirmek ve ilericiliği che ve devrimcilik patentlli bir zorunluluk olarak kabullendirmek.İkisi arasında tercih etmeye değer bir fark yok.Esas olan;insanı en büyük değer en kıymetli varlık olarak insanı gören bir düşünceye sahip olmak.İdeolojiler insanlığın gelişimi, barışı ve hep birlikte kardeşçe yaşayabileciği ortamları oluşturmak için farklı tarzlar olarak algılanmalı. Maalesef bu gün insalar tam tersi olarak ideolojiler için varlar.Bu bağlamda Ülkücü veya komünist birbirinden farklı değil(taassub,diğeri tarifi,hoşgörüsüzlük)
saplantılı devrim ideolojisi(en büyük devrimciler;bkz;Atatürk,che guevara vs...) diye bahsedilen olay aslında türkiyenin var olmasını sağlayan bir olaydır,kübanın bağımsızlığına kavuşmasını sağlayan olaydır,dünyada bazı ülkelerin faşist,emperyalistlerden arınmasını sağlayan olaydır,bunun adı uyduruk var olmayan saplantılı bir olaysa biz o olayın varlığıyla yaşıyor ve gurur duyuyoruz.hayal kurmak güzel tab,yani var olanları görmezden gelmek bazı insanları hayal dünyasında mutlu edebilir;)ülkesi için savaşmaktan söz edilmiş,ben açıkçası şuan ülkesi için savaşan az insan görüyorum,daha çok amerikanın verdiği emirlerle oraya buraya askerlerimizi köle eden insanlar yığını diyelim,türk-islam felsefesine hizmet ediliyor denmiş;hmmm bir düşünelim bakalım,filistin,afganistan,ırak vs... gibi müslüman kardeşlerimizin bulunduğu ülkeler bombalanırken,günahsız çocuklar anneler bombalanırken,kutsal varlıklarımız olan annelere acımasızca tecavüz edilirken bu ülkücüler nerdeydi?amerikanın emrindemiydi yoksa müslüman kardeşlerimiz için amerikaya karşımı duruyordu?yoksa amerikanın tehditleriyle o herkesin bahsettiği meihur ülkücü yürekliliğini askıyamı alıyordu??kend, kültürünü korumak hamburgerler,dünyaca ünlü markalar vs.. gibi şeylerle amerikan emperyalizminin kurbanı olmuş ülkücülük ise...ben daha birşey demiyorum.dikkat edinde kendi kültürünüzü korurken amerikanın kuklası haline gelip asıl vatanını satan siz olmayın;)(bu arada;zaten amerika elinde kukla edecekleri etmiş,söz kalmamış)
Ülkücü kelimesi de diğer tüm kelimeler gibi belli zaman ve mekanlarda farklı anlamlar yüklenebilen bir kelimedir. Nasıl İslam bizim ülkemizde başka, Amerika'da özellikle 11 Eylül sonrası başka anlamlar kazanıyorsa.. Bu bakımda ahkam kesen arkadaşlara lafım: ben Türkiye çerçevesinde Nihal Atsız'dan günümüze ele aldım bu kavramı. Yurtta Sul Cihanda Sulh sözünü dile getirme nedenimse, Nihal Atsız'dan günümüze ülkücülük kavramının hep yurdun yarısını da katıp herkesi ama herkesi düşman ve tehdit ilan ederek kendilerini tanımlamalarındandır. Eylemsel olarak incelerseniz, zaten yukarıdaki tanımın arkasındayım. "Ülkücü gençlik"in Türkiye çerçeveesindeki eylemleri ortadadır. Google'dan basit bir arama yapıp fikir ve eylem olarak politik spektrumda durulan yeri görebilirsiniz. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp lafına katılırım ama bu konuda bilgisiz olduğumu kabul edemeyeceğim kusura bakmayın. Ve devrimcilikten bahsettiğimi zannetmiyorum yukarıdaki tanımda.. Bir kavramı illa "öteki" ile anmak ya da tanımlamak gerekmiyor. Ama tabii dünyayı sadece bizler ve düşmanlarımız olarak algılayan bir yapıdan söz ediyorsak, ki öyle; hiç şaşırmadım!
Konunun Ülkücülükten ziyade "ülkücü" ile sınırlandırılmış olması beni pek cezbetmedi aslında.. devrimciliği romantikleştirerek salt edebiyatını yapanların bu sayfada ne kadar hırçınlaşabileceğinide tahmin edebiliyorum.. Faşizmin başka bir şey, "Natia" sözcüğünün Millet yapıp Fransız İhtilalinden sonra Milliyetçilk dediğimiz şeyin başka bir şey, Irkçılığın başka Ülkücülüğün çok başka bir şey olduğunu burada anlatmak zor iş.. ama bilmeden hepsini aynı kefeye koyanların neler diyebileceğinide kestirmek güç değil.. ama umrumda bile değil... "yurtta sulh cihanda sulh" sözünün nerede nasıl kullanıldığını hangi olaya istinaden söylendiğini ve stratejik önemini yeterince bilmediğini düşünen arkadaşım (ki bütün kalbimle cidden arkadaşım, kardeşim, dostum diyorum) Chlorotoxin için bir şey söylemek istiyorum; "Chlorotoxin seni seviyorum!" .)
Kelimenin köklerini irdeleyip politik ve sataşmadan uzak tarifini bir yapayım ; ül- el ve il eski türkçede devlet demek ülkü hedef gaye erek ilke kural ülkücü gayesi olan ülke kökeniylede Türk milliyetini ve devletini iyi yere taşıma hedefi için çalışan bu anlamda ülkücülük çok geniş bir anlam
siyasi bakış açılarında farklı tanımlamalar yapılabilir bir dönem mhp ile dirsek teması olan kişiler olarak adlandırılabilir abd sscb soğuk savaşında rusya karşıtı duruşla devletçi anlayış vardı ne var ki rusya yı kuvalarken ülkeye abd girdi bazıları kullanıldığını farkına vardı bazıları halen kullanılıyor bazıları ise kullanılmaktan memnun sonra bir başka darbe ile abd tasviye etti yani filler tepişirken ülkücü ve solcu cenah sırayla tasfiye edildi üçüncü darbede milli selamet çizgisinin çıkar çizgisini aşması üzerine geldi
yani oturup birbirimizi yemek yerine tabakta lokma olduğumuzun farkına varalım bu ülkeye kim hizmet ediyorsa adı ülkücü adı devrimci adı her neyse ona hizmet edelim
Ülkücülerle çatışmak isteyenler olmuş olalı hep suçlanırlar. Türk ülkesinin, ülküsünün, varlığının, kültürünün devamı için savaşırlar. Savaşırlar çünkü düşmanları onlarla savaşmak ister. Rus oyuncağı, dünyadan silinmiş uyduruk ve mantıksız ideolojilerdense, kendi kültürünü, bütünlüğünü hiçe sayan kansızlardansa, 'devrim' dedikleri ideolojik sapkınlıktansa, başkalarının oyuncağı olmaktansa, devletine ihanet etmektense; Kozmopolit, Türk islam felsefesine hizmet eden, ülkesi için savaşmaktan korkmayan olur, ama aslan gibi ÜLKÜCÜ olurum! Ne mutlu Türküm diyene! Türkçü, milliyetçi olmak kimseye birşey kaybettirmez. Ülkesine, vatanına, milletine asıl hizmet budur! Başkalarının oyuncağı olmamalı! Türk milliyetçisi olmaktan, bilhassa Türk olmaktan utanmayınız!
dünyanın yaratılış gayesi sevgi olduğu için, Türkün binlerce yıllık ülküsü olan Türkün adalet ve hoşgörüsünü yer yüzüne yayma fikrini kendisine rehber kılan
Üzerinde olmaları gereken, ülkücü fikrin tabanını oluşturan mütefekkirlerin çizdiği düşünce atlası ile oldukları yer arasında dağlar kadar fark olan bir topluluk.. Türk-İslam felsefi üzerine fikri bir akımken daha sonraları okullarda ve sair alanlarda mafya haline dönüşen bir grubu içerisinde barındıran bir topluluk.. İçerisinde fikri manada çok değişik insanlar olduğu için haklarında yorum yapılamayacak kadar kozmopolit bir topluluk..
Tanıdığım ve gördüğüm kadarıyla, Türk ve Müslüman olmayanları aşağılayan, kendini en üstün gören, düşünce özgürlüğünü ve çoğulculuğu kendine tehdit gören, bu tehditleri yok etmek için insan öldürmekten çekinmeyen, kendinden olmayanı vatan haini ilan eden ve derin devlet tarafından ihtiyaç duyulduğunda "kutsal" işler için kullanılabilen insan. Sözüm sevmekten ve barıştan yana olanlara değil! Ama zaten yukarıdaki tanımlarda da İnsanlığı seven, Yurtta Barış Dünyada Barıştan yana olan diye tanımlar yok! Benim tanıdığım hiçbir ülkücü de sevgi ve barıştan bahsetmedi bugüne kadar.
bunun aksi ancak araştırılmaya ihtiyaç duyan bir durumdur.
atsızı yargılayacak çalışkanlıkta temizlikte- domalmayı allahtan başka herkese yapan bizim gibi rezillerin işi ve haddi değildir--olan eğilmemiş kırılmamış gücenmemiş utanmamış geriye bakıp hayıflanmamış yüksek insanlar yapabilir.ırağı seyreden zulme susan bugünki alçak guruh değil. herkes haddini bilsin diyeceğim ama kime...........sızlasada gönüller düşenlerin yasından koşaradım..... allahım soyumuzdan hücreleri betonları ağlatan ampulleri merhamete getirten atsız kahramanları eksik etme...