1. Akibeti sonucunda, ülkesinin* ne gibi bir tavır alacağı ya da ne derece ciddiyetle soruşturma takibinde bulunacağı merakla izlenen merhume. Vefat eden bu kızcağız, 'Uluslarası dayanışma hareketi' adlı barış yanlısı örgüte üyeydi.* (user fault, 17.03.2003 23:20]
2. İsrail buldozerlerinin Filistinlilerin evlerini yıkmasına engel olmak için buldozerlerin önüne geçmesi sonucu ezilerek hayatını kaybeden 'barış gönüllüsü', inanılmaz insan. Adı 'Rachel Corrie''dir. (poturgilinpotur, 18.03.2003 12:48)
3. Olay Akşam gazetesi tarafından duyurulmuştur, haberin tamamı http://arsiv.aksam.com.tr/.../18/dunya/dunyaprn4.html adresinden okunabilir. (poturgilinpotur, 18.03.2003 12:48)
4. Tarihin ibret fotoğrafları arasında yeralan ünlü 'şakağına Amerikan namlusu dayanmış Vietnamlı kadın'ın az sonra öleceğinin farkına varamamış modeli* (burali, 18.03.2003 12:54)
5. Sözlükte dile getirilmesinin sözlük semitistleri tafından 'antisemitistler, ırkçılar' çığlıklarıyla bir karşı propagandaya neden olması muhtemel terör eylemi. (darbeli matkap, 18.03.2003 14:04)
6. Gördüğüm ve konuştuğum bazı Amerikalıların 'kendi seçimi ne işi var canım buldozer önünde! ..' gibi öküz laflar ettikleri yüce şahsiyet.. (nitro, 18.03.2003 14:18)
7. Henüz 23 yaşındaymış. (robin, 19.03.2003 06:11)
8.(Bkz: ISM) (robin, 19.03.2003 06:16)
9. (Bkz: İsrail buldozeriyle ezilen Amerikalı kadın) (marlboro insani, 19.03.2003 06:18)
10. ISM üyesi idi. (robin, 19.03.2003 06:31)
11. 'Zamanımizın bir kahramanı! ..'
Dünya, insanlığın büyük bir çoğunluğunun istemediği korkunç bir savaşa doğru sürüklenirken yerkürenin dört bir yanındaki protesto yürüyüşlerinde pankartlarda resmi dolaştırılan 'kötü adam''ların çoğu Amerikalı. Bush, Rumsfeld, Cheney, Wolfowitz... Tam böyle bir dönemde aynı kalabalıkların yüreğini hayranlık duygularıyla dolduran 'güzel insan''ın da amerikalı olması ne kadar ilginç değil mi?
Onun adı da Rachel Corrie.
Belki gazetelerde okudunuz, televizyonlarda gördünüz. 23 yaşındaki Amerikalı Rachel, önceki gün bir İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürüldü. Gaza'daki Refah mülteci kampında bir Filistinli öğretmenin evinin yıkılmasına engel olmaya çalışıyordu. israilli buldozer şoförü herkesin gözleri önünde çelikten canavarı üzerine sürdü, önce ileri, sonra geriye iki kez üzerinden geçti. arkadaşları tarafından hastaneye ulaştırıldığında rachel ölmüştü.
Rachel, Washington eyaletinin Olympia kasabasındanmış... İki noktanın küredeki yerlerine bakarak buraya gerçek anlamıyla 'dünyanın öteki ucu' diyebiliriz. yaşam tarzı farkı olarak aradaki mesafe daha bile büyük. Pasifik okyanusu kenarında ormanlarla kaplı olan Washington eyaleti, dünyada refahın en yüksek olduğu bölgelerden birisidir. oysa Rachel'in öldürüldüğü Refah kampı daha geçenlerde dünyanın en yoksul yeri ilan edilmiş!
Rachel, Amerika'daki rahatını bozup barış savunuculuğu yapmak, İsrail hükümetinin insafsız ev yıkma politikasına karşı kalkan olmak üzere Filistin'e gelmiş olmasa, televizyon dizilerinden aşinası olduğumuz türden rahat orta sınıf yaşamını sürdürecek, büyük bahçeli evlerde oturup, geniş asfalt yollarda kocaman arabalar kullanarak 'amerikan tarzı hayat'tan payını alacaktı. o kalkıp refah kampının minicik odalarda 8-10 kişinin uyumaya çalıştığı sefaletine ve çocukların İsrailli askerler tarafından tavşanlar gibi avlandığı dehşetine gelmeyi tercih etti.
Niçin?
Dinsel fanatik değildi, beyni yıkanmış bir tarikat mensubu değildi, ideolojik saplantısı yoktu. öyleyse niçin yoksul Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına engel olmak için dev buldozerlerin önüne kendisini atıyordu? Niçin?
Bu sorunun yanıtını annesine yazdığı bir mektupta buldum. (Guardian gazetesinde yayımlandı, belki bugün bizim gazetelerimizde de çıkar.) İçim, her şeye rağmen, insanlık için umutla doldu.
Mektubunda, Filistin mülteci kampında tanık olduğu korkunç olayları, zavallı kamp sakinlerine reva görülen insanlık dışı muameleleri, seraların ve portakal bahçelerinin sırf intikam olsun diye yerle bir edilişini, akıl hayal almayacak acımasızlık tablolarını anlattıktan sonra şöyle diyordu:
'Evet, yine dans etmek istiyorum, erkek arkadaşlarım olsun istiyorum, iş arkadaşlarıma karikatürler çizeyim istiyorum, ama bunu durdurmak da istiyorum. burada gördüklerime inanamıyorum, yüreğim dehşetle doluyor. düş kırıklığı içindeyim. dünyamızın temel gerçekliği bu olduğu için düş kırıklığı içindeyim. bunu durdurmak istiyorum.' kendi sonunu da tahmin eden bir mektubu şöyle bitiyor:
'Filistin'den döndüğümde uykumda kâbuslar göreceğimi, burada olmadığım için suçluluk duygularıyla kıvranacağımı biliyorum. bunları daha fazla çalışmaya yönlendirebilirim. buraya gelmek hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biri oldu. oraya geldiğimde deli saçması şeyler söylersem ya da İsrail ordusu beyazları vurmama konusundaki ırkçı eğilimlerinden vazgeçip bir şey yaparsa şu yargıya varmakta hiç tereddüt etmeyin: dolaylı olarak desteklediğim ve hükümetimin başlıca sorumlusu olduğu bir soykırımın göbeğindeyim.'
Rachel Corrie'nin mektupları bana anne Frank'ın günlüğünü hatırlattı. yazdıklarının insanlığa umut vereceğini bilse o da sevinirdi, eminim.'
(Haluk Şahin, 19 Mart 2003 tarihli Radikal gazetesi.)
(pinocchio, 19.03.2003 10:27)
12. Ailesine ve dostlarına yazdığı, Haluk Şahin'in 19 Mart 2003 tarihli Rdikal'deki yazısında sözünü ettiğ mektuplar için: http://www.guardian.co.uk/...ry/0,3604,916246,00.html (pinocchio, 19.03.2003 12:46)
13. Filistinli bir doktorun evinin yıkılmasını engellemeye çalışırken bir İsrail buldozerinin üzerinden 2 kere geçip belkemiğini kırması suretiyle hayatını kaybeden ABD'li barış eylemcisi.. (Kırmızı başlıklı kız, 19.03.2003 15:16)
14. http://www.cnn.com/...st/03/16/rafah.death/index.html Haberin CNN'deki linki. Ayrıca 404 - Not Found haberin İsrail gazetesindeki linki(ingilizce) . sadece tek yerden duymak istemeyenler için.. (Woodruff, 19.03.2003 19:51)
15. Kendi vatandaşının canı söz konusu olunca fırtınalar koparan, ortalığı birbirine katan Amerika'nın, bu olayda kısık sesle konuşması, İsrail lobisinin Amerika üzerindeki etkisini çok net göstermektedir. İsrail dünya'nın başındaki 2. büyük bela olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. onlarla dur diyecek herhangi bir güç* kalmadığına göre, bunu yapmaları da çok doğaldır. (daysleeper, 20.03.2003 00:27)
16. -Filistin diye ülke mi varmış, -İsrail denen işgalci yahudiler tarafından istila altında mıymış, - Filistinliler birer birer öldürülüyorlar mıymış, - Evleri bile başlarına mı yıkılıyormuş, - Gözlerini o kadar karartmışlar ki, Müslüman, Hıristyan, Arap, Amerikalı ayırt etmeden ezip geçiyorlar mıymış?
Bağışla bizi Rachel. sen ta dünyanın öbür ucundan duydun geldin de, biz dibimizdeki olaya seyirci kaldık. Bağışla bizi Rachel, biz bırak insanlığı dinin bile gereğini yerine getirmezken, sen uyuyamam diye tek başına koşup gelirken, biz yine seyretmişiz. bağışla bizi Rachel.. Erkek arkadaşların Irak'ı istilaya giderken, Türkler, Araplar Amerika'ya yalakalık yarışına girerken, sen yine kutsal topraklardaydın. Seni oraya ne din, ne devlet ne de başka bir şey değildi getiren. insanlığında. ben de olamayacak kadar temiz, diri, delikanlı bir yürek.
Resmini baş köşeme astım. her gün sana bakıp yaşadığım için utanacağım. özür dilerim Rachel. (Cnbce, 23.03.2003 05:47)
17. İsrail buldozeri altında kaldı, Rachel Corrie. farklı bir dilin, kültürün, dinin insanları için hayatını feda ederek ‘medeniyetler çatışması’ tezini tekzip etti. ‘insanlığa hizmet için yola çıkanlar’a da nelerle yüzleşmeye hazır olmaları gerektiğini hatırlattı. 16 mart 2003 günü Gazze şeridi’nin Refah kentinde Filistinli bir doktorun evinin yıkımına engel olmaya çalışan Amerikalı barış eylemcisi Rachel Corrie bir İsrail buldozerinin altında kaldı.
ISM(Uluslararası dayanışma hareketi) ’nin gönüllüsü olarak Filistin’de bulunan Rachel ister İsrailli kaynakların iddia ettiği gibi bir kazaya kurban gitmiş olsun, isterse Filistinlilerin iddia ettiği gibi kasten öldürülmüş olsun dünyaya önemli mesajlar vererek ayrıldı aramızdan.
Rachel Corrie, Washington eyaletine bağlı Olympia kentinde doğdu ve büyüdü. Evergreen devlet koleji’nde eğitiminin son dönemine gelen Corrie mezun olduktan sonra yazar ve aktris olmak istiyordu...
Son yıllarında arkadaşlığını paylaştığı Peter Bohmer onu her türlü baskıya ve haksızlığa karşı isyan eden bir insan olarak hatırlıyor. Oldukça mütevazı ve sorumluluk duygusuyla yüklü bir hayat yaşayan Rachel, Olympia adalet ve barış hareketi’nin de aktif bir üyesiydi. sadece bir aksiyon insanı değildi. dünyada adaletin sağlanması için gündemi adalet ve barış olan örgütlerin faaliyetlerinin yetersiz olacağına inanıyor, iş ve işçi gruplarının da barış ve adalet gruplarıyla birlikte çalışabilmesi için projeler geliştiriyordu.
İsrail işgaline karşı olan Rachel her ferdin yapabileceği en düşük katkının ‘içten içe hissetmek’ olduğunu düşündüğü bir işgal karşıtı kampanyaya katılmak kararındaydı. Evergreen’de arapça çalışmıştı. Abd’nin Irak operasyonu başladığında İsrail’in özellikle Gazze şeridi’nde büyük katliamlara kalkışabileceğinden endişe ediyordu ve bunu durdurmanın tek yolunun bölgeye uluslararası gözlemciler yollamak olduğunu düşünüyordu. 20 ocak’ta olympia’dan ayrılarak önce Batı Şeria’ya, daha sonra da Gazze şeridi’ne geçen Rachel bahar döneminde eğitimine devam etmek üzere ülkesine geri dönmeyi planlıyordu.
Bir dava insanı analizi
23 yaşında bir genç kızın en derin sırlarını, kalbinin en gizli köşelerini açacağı kişi, kendisini onun gibi yetişkin bir kadın olarak hissetmeye başladığı annesidir muhakkak. Rachel Corrie’nin filistin’de geçen 7 haftalık hayatı boyunca annesine gönderdiği e-mailleri bir dava insanının his dünyasını analiz etme imkanı tanıyor bize. bu mektuplarda korkularını, rüyalarını, hayallerini, iç çelişkilerini dile getiren Corrie ‘ideal insanının’ kendini adamışlığının; ‘kandan, irinden deryalar geçmeye’ azmetmişliğin en güzel örneklerini bırakmış bize.
7 şubat 2003 tarihli mektubuna “merhaba arkadaşlarım, ailem ve diğerleri” diye başlıyor corrie. ilerleyen satırlarda corrie’nin bu diğerlerinden kastının ‘bütün insanlık’ olduğu anlaşılıyor. 27 şubat tarihli mektubunda annesine “benim kelimelere çok önem verdiğimi biliyorsun” derken de mektuplarında hiçbir kelimeyi israf etmediğinin mesajını veriyor. her durumda Rachel Corrie kendisini bir tek insan tarafından omuzlanamayacak bir davanın parçası olarak görmüş ve her türlü iletişiminde tanımadığı dava arkadaşlarını da bu iletişime ortak etmiş görünmektedir.
7 şubat’taki mektubunun merhabadan sonra gelen cümlesi “şu anda Filistin’de iki hafta ve bir saattir bulunuyorum.” Rachel’in bu bir saat üzerine yaptığı vurgu, davası uğruna çalıştığı her saate ne kadar değer verdiğini gösteriyor. nitekim takip eden mektuplarda gittiği evlerde ne kadar kaldığı, bir gösterinin ne kadar sürdüğü gibi ayrıntıları hep saatle vermiştir. zamana karşı yarış ve zamanı en güzel şekliyle değerlendirme düşüncesi onda filistinliler için acil planda birşeyler yapılması gerektiği kanaatiyle birlikte yürümektedir.
Hizmet götürdüğü insanlarla özdeşleşmek, bir başka kültür, din ve medeniyetin insanlarına hizmet götürmenin gereklerinin farkındadır Rachel. daha Olympia’dayken öğrenmeye başladığı Arapça’sını geliştirmekte olduğunu anlatır annesine. genelde gazze şeridi, özelde gönüllü olduğu refah şehri hakkında ayrıntılı ve tutarlı istatistikler verecek kadar konusuna hakimdir.
Rachel hizmet götürdüğü insanlarla sadece onları tanımak değil onların hissettiklerini hissetmek noktasında da özdeşleşmek gerektiğine inanır. 7 şubat tarihli mektubunda hissettiklerini ve fakat herşeye rağmen Filistinliler gibi hissedemeyecek olmaktan da ızdırap duyduğunu anlatır annesine: “bilmiyorum bu çocukların çoğu duvarlarında tank mermisi delikleri ve sürekli olarak onları seyreden işgalci bir ordunun kuleleri olmaksızın hiç var oldular mı? ... burada olanları görmeden bu insanların yaşadıklarını bilemezsin. gördüğünde de hissettiğin asıl gerçekliğin bir kısmıdır sadece... İsrail ordusunun silahsız bir Abd vatandaşını vurduğunda karşılaşacağı zorluklar bir yana ordu kuyuları tahrip ettiğinde benim su alacak param olduğu gerçeği ve tabii istediğim anda terk etme şansımın olduğu gerçeği... Amerika’ya geri dönerken burada olanlar hakkında düşünmek benim için çok zor. çünkü lükse giden sanal bir limanda hissediyorum kendimi.” Rachel hizmet götürdüğü toplumun derdini dert edinmiştir. 7 şubat günü “burada Gazze’nin yeniden işgal edileceği endişeleri var. Gazze her gün yeniden işgal ediliyor. ancak korkulan o ki tanklar eskiden olduğu gibi ayrılmak üzere gelmeyecekler bu defa...” satırlarıyla dile getirdiği bu ‘dert’ 27 şubat tarihli mektubunda açıkça ifade edilir: “buradaki insanlar için gerçekten endişeliyim. dün iki küçük çocuğunun ellerinden tutmuş olarak tankların ve bir nişancı kulesinin, buldozerlerin ve jiplerin önünde evini terk eden bir babayı seyrettim. kendi evinin havaya uçurulacağını zanneden bu adamın çocuklarıyla birlikte tankların önüne geçmeyi evinde oturmaktan daha güvenilir hissettiğini düşünmek şoke etti beni. hepsinin birden vurulacaklarından endişe ettiğim için tankla onların arasında durdum. bu her gün oluyor ancak bu babanın iki çocuğuyla öyle aşırı üzgün bir halde yürüyüp çıkışları beni çok etkiledi.”
Bu derdini dert edinme kademesini aşmışlık Rachel’in şartların getirdiği avantaj ve dezavantajları tamamıyla hizmet götürdüğü insanlar ve davası açısından değerlendirmesinde de göze çarpar. 20 şubat tarihli mektubunda israil ordusu’nun Gazze’yi üç ayrı bölgeye ayırmasının sonuçlarından bahsediyor: “bunun anlamı üniversiteye kaydolmak isteyecek Filistinlilerin bir sonraki dönem için kayıt yaptırmaya gidemeyecekleri... insanlar işlerini gidemeyecekler ve öteki tarafta kalmış olanlar evlerine dönemeyecek. uluslararasılar (bu ifadeyi kendisi gibi canlı kalkan olarak çalışan yabancılar için kullanıyor Rachel) yarın batı şeria’da toplanacaklardı, yapamayacaklar...”
En zor şartlarda dahi sevebilmek...
Çatışmanın ortasında ‘sevgiyi ve paylaşmayı’ da öğrenir Rachel. “evin cephedeki iki odası duvarlardan kurşunlar geçtiği için kullanılamıyor. bu yüzden bütün aile, üç çocuk ve iki ebeveyn bir yatak odasında uyuyorlar. ben yerde en küçük kız iman’ın yanında yatıyorum ve hepimiz battaniyeleri paylaşıyoruz... Nidal’in ingilizcesi her geçen gün iyileşiyor. beni ‘bacım’ diye çağıran o. büyük nineye ingilizce ‘merhaba. nasılsınız? ’ demeyi bile öğretti. her an tank ve buldozerlerin sesleri duyuluyor ama bu insanlar birbirleriyle ve benimle neşe içinde iletişimlerini devam ettiriyorlar.”
Rachel içinde bulunduğu durumda azla mutlu olmak zorunda olduğunu bilmektedir. 20 şubat’taki mektubunda kendi küçük mutluluğunu dile getiren ve biraz da annesini avutmak isteyen şu satırları yazar: “bilmeni isterim ki burada bana yardımcı olan bir sürü hoş filistinli var. basit bir nezle kaptım ve tedavi olmak için çok hoş bir limonlu içecek verdiler bana.” ancak bir hafta sonra içinde bulundukları duruma rağmen filistinlilerin gülebiliyor ve hâlâ kendisine iyi davranmaya çalışıyor olmalarını sorgulamaktadır.
27 şubat tarihli mektubundaki bu satırlar Rachel’in yaşamakta olduğu iç sorgulamanın ifadeleridir adeta: “şu anda çok zor bir dönemden geçiyorum. kendileri felaketin eşiğindeki bu insanların sevgiyle üzerime titremeleri beni hasta ediyor. amerika’dan bakıldığında bunun bir abartı gibi göründüğünü biliyorum. samimiyetle bu insanların coşkun nezaketi, hayatlarının mahvolmakta olduğunun baskın delilleri ortadayken bana gerçek değilmiş gibi geliyor. dünyada böyle bir şeyin daha büyük bir tepki oluşturmaksızın gerçekleştiğine inanamıyorum.”
Kendini sorgulama ve sürekli öğrenme..
Rachel Gazze tecrübesini kendi temel inançlarını sorgulamak ve hayatı yeniden anlamlandırmak için bir fırsat olarak görmektedir. 28 şubat’taki mektubunda insanın ne kadar iyi ve ne kadar kötü olabileceğini sorgular: “onlar zorluğa uzun müddet dayanabilmenin güzel bir örneği. şartların onları çeşitli seviyelerde etkilediğini biliyorum ama insanlıklarını, gülücüğü, ikramı, sıcak aile ortamını bu oranda koruyabilmiş olmaları beni hayran bırakıyor.” insan doğasındaki kötülüğü sorgularken bunu kendisi dahil olmak üzere bütün insanlar adına yapan rachel “birinci elden ne kadar kötü olabileceğimizi keşfetmenin getirdiği hayal kırıklığı”ndan bahsediyor aynı mektupta.
Bir sonraki gün bu sorgulayışını bir çağrıya dönüştüren Rachel devam ediyor: “... konuyu dağıttım. istediğim anneme yazıp ona bu kronik ve sinsi soykırıma şahit olduğumu, gerçekten korktuğumu ve insan doğasının iyiliğiyle alakalı inancımı sorgulamakta olduğumu anlatmak istedim. bu durmalı. hepimizin yaptığımız herşeyi bırakıp hayatlarımızı bunu durdurmaya adamamızın iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum. bunu yapmanın çok aşırı bir şey olduğuna inanmıyorum artık. hâlâ daha pat benatar’da dans etmek, erkek arkadaşlar edinmek, çalışma arkadaşlarımla şakalaşmak istiyorum. fakat aynı zamanda bunun durmasını istiyorum. hissettiğim inançsızlık ve dehşet. hayal kırıklığı. dünyamızın gerçek hakikatinin bu olduğunu ve bizlerin de onun bir parçası olduğunu görmekten hayal kırıklığına uğramış durumdayım. bu dünyaya geldiğimde istediğim şey bu değildi asla. insanlar bu dünyaya geldiklerinde bunu umarak gelmiyorlar. sen ve babam bir çocuk sahibi olmaya karar verdiğinizde bunu istemiyordunuz. capital gölü’ne bakıp ‘işte büyük dünya bu ve ben onun bir parçası olacağım’ dediğimde bunu kastetmemiştim. ben içinde hiçbir çaba göstermeksizin müreffeh bir hayat yaşayıp bir soykırımın parçası olduğumun farkına bile varmadan çıkıp gideceğim bir hayata gelmedim...”
İşgal ve zulme karşı içinde kabaran her türlü duyguya rağmen Rachel soğukkanlılığı elden bırakmamak gerektiğine inanıyor. Kendi yaşadıklarının olayları yorumlamasına etki edeceğinin farkında olan Rachel, Filistinlilerin yaşadıklarının bir soykırım olduğunu iddia etmekle birlikte bu düşüncesini annesine dahi dayatmak istemez. “seninle konuştuktan sonra bana tamamıyla inanmamış olabileceğini düşündüm. doğrusu inanmadıysan bu daha iyi. çünkü her şeyin ötesinde bağımsız eleştirel düşüncenin önemine inanıyorum ve seninle konuşurken yaptığım her değerlendirmeyi kaynaklandırmada genelde olduğumdan daha dikkatsizim. senin gidip kendi araştırmanı yapman için pek çok sebep biliyorum.” aynı mektupta ‘soykırım’ gibi iddialı kelimeleri kullanmaktan hoşlanmadığını söyleyen Rachel “benim çalıştığım, olanları vasfetmek ve insanların kendi çıkarımlarını yapmalarına izin vermek.”
Bütün bu yaşadıklarını anlamlandırmak için olayı dramatize eden Rachel 7 Şubat günü sınır bölgesinde gezerken mısırlı sınır askerleri tarafından uyarılır. çünkü bir israil tankı gelmektedir. sonra mısırlılar el sallayarak ismini sorarlar ona. rachel savaş ortamındaki bu ‘merak’tan etkilenir. “bu bana bir dereceye kadar hepimizin diğer çocuklar hakkında merak eden çocuklar olduğumuzu hatırlattı. mısırlı çocuklar tankların yolunda gezen bir yabancı kadına sesleniyorlar. Filistinli çocuklar nelerin olup bittiğini görmek için duvarların arkasından çıktıklarında tanklardan vuruluyorlar. Uluslararası çocuklar tankların önünde bayraklarıyla duruyorlar. tankların içindeki İsrailli çocuklar çoğu buraya zorlanarak gelmiş, çoğu sertlik yanlısI, bizler uzaklaştığımızda evlerin içine ateş ediyorlar...” Başkaları Filistin’de yaşananlara nasıl bakarsa baksın rachel yaşadıklarından ötürü mutluydu: “geri döndüğümde muhtemelen kabuslar görecek, burada kalmadığım için suçluluk hissi duyacağım. buraya gelmek hayatım boyunca yaptığım en güzel şeylerden biriydi. eğer çıldırırsam bir gün veya İsrail ordusu bugüne kadar devam ettiği beyaz adamı yaralamama şeklindeki ırkçı eğiliminden vazgeçerse bil ki ben dolaylı yollardan desteklediğim ve benim hükümetimin büyük oranda sorumlu olduğu bir soykırımın ortasındayım.”
Rachel şubat sonlarında yaşadıklarının etkisiyle mi yoksa yaşayacaklarının etkisiyle mi bilinmez zorlu kabuslar görmeye başlamıştı. 27 Şubat’taki mektubunu başlattığı bu sözler yaşayacağı şeylerle fazlasıyla örtüşüyordu: “sen, ben ve evimiz, içinde ve dışarıda tanklar ve buldozerlerle alakalı kötü kabuslar görmeye başladım. bazen adrenalin uyuşturucu gibi iş görüyor ve sonra bir akşam veya gece birden vuruyor beni. durumun realitesinden küçük bir parça...”
Medeniyetler çatışması tezine bir darbe daha..
Rachel’in kasten mi yoksa kazayla mı öldüğü ondan alınacak mesaj açısından önemli değil. Rachel eğitimini yarıda bırakmış, yaşıtlarının gençliklerini yaşadıkları bir dönemde Gazze’ye gelmişti. dini kaygıları olmayan liberal bir çevrede yetişmişti. içinde büyüdüğü kültür batı medeniyetinin aldığı yeni çehrenin bir modeliydi adeta. Huntington onun yaşadığı kültür ortamını doğu’nun kültürleri ile tabii bir çatışma içinde göstermişti. oysa Rachel sadece insan oldukları için filistinliler adına hayatını tehlikeye atmaya hazırdı. Rachel’dan iki hafta önce bir Filistinli hamile kadın israil buldozeri tarafından yıkılan bir duvarın altında kalarak öldü. ondan birkaç gün önce 65 yaşında bir kadın yıkılan evinin altında can verdi. Rachel Corrie’nin verdiği mesaj İsrail ordusu’nun ne kadar acımasız olabildiği mesajı değildir.
Rachel corrie farklı bir dinin, farklı bir kültürün, farklı bir dilin insanları için hayatını vererek ‘medeniyetler çatışması’ tezinin hayatın bir gerçeği olmak zorunda olmadığını göstermiştir. Türk-islam dünyası Rachel’in mesajını iyi okumalı ve bu dünyanın ‘insanlığa hizmet uğruna yola çıkan evlatları’ gerçek birer dava insanı şerefine ulaşmak istiyorlarsa nelerle yüzleşmeye hazır olmaları gerektiğini bir defa daha hatırlamalıdırlar.
Kaynak: Aksiyon dergisi
(daha, 27.03.2003 14:13)
18. O, sembol bir kadın. ezilip un gelen.. ekilip un gelen.. 'Don Kişot bir kez daha öldü.' (tut miki yan cek, 02.04.2003 01:22)
19. Ölümüyle beraber insanların İsrail'i neden sevmediğini bana öğretmiş kadın. (aynalı, 18.04.2003 13:05)
20. Nowarforisrael.com'da adına açılmış bir hatıra köşesii bulunan güzel insan... Evine yazdığı mektubunun altında, öldürülmesinin kaza mı cinayet mi olduğuna dair size ufak da olsa bir fikir verecek olay öncesi ve sonrası fotograflari var...
Ayrıca, semitizm, antisemitizm ile İsrail, devlet ve halk kavramlarinin, bu kavramların farkllılıklarının halen yeterince anlaşılmamış olduğunu da gösterdi ölümü; en azından bu sözlükte... İsrail'in işgalci bir devlet olduğunu söyleyen ya da politik bir görüşe sahip olmadan sadece insanlık adına orada yaşanan vahşetten duyduğu dehşeti dile getiren herkese antisemitizm taraftarı demek kolaycılığa kaçmaktan başka bir şey değil...
Les yüzlü ölüm...
(Galileo, 25.04.2003 18:39)
21. Mazlumder İstanbul şube başkanı Mustafa Ercan'ın Rachel Corrie'nin ailesine yazdığı mektup, virgülüne dokunmadan:
Kızınız Rachel’in mücadeleci, hak savunucusu ruhu ölümünün birinci yıl dönümde de biz insan hakları savunucuları ile birlikte aramızda ve her mazlumun duygularında yaşamaktadır.
Bu gün Rachel’in mezarına çiçek koyamıyoruz ama yüreklerimizden kopan binlerce sevgi çiçeklerini ona, onun, insanlık onuru, özgürlük ve hürriyeti için sancı çekmiş olan ruhuna ithaf ediyoruz.
Tarih, Rachel Corrie gibi hak savunucularını yüreğinin en müstesna köşelerinde yaşatırken onun gibileri susturanları karanlık sayfalarda lanetle anacaktır. ne Rachel ne de onun Filistin halkı için vermiş olduğu mücadele asla unutulmayacak, zalimlerin gözleri önünde dipdiri tutularak kimin kazançlı kimin kayıpda olduğu gösterilecektir.
Hayatının baharında işgalci İsraillilerce katledilen Rachel’in bedeni her özgürlük savaşçısının bedeninde mücadele verirken hayatlarından olan diğerleri ile birlikte yaşayacaktır.
Rachel’in ölümünü ört bas eden ülke yetkileri ise İsrail’in suç ortağı olarak Rachel’in cinayet zanlıları arasında vicdanlarda mahkum olmaktan kurtulamayacaktır.
Rachel hepimizin davası uğrunda bedenini siper ederek bizleri büyük bir minnet borcu altında bırakarak gitmiştir. ona olan minnetimizi onun 'öteki' için verdiği mücadeleyi çocuklarımıza, torunlarımıza anlatarak ödemeye çalışacağız. onu hep yüreklerimizin çarpışı ile yaşatacak, onu her eylemimizde aramıza katacağız.
Seni seviyoruz Rachel. binler sevgiler Rachel’e binler minnet ve şükran tüm mazlumlar adına… (antimatter, 17.03.2004 18:35)
24. Kendisi de bu dünyadaki gerçek insanlardan biriydi... Yani azınlık.. (Kevin, 29.04.2004 21:33)
25. Sadece insan bedeni değil; orada, Gazze’de ezilen bir vicdan.
Kitleler sağırlaştı, o sessiz kalamadı. Kısık sesiyle de olsa, haykırdı soykırımı.
(Mr.Loner, 28.09.2004 23:50)
26. İsmini sol çerçevede görmek bir dramı tekrar yaşamak. Unutulmadığını görmek bir sevinç. ölümüyle varlığından haberdar etmesi de aynı şekilde dramatik-korkunç ve kendisi gibi bir insanın varolduğu bilmek bakımından umut vericiydi. (Kahveci, 08.12.2004 14:02)
27. Dozer altında kalarak ölümsüzleşmiş Amerikalı devrimci.
'Haaretz' gazetesinde ismi aratıldığında hiçbir sonuç dönmemesi ilginçtir. (Terranovanian, 06.05.2005 14:19)
28. Omurgasız insanların omurgasını kırdığı melek.
Ne var ki onunla aynı dünyayı düşleyenlerin kalbi artık onun için de atacaktır hep.
(Bulut yağmur çocuk, 15.12.2005 20:52)
29. İyi niyetli niyazi..
(demlikposet, 03.03.2006 13:55)
30. 'Asla niyazi olmayan! ! ! ! ' fakat bir 'barış şehidi olan' yüce insan.
(pekmezzz, 28.03.2006 07:16)
31. Billy Bragg'in hakkında Bob Dylan'in bir bestesine şarkı yazdığı, Gazze'de Filistinlileri buldozerlerden korumaya çalışırken öldürülen Amerikalı barış aktivisiti.
Billy Bragg'ın yazdığı şarkı:
Rachel Corrie
An israeli bulldozer killed poor Rachel Corrie As she stood in its path in the town of Rafah She lost her young life in an act of compassion Trying to protect the poor people of gaza Whose homes are destroyed by tank shells and bulldozers And whose plight is exploited by suicide bombers Who kill in the name of the people of Gaza But Rachel Corrie believed in non-violent resistance Put herself in harm's way as a shield of the people And paid with her life in a manner most brutal But you who philosophise disgrace and criticise all fears, Take the rag away from your face. Now ain't the time for your tears.
Rachel Corrie had 23 years She was born in the town of olympia, washington A skinny, messy, list-making chain-smoker Who volunteered to protect the palestinian people Who had become non-persons in the eyes of the media So that people were suffering and no one was seeing Or hearing or talking or caring or acting And the horrible math of the awful equation That brought rachel corrie into this confrontation Is that the spilt blood of a single american Is worth more than the blood of a hundred palestinians
But you who philosophise disgrace and criticise all fears, Take the rag away from your face. Now ain't the time for your tears.
The artistic director of a new york theatre Cancelled a play based on rachel's writings But she wasn't a bomber or a killer or fighter But one who acted in the spirit of the freedom riders Is there no place for a voice in america That doesn't conform to the fox news agenda? Who believes in non-violence instead of brute force Who is willing to confront the might of an army Whose passionate beliefs were matched by her bravery The question she asked rings out round the world If America is truly the beacon of freedom Then how can it stand by while they bring down the curtain And turn rachel corrie into a non-person?
Oh, but you who philosophise disgrace and criticise all fears, Bury the rag deep in your face For now's the time for your tears.
(Hacki, 31.03.2006 22:46)
32. Tiananmen meydanındaki adamın kaderinden farklıdır onun ki. karşısında pis kaka Çin bulunmamaktadır çünkü. unutulmaya mahkumdur. bir uğruna öldükleri bir de annesi hariç! ... Bu diğerkâmlık abidesinin posterini asmak gerekir tüm odalara ve salonlara...
34. Rachel Corrie için yazılmış, Edward Mast imzalı bir şiir:
THE PASSING OF RACHEL CORRIE
I. her heart
Did she love him enough? In that moment, was he the center of her universe? Were the lights and fibers of all her being sufficiently bent to Enclose him and lift him out of himself and the path he Thought he was on? Did she see herself with his eyes? She set her foot on the metal tread and climbed up to talk. was She coming to stop him or to help him? Was she surprised when she saw his face? Or did she see? The face of a childhood friend, or a family member, Or the face of a colleague in struggle? Did she see his face? Did she feel the tear inside him? did she think she would Heal him in time? Was her voice on the bullhorn a battering ram or the voice of rescue in darkness? Did she hold out the hand of herself to him? Did she bring him a gift, open, unwrapped, ready to take? Did she travel across the world to be there with him, with him, with him? Her heart was full with those she stood to protect. was there room in her heart for him? Was the gateway wide for him to walk through anytime, unexpected but welcome home? Was she his refuge? was she his oasis? Was he the one given into her care? Does she care for him still? When the blade did not stop, when he did not accept her gift, Did she start to hate him? Did she start to forget him and think about only herself? Or did she, under the crushing earth, find stillw for him and his failure, But still alive to his life? Did she think she failed? She did not retreat. did she think he would? Or did she simply refuse to give up on him, on them, on him? Did she simply refuse? Was she chosen, or did she choose?
IIi. His heart
What part of him gave the order? A voice in his ear? a voice in his brain? Or some lack of voice altogether? Did he close his eyes? Did his mouth get dry? Did his stomach contract or turn over? When she pulled herself up to the cab, did he turn his head? Did he look at her face? Was her voice drowned out by the treads and the blade? Was her voice drowned out by other voices from days before and Years before? Did his jaw clench? Did he find himself not breathing? Did time slow down or stop? Or was he relieved when he backed away And the bullhorn was silent at last? Was he happy, or surprised, or unhappy the dialogue had ended? Did he think he had won? Had he been afraid? was he now? Was it hard to figure out what to do next? Was it hard to think for a minute or two?
When he saw her, what did he see? A creature infected, or just the infection itself? A weapon in someone's hands? Did he shake his head for a poor silly kid or did he feel safer by just that much? Did he pray for her? did he pray for himself? Did he ask forgiveness from god somewhere? Was he sad in his heart for a world in which he was forced to do such things? Did he pray for peace and hope in his heart that no more bodies would stand in the way? Did he retch, did he vomit, did he sob, did he shout? Or did he add one more notch to a mental rod of justice? Did he turn to steel? was he only a tool in the hand of truth? Did he choose, or was he chosen? Does he see her face in the future? Will he touch her whenever he touches his daughter? His lover, his sister, his mother, his wife? Did her spirit rise out of her broken body and enter his? Does her vanquished spirit glitter behind his eyes and make him hungry to vanquish more? Is he dancing a hunter's victory dance? Does she give him rage? does she give him sorrow? Does she make him hate the dark? Does she haunt him, or is she his angel? Does her scolding loving face urge him to change? Or does she forgive him without scolding? Does she feed and care for his loving heart? Or does he refuse to hear? Has her blood entered his heart like a balm to heal the gashes of fear? Is her body alive in his heart like a bell, to bring him awake, to bring him awake? Or is her blood just a layer of crust on a heart that is crusted shut already? is the instrument home retooling right now? Or back at work, oiled and grinding? He did not retreat. did he think she would? Or did something shut, did something close and close behind it something that did not Know, or care, or know, or care? Does that give him strength? and does there still, behind that shut of steel,exist at least some small pavilion, some space,some hidden treasure that can be found, that can be reached, that can be openedto spread its jewels in the light?
IIII. my heart
When she passed out of her single body, did she become as large as the world? Is the earth spinning faster now, or are we just walking differently on it? Have the ten thousand miles from here to that doctor's house disappeared? Or do we just travel there more often now because something of her is there for all time? Is she part of us now? is something of us there for all time too? is that doctor's house our home? Is her voice inside me a scream for anger, for outrage, even revenge? Or is it a plea for calm and refusal? Or is her voice a silent witness calling those who can hear to hard work of meeting a brutal and hate-shaken worldwith the boundless full attention of the heart? Did she bring me something of him as well? His fear, his blocked and battered gateways? He's my companion too. The planet lurches, continents shift and collide. On what new ground may i meet him?
(Avicenna, 26.05.2006 12:27)
35. (Bkz: my name is Rachel Corrie)
(Federal Bureau of imagination, 11.08.2006 15:47)
36. Dünyayı güzellik kurtaracak ise bu kız o güzel kızdır! ..
(Scissorshands, 26.11.2006 19:11)
37. Aksam yemeği haberlerinde katledilişini gösteren kısa bir görüntü ile tanıdım kendisini. bir kız bir duvarın önünde duruyor ve üzerinden bir buldozer geçiyor üstelik iki kere... 'Neden kaçmadı ki? ' diye sordum kendi kendime ben olsam filmlerdeki gibi atlardım kenara kurtulurdum, kurtuldum da ama o kurtulamadı! O oracıkta öldü, bense oracıkta dondum kaldım. Şimdi ise katledilmeden önce en son ne düşünüyordu diye çok merak ediyorum kendi kendime duracağını mı ümit ediyordu, yoksa tehditkar gözlerle 'sen beni ezemezsin! ' mi diyordu alaylı bir şekilde inceden sırıtarak buldozerin şöförüne... Ama o cesur kadın kaçmadı durdu ezildi ve öldü/öldürüldü keşke senin kadar cesur olabilsem(k) ama degilim(z) hepimiz bir gün öleceğiz ama eminim ki senin gibi cesurca olmayacak duramayacagim(z) buldozerin/ölümün karşısında senin gibi dimdik belki hüngür hüngür ağlayacagim(z) umarım senin gibi olurum dimdik mağrur ayakta nur içinde yat.*
39. İnsanın içindeki ışığın dışa güzellik olarak nasıl yansıdığına dair çağdaş bir örnek.
(Asklepios, 03.11.2007 00:21)
40. (Bkz: Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek)
(Demme, 03.11.2007 00:31)
41. Çocuk yüreğini büyüyünce de kaybetmemiş güzel insan. ta 5. sınıf konuşmasında aslında nasıl bir insan olacağının mesajını çoktan vermiş, en azından o salonda bulunan insanlara..
http://www.youtube.com/watch? v=fugjzxg5r9q
(Giosue, 06.01.2008 21:10)
42. Kaybından sonra tahmin edileceği üzere Abd, vatandaşının katliyle ilgili doğru düzgün bir soruşturma bile başlatmamış, İsrail kaza olduğunu gevelemiştir. Adını ne zaman ansam, fena halde Metin Altıok'un 'kavaklar' * şiirini hatırlatır.
'Seni seviyorum. inan, çok özlüyorum. kabuslar görüyorum, rüyalarımda siz ve ben içeride, dışarıda tanklar ve buldozerler evimizi çevirmiş görüyorum...' (Annesine yazdığı bir mektuptan)
(Nick dediğin nedir ki gülüm, 09.03.2008 02:53)
43. Yıllar sonra öldüğü mekana anıtı dikilecek insandır. Yaptıkları ve ölme sebebi ile hayatına kutsal bir anlam kattığını düşünüyorum.
(Kokomichu, 09.03.2008 17:35)
44. Ailesine gönderdiği bir mektubunda; “... okumak, konferanslara gitmek, belgesel izlemek ya da anlatılanları dinlemek beni buradaki gerçekliğe hazırlamamış.” demiştir. 5 yıl önce o buldozer tarafından ezilmese bugün 29 yaşında olacak olan ablamdır, kardeşimdir.
http://www.israelshamir.net/turkish/turk7.htm
(Bilge geyik, 19.03.2008 00:15)
45. Bir buldozer altında can veren gencecik bir insan. Öldürülmesinin onlarca tanığı olmasina rağmen, resimleri olmasına rağmen İsrail olayla ilgili sorusturmada Rachel Corrie'nin ezilmediğini açıklmaıştırr. Olayın peşini birakmayan, hesap sormaya çalışan ailesinin başından geçenlerle ilgili ayrıntılı bir yazı aşağıdadır:
Tom Wright and Therese Saliba: Rachel Corrie's Case for Justice
(Simitçi, 19.03.2008 00:27)
46. Gülen gözlerini hiç unutmayacağım güzel kız... Gülen ve bizi utandıran bir çift kara gözün ve kocaman yüreğin sahibi güzel kız... İçimizden bir delikanlı/ sen çıktın güzel kız/ utandırdın bizleri/ ne güzel de yakışıyordu/ boynuna doladığın Filistin şalı...
(Gambito, 19.03.2008 15:36)
47. 'Başkalarının masumiyet hakkını savunmak için kendi konforlu hayatından kalkarak binlerce kilometre öteye, Filistin’e gelerek, evi başlarına yıkılan köylülerin önünde kendi vücudunu siper etmeye kalkışan, orada insanlığın ölmediğini haykıran bir genç kızdı rachel corrie. 23 yaşındaydı.' Leyla İpekçi nin bi köşe yazısında yukardaki satırlar ile tanıdığım,
Ernesto Che Guevara'nın 'Gerçek insan, başkasının yanağına vurulan tokadı hissedebilen insandır...' sözünü hakeden dünyanın vicdanı...
(Puer Senex, 22.03.2008 15:23)
48. Filistinli bir direnişçinin dün buldozerle yaptığı saldırıyla bizim ve İsraillilerin aklımıza getirdiği aktivist. İsrail buldozerle Rachel'i ezen adama soruşturma bile açmamışken aynı hareketi kendisine yapanı tutuklayıp sorguya çekebilecekken anında oracık ta öldürmüştür.
50. Almora'nın 'rüzgarın kızı' isimli şarkısını ithaf ettiği abide kişi.
(Ron Jeremy, 27.12.2008 21:42)
51. 'Occupation 101' adlı belgeselde de bahsi geçen cesur kız.
80'li yıllarda Amerika'da bir ilkokul mezuniyet töreni. dünyalar güzeli bir küçük kız konuşuyor;
'I am here for other children I am here because I care I am here because children everywhere are suffering because 40.000 people by each day dying from hunger. I am here because those people are mostly children. We have got to understand that the problem is al around us and we are ignoring them. We have got to understand that these are preventable. the kids in 3rd world countries think and care smile and cry like us. We have got to understend that they are us we are them. my dream is to stop hunger by year 2000. my dream is to save 40.000 people each day. my dream can and will come through if we are looking to the future and see the light that shines there. '
Ve o güzel kız henüz 23 yaşındayken, gördüğü ışığı kovalerken, dünyanın diğer ucunda Filistin'de canını feda ediyor.
(Bkz: Occupation 101)
Not: Konuşmasını filmden duyabildiğim kadarıyla yazdım ufak tefek hatalar olabilir..
(Açılın ben akrebim, 02.01.2009 00:26)
52. İsrail'in attığı her bombada, her Filistinli çocuğun ölümünde, her mazlumun ezilişinde yer altında hüngür hüngür ağlayandır...
Asla ölü degildir! ! ! .. Ölü olanlar haberlerde İsrail'in saldırılarını görünce kanalı değiştirip 'Avrupa Yakası''nı açan, onun adını bile bilmeyenlerdir..
(Kevin, 03.01.2009 22:58)
53. 'Müslüman olmayanlar cennete girer mi? giremez mi? ' tartışmalarının anlamsızlığını ortaya çıkaran kişidir kendisi. Eğer ben cennete girersem gözlerim ilk Rachell Corrie'yi arayacak... İsrail buldozerinin yıkmaya çalıstığı evin yanıbaşında olacağına inandığım kişi. şayet cennette bir evim olursa onu hediye edeceğim ilk kişidir kendisi.
(Denklem, 05.01.2009 00:02)
54. Gözleri yaşlı eden güzel kız..
Onu öldüren zihniyet sürünürken o kanatlarla gezer.
(Şafak efendisi, 05.01.2009 19:57)
55. Bildiğim en asil, en cesur, en güzel kadın, hepimizden daha gerçek, bu dünyanın çok az'larından birisin Rachel Corrie. Fakat seni gittikçe daha sık bu kadar utançla hatırlamak zoruma gidiyor. Bize gösterdiğin insanlığı ve ulaştırdığın haberleri kendi ülkenin sağırlığına, 'çekimserliğine, körlüğüne, duyarsızlığına' yem etmişiz. Kimse korkmasın diye, kimse ölmesin, kimse evini kaybetmesin diye önüne çıktığın buldozerlerin altında insanlığımız kurudu. Yandı, bitti, kül oldu. Her yer toz duman, kan ve çığlık. senin o genç bedenin, koskocaman insanlığın da yetmedi ya, bu korkunç alev toplu canavarı durdurmaya hiçbir şey yetmeyecek galiba. ne kana doyuyor, ne çocuk çığlığına...
(Alef, 11.01.2009 19:33)
56. Annesine yazdığı mektuplarda tanık olduğu zulmü şöyle anlatmış, 23 yaşında ölümsüzleşmiş barış gönüllüsü:
'... gerçekten de dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan geçiştirilebilmesine inanamıyorum. Canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi, dünyanın böyle korkunç bir hale gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek... Yukarıda sıraladığım onca durum ve dahası usul usul, çoğunluk örtük ama son derece güçlü bir biçimde, belirli bir insan gurubunun hayatta kalma yeteneğini elinden almaya yönelik. burada gördüğüm, bu... Bunun sona ermesi gerek. hepimizin her şeyi bir yana bırakıp hayatımızı, bunun sona ermesi için çabalamaya adamanın iyi bir fikir olduğuna inanıyorum.'
ve son satırları:
'bu sabahtan sonra kendimi çok daha iyi hissediyorum. oturup uzun uzun, ne kadar büyük kötülüklere muktedir olduğumuzu ilk elden keşfedişimin verdiği düş kırıklığı üstüne yazdım. oysa en ağır koşullarda bile insan kalabilme gücü ve yeteneğini keşfetmekte olduğumu da yazmalıydım, ki bunu daha önce bilmezdim. galiba aslolan, onur...'
Çoğumuz hatta aslında hiçbirimiz, bu kadar duyarlılığa ve cesarete sahip olmadık. içimizde hissettiğimiz acının peşinden gitmedik. durduk. sonuçlarına katlanamazdık çünkü. televizyondan seyretmesi daha kolaydı. gazetelerden okumak da öyle. oturduğumuz yerden bir şeyler karaladık en fazla. öfkelendik, kaleme/klavyeye davrandık... ha, şu anda ben de farklı bir şey mi yapıyorum? hayır... bu durumda seyircilerden biri miyim? evet... insan olmak, en çok böyle durumlarda acı geliyor işte. onurdan çok zulme yakın olup bu olanlara alıştığımız zaman... umursamamaya, gazetede görünce sayfa çevirip televizyonda denk gelince kanal değiştirmeye başladığımız an... orda ölenler biz olmadığımız için mi bu kadar rahatız? Yoksa kanıksadığımız için mi? Ölen her herde ölüyor, giden hiçbir yerde geri gelmiyor oysa...
(Kaçın kurbağası, 13.01.2009 11:52)
57. Sıçtığı taşın, kullandığı musluğun altın olduğu Arap liderlerden daha cesur, daha yürekli olan melek gibi bir kız. 23 yaşında İsrail buldozerlerinin altında kalarak can verdi. üstünden iki üç defa geçildi. öldüğünden emin olmak için...
(Nihavent Uvertur, 15.01.2009 21:20)
58. Yüreğimizi dağlamasının 6. yılını yaşadığımız melek. keşke bu kadar kibar, asil ve onurlu olmasaydın da biz umarsız bir 16 Mart'ı diğer günler gibi dangalakça yaşasaydık.. Keşke sen ölmeseydin de, parçan olan bu toprakları kirletmeseydi şu gözyaşları..
(Oguzhanb, 16.03.2009 20:26)
59. Şu koca dünyada kendini Müslüman gören her kadın ve erkekten daha fazla vicdan ve cesaret sahibiydi.* Hatıranın ardından hala gıpta ile bakıyor, sonra kendi 'Truman show''umuza geri dönüyoruz.
Evet, söz sende hayat! ...
(ithil, 10.04.2009 21:59)
60. Adını duyduğumuzdan beri unutmadık. 11 yaşında şu şiiri yazmış:
'The darkness is infinite as i leave the curtain's edge it is filled with watchers silent judges'
(Kuklacı, 12.04.2009 17:53)
61. Böyle de harika bir şey yapılmış kendisi için;
63. Her haltın filmini yapan Hollywood'un nedense es geçtigi son yüzyılın en büyük kahramanı. Gerçi, filmi çekmek için araştırma yapıp görgü tanıklarına falan başvurmak lazım ama sanıyorum İsrail ortada hiç görgü tanığı bırakmamıştır. (Bkz: Tom hurndall)
(Uniserpico, 31.05.2009 00:03)
64. Kanı hala Filistin topraklarında olan ve kimsenin hesap sormadıgı bir ölümle aramızdan ayrılan genç kadın. rachel'i düsündükce, binlerce yillik tarih boyunca böyle fazla üzerinde durulmayan, tarihsel kayıtlara geçmeyen ne kadar güzel insan ve kahraman vardır diyorum kendi kendime. Rachel de öyle. medyada bir iki küçük haber oldu ve bu vahşi ve göz göre göre devlet tarafından işlenen cinayet tarihinin unutulmuş sayfalarına gömüldü. İyi ki Rachel gibi insanlar var.
(Alexandraki, 14.08.2009 08:56)
65. Adını her duyup, gördüğümde beni sille tokat pataklayıp hayvanca sorgulatan cesur yürek, kanatsız melek.. Heyyt be, bazı güzel ınsanlar neleri göze alabiliyorlar.. Unutmadım.
Ölümsüzdür..Melektir..Sevgidir..Simgedir...Kısaca bu dünyada aklınıza gelebilecek tüm güzellikler demektir..Seni unutmayacağız Rachel, huzur içinde yat!..
(10 Nisan 1979 - 16 Mart 2003) ABD'li barış gönüllüsü, Uluslararası Dayanışma Hareketi (International Solidarity Movement) üyesi.
Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin evlerini yıkmak üzere harekete geçen bir İsrail buldozerinin önüne çıkmış ve bu buldozer tarafından ezilerek öldürülmüştür.
Evergreen State College'de sanat dersleri alarak eğitim görmüş. Üç yıl boyunca gönüllü olarak, ruhsal bozukluğu olan hastalara haftalık ziyaretler yaparak destek olmuştur. Yazar ve sanatçı olmak, barış için çalışmak gibi hedefleri olan Corrie, ABD'nin Irak'ı işgali üzerine; İsrail'in Gazze'de kıyıma girişeceği ve bunun ancak bölgedeki ilgiyi canlı tutmakla engellenebileceğini öngörerek, Gazze'ye uluslararası gözlemci olarak gitmiştir. Dünyanın bir çok yerinde Rachel Corrie adına çeşitli anma etkinlikleri düzenlenmektedir. Adına yazılan bir oyun, 2006 yılında Londra Playhouse Theatre'da sahnelenmiştir.
Rachel Corrie’nin hatırasına atfen 12 Mayıs 2010'da Özgür Gazze Hareketi'ne ait geminin adına MV Rachel Corrie adı verilmiştir.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.