Rabıta bağlanmak demektir. Hz. Muhammed (s.a.v) " Evliya görüldüğünde Allahı hatırlatan kimsedir." buyurmuştur. Aynı zamanda tefekkür de Allahu Tealanın rızasını kazanmaya vesiledir. Şu halde kişi mürşidi düşünürken hem Allahı hatırlamış ve tefekkür etmiş oluyor. Rabıta düşünmektir. Düşünmekte şirk değildir. Bunu anlamıyorlar.
Tasavvuf dinindeki anlamı şeyhe kalbini açıp yalnız onu düşünerek feyz almak ve ilim elde etmektir.Bir nevi bluetooth sayılır.Tabi bu arada çalışarak alın teri dökerek ilim öğrenmek isteyenler siz daha çok kafa patlatın.
Sözcüğün bendneki anlam kirlenmesini12 Eylül, böyük Kemalist netekim paşa (!), Ditib ve imamlara Arabi Rabıta tül İslam teşkilatınca ödenen paralar geliyor. katolik Kilşsesi, Rabıta ve imamlara verilen para... Karlılıksızdır bu verme işi değil mi?
rabıta (ra:bıta) 1. Bağlayan şey, bağ: 2. İki şeyi birbirine bağlayan ip. 3. İlgi, ilişki: 4. Birbirini tutma, tutarlık. 5. Düzen, sıra. 6. Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü. 7. Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah'a bağlaması. (Güncel Türkçe Sözlük)
(bağlayıcı.. bitiştirici..nefsini dünyadan en etmiş ahirete bağlanmış.. iki şeyi birbirine bağlayan nesne..ilgi münasebet..bağlılık mensupluk.. düzen tertip...)
Rabıta: ( “ribat”, “murabata” kelime olarak “rabt” kökünden gelmekte) Rabıta ve rabt, sözlükte iki şeyi birbirine iyice bağlamak anlamına gelmekte.. “ Bu kelimeye, iki şeyi birbirine bağlayan ip, alaka, şiddetli muhabbet, münasebet, ilgi ve sevgi ile bir şeye bağlılık, cesur ve dayanıklı olmak gibi manalar da verilmiştir.”
rabıta kelimesi kullanılma amacına göre değişik manalar taşır… ör: bir şeyin üzerinde sabit durmak, kendini hapsetmek, başkasından kesilip bir şeye tam yönelmek vs gibi ...
Kur’an’da rabıta kelimesi açıkça zikredilmektedir. Bunu şu ayette görüyoruz:
“Ey iman edenler! Allah yolunda sabredin, düşmanlarınız karşısında sebat gösterin, rabıta yapın / Allah’ın korumanızı istediği sınırları bekleyin, Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Âl-i İmran, 200)
“Bu ayetteki “rabıta yapın” emri, her mümini ilgilendiren bir emirdir. Tefsirlerde burada geçen rabıtaya şu manalar verilmiştir: Düşmanların saldıracağı yerleri gözetleyin, sınırları bekleyin. Dininizi tehlikelerden koruyun. Nefis ve şeytan düşmanlarına karşı uyanık olun. Onların kalbinize girmesine yol vermeyin. Allah’ın çizdiği sınırları iyi gözetin, ilâhi hükümlere harfiyen uyun. Namaz vakitlerini gözetleyin ve mescitleri ibadet, taat ve zikir ile mamur edin. (Suyutî, ed-Dürrü’l-Mensur; İbnu Kesir, Tefsir.)
Yüce Allah’ın her müminden istediği rabıta, kalbini Yüce Allah’a bağlamaktır. Her işte O’nun rızasını gözetmektir. Bütün yaptıklarında helal ve haram sınırına dikkat etmektir. Kalp kâbesini günah kirlerinden temizlemektir. Oraya Allah’ın sevmediği şeyleri sokmamak için gönlü kontrol altında tutmaktır. Kısaca, Yüce Allah’ın düşman olduğu şeyleri gönülden çıkarmak ve kötülüklerin esaretinden kurtulmuş, hür bir müslüman olmaktır.
Rasulullah s.a.v. Efendimiz, “rabıta yapınız” ayeti indiği zaman, ashabına ayette anlatılan ribat ve rabıtanın ne olduğunu şöyle açıklamıştır:
“Zor ve sıkıntılı zamanlarda güzelce abdest almak, kalbi mescitlere bağlı olmak, ibadet yerlerine çokça gidip gelmek ve bir namazı kıldıktan sonra diğer namaz vaktini gözetlemek var ya; işte sizin için ribat budur, işte asıl ribat budur, işte asıl ribat budur.” (Buharî, Tirmizî, Nesaî, Malik)
Bu hadisten ribatın iki türlü manasının olduğunu anlıyoruz. Birisi manevi, diğeri maddi sınırları kontrol altında tutmaktır. Korunacak manevi sınırlar ilâhi emirler ve kalbimizdir. Maddi sınırlar ise düşmanın saldırı noktalarıdır.
Kalbin Yüce Allah ile ne halde olduğunu kontrol etmeye murakabe denir. Zahiri düşmanları takip ve kontrol etmeye ise mücadele denir. Her ikisi de mümin için vazgeçilmez birer vazifedir. Çünkü ayette kurtuluş bunlara bağlanmıştır. Kur’an ve Sünnet’te emredilen bir diğer rabıta şekli tefekkürdür. Tefekkür etmek, fikretmek, düşünmek aynı şeydir. Hepsi kalple yapılan bir ameldir.
Düşünmek akıllı olmanın gereğidir. İnsanın en başta gelen özelliği düşünmektir. Tefekkür, boş ve gelişi güzel bir düşünce değildir; gizli bir ilim yoludur. Tefekkür kalp aynasında varlıkların iç yüzünü görmektir. Bilinene bakıp gizli olanı fark etmektir. Görünene bakıp görünmeyene ulaşmaktır. Delile bakıp hedefe varmaktır. Tefekkür, sanata bakıp sanatkârı tanımaktır. Kalp gözüyle Yüce Yaratıcı’nın varlıklarda gizlediği ilmini, kudretini, rahmetini ve hikmetini görüp, O’na hayran olmaktır. Bunun sonu O’nu sevmek, zikretmek, yüceltmek ve O’na teslim olup huzura ermektir. Kur’an’da bu sonuç tefekkür, tezekkür, teemmül, tedebbür, ibret, basiret, marifet ve muhabbete bağlanmıştır.”…kaynaklardan derlenmiştir..
teşekkürlerim insanlığa hayata erdemli yararlı eşsiz güzellikler katan ışıltılı özel yüreklere...:) sevgim saygımla hep selamlar...
Rabıta, kalbini Allah’a bağlamaktır. Her işte O’nun rızasını gözetmektir. Bütün yaptıklarında helal ve haram sınırına dikkat etmektir. Kalp kâbesini günah kirlerinden temizlemektir. Oraya Allah’ın sevmediği şeyleri sokmamak için gönlünü kontrol altında tutmaktır. Kısaca, Allah’ın düşman olduğu şeyleri gönülden çıkarmak ve kötülüklerin esaretinden kurtulmaktır. Sözlük anlamıyla rabıta, bağlayan şey demektir. İki gönlü birbirine bağlayan AŞK da bir rabıtadır.