Çok kişi ile ve doğrudan doğruya canlı insanlarla sergilenmesi nedeniyle ortaoyunu diğer geleneksel oyunlardan ayrılır. Kukla, Karagöz, Hokkabaz, Meddah gibi türlerden de yararlandığı için tümünün karışımından oluşmuş bir nitelik taşır. Kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu gibi adlarla da anılan ortaoyununun eskiliği ve yeniliği üzerine birçok iddia söz konusudur. En güçlü kanaate göre ortaoyunu, XV. asırda İtalyanlar ya da İspanya’dan göçen yahudiler aracılığı ile Türkiye’ye gelmiştir. Kökeni neresi olursa olsun sonradan ortaoyunu adı verilen bu tür oyunlar XVI. asır Türkiye’sinde sergilenmeye başlanmıştır. Beğşehir gençlerinin, 1565 yılında Şehzade Bayezid ile ağabeyi Selim(II) arasındaki taht mücadelesini konu alan bir oyun oynamaları bu türün ilk örneklerinden sayılabilir. Sarayca düzenlenen şenlikleri ve düğünleri konu alan surnamelerde ortaoyunundan söz edilmektedir. Kavuklu ve Pişekar, ortaoyununun başlıca karakterleridir. Oyun palanga denilen yuvarlak bir alanda sergilenir. Dekorsuz olan bu oyunda yalnızca hem dükkan hem de yeni dünya yerine geçen çifte kanatlı açık bir paravanadan yararlanılır. Curcuna denilen gürültülü bir açılışla başlayan oyun öndeyiş, söyleşme, fasıl bölümleriyle devam eder ve bitiş bölümüyle sona erer. Ortaoyunu en çok imparatorluğun başkenti İstanbul’da tutunabilmiş diğer bölgelere fazla yayılamamıştır. Yazları açık yerler, kışları ise hanlar ve kıraathaneler bu oyunun sergilendiği mekanlar olmuştur.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Çok kişi ile ve doğrudan doğruya canlı insanlarla sergilenmesi nedeniyle ortaoyunu diğer geleneksel oyunlardan ayrılır. Kukla, Karagöz, Hokkabaz, Meddah gibi türlerden de yararlandığı için tümünün karışımından oluşmuş bir nitelik taşır. Kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu gibi adlarla da anılan ortaoyununun eskiliği ve yeniliği üzerine birçok iddia söz konusudur. En güçlü kanaate göre ortaoyunu, XV. asırda İtalyanlar ya da İspanya’dan göçen yahudiler aracılığı ile Türkiye’ye gelmiştir.
Kökeni neresi olursa olsun sonradan ortaoyunu adı verilen bu tür oyunlar XVI. asır Türkiye’sinde sergilenmeye başlanmıştır. Beğşehir gençlerinin, 1565 yılında Şehzade Bayezid ile ağabeyi Selim(II) arasındaki taht mücadelesini konu alan bir oyun oynamaları bu türün ilk örneklerinden sayılabilir. Sarayca düzenlenen şenlikleri ve düğünleri konu alan surnamelerde ortaoyunundan söz edilmektedir. Kavuklu ve Pişekar, ortaoyununun başlıca karakterleridir. Oyun palanga denilen yuvarlak bir alanda sergilenir. Dekorsuz olan bu oyunda yalnızca hem dükkan hem de yeni dünya yerine geçen çifte kanatlı açık bir paravanadan yararlanılır. Curcuna denilen gürültülü bir açılışla başlayan oyun öndeyiş, söyleşme, fasıl bölümleriyle devam eder ve bitiş bölümüyle sona erer. Ortaoyunu en çok imparatorluğun başkenti İstanbul’da tutunabilmiş diğer bölgelere fazla yayılamamıştır. Yazları açık yerler, kışları ise hanlar ve kıraathaneler bu oyunun sergilendiği mekanlar olmuştur.