ey gül! gerçi sen de nazeninsin, sen nerde, zin'in yüzünün rengi nerde? ey gül!gerçi senin güzel kokun var, reyhan senin için kara yüzlü olmuş. fakat siz yarimin zülfüne benzemezsiniz. ikiniz de arsız ve haz versiniz. ey bülbül! gerçi sen de aşk adamısın, kırmızı gül mumunun pervanesisin. benim zin'im senin kırmızı gülünden daha sendir. benim bahtım da senin talihinden daha karadır. ey sonucu iyi olan bülbül! asıl bülbül benim. boşuna kendini niçin kötü adlı yapıyorsun. ilk baharda gül bahçeleri bir değil, yüzbinlerce gül verirler. benzerleri çok olan yerler huri ve melek bile olsalar sebep olmaz onlar hiçbir yerde çünkü bulunurlar her yerde bir tane olsa, eşsiz ve emsalsiz olsa o da zin gibi perde arkasında olsa aşık o zaman neyle teselli bulur? sabretmeden, ölmeden çaresi nedir onun...
mem ü zin
sonu olmayan sinirsiz guzelligin, sonu gelmez asiklarinin destanidir. fakat asiklarla arzu sahipleri ayridir, bazisi faydalanmak ister, oteki feda olmak. bazilari canlari icin ister canani, bazilari da cananlari icin verir cani. kimisi kavusmak ister, tacdin gibi. kimi de derdi secer, mem u zin gibi. ...
sulara baktigi zaman, kanli gozyaslari her iki gozunden akardi, bahcenin alani bulbulun askina dondu, gul suyuyla gulleri sulardi. gercekten bir cam agacina benzeyen boyunu, parlak gunes gibi isikli olan yanagini, oylesine yerlere sürterdi ki, topraklari ve tarhlari sikardi. toprak onun icin ah ederdi, taslar inlerdi, agaclar onun icin vah ederdi, yapraklar sizlardi. dertlerin elinden cektigi zaman, felegin aynasinin yuzunu karartirdi. kendi rengiyle gullerin rengini soldurdu, kendi sesiyle bulbulu mahzun kildi. bulbul onunla ses ortagi olamazdi, kirmizi gul de onunla renk ortagi olamazdi. ....
iste o agirbasli dag ve sakin deniz, ask tarafindan hafifletilmis, delirtilmisti, yani hasta ve fena halde olan mem, zayiflik tarafindan cok perisan olmustu. halk sehirden ciktigi gun, zin hayalinin sevdasi onun basina vurdu. ask derdinden sarhos ve hasta olan mem reyhanlara sumbullere bakti; " ey gul! gerci sen de nazeninsin, ama sen nerede, zinin yuzunun rengi nerede?
farkli sayfalardan alinmis uc ayri paragraf uzerinden mem u zin'e bakildiginda ask kitabinin bolumleri gibi gorulebilir ancak yukarida belirtildigi uzere idrak sahibi olup irfan arayanlarin rehberi olmakla, kisiyi kendine asina kilan bir eserdir diyebiliriz.
çoçukluğumda,dengbéj olan dayım tarafından söylenip,doldurulan rahmetli annemin kasetlerinde dinlediğim... tarihe malolmuş güzel aşk hikayelerinden biridir...mem u zin.
Mem Zin'i görmek için bahçeye indiğinde Zin yere yığılır ve Mem Zin'i görmez baçede ki çiçeklerle konuşur...
Ey gul! Eger tu nazenînî, / 'Ey gül! Gerçi sen de nazeninsin, Kengê tu ji rengê ruyê Zîn'î / Sen nerde, Zin'in yüzünün rengi nerde? Ey sınbıl! Eger heyî tu xweş bû, / Ey sünbül! Gerçi senin güzel kokun var, Reyhan ji te bûyîne sîyehrû, / Reyhan senin için kara yüzlü olmuş. Hun ne ji mîsalê zilfe yarin / Fakat siz yarimin zülfine benzemezsiniz. Hun her du fızûl û he zekarın / İkiniz de arsız ve herzecisiniz. Ey bılbıl! Eger tu ehlê halî / Ey bülbül! Gerçi sen de aşk adamısın, Perwanyê şem'ê werdê alî, / Kırmızı gül mumunun pervanesisin. Zîn'a me ji sorgula te geştir / Benim Zîn'im senin kırımızı gülünden daha şendir. Bext'ê me ji talıê te reştir' / Benim bahtım da senin talihinden daha karadır.'
sen nerde, zin'in yüzünün rengi nerde?
ey gül!gerçi senin güzel kokun var,
reyhan senin için kara yüzlü olmuş.
fakat siz yarimin zülfüne benzemezsiniz.
ikiniz de arsız ve haz versiniz.
ey bülbül! gerçi sen de aşk adamısın,
kırmızı gül mumunun pervanesisin.
benim zin'im senin kırmızı gülünden daha sendir.
benim bahtım da senin talihinden daha karadır.
ey sonucu iyi olan bülbül! asıl bülbül benim.
boşuna kendini niçin kötü adlı yapıyorsun.
ilk baharda gül bahçeleri
bir değil, yüzbinlerce gül verirler.
benzerleri çok olan yerler
huri ve melek bile olsalar
sebep olmaz onlar hiçbir yerde
çünkü bulunurlar her yerde
bir tane olsa, eşsiz ve emsalsiz olsa
o da zin gibi perde arkasında olsa
aşık o zaman neyle teselli bulur?
sabretmeden, ölmeden çaresi nedir onun...
mem ü zin
sonu olmayan sinirsiz guzelligin, sonu gelmez asiklarinin destanidir. fakat asiklarla arzu sahipleri ayridir, bazisi faydalanmak ister, oteki feda olmak. bazilari canlari icin ister canani, bazilari da cananlari icin verir cani. kimisi kavusmak ister, tacdin gibi. kimi de derdi secer, mem u zin gibi.
...
sulara baktigi zaman, kanli gozyaslari her iki gozunden akardi, bahcenin alani bulbulun askina dondu, gul suyuyla gulleri sulardi. gercekten bir cam agacina benzeyen boyunu, parlak gunes gibi isikli olan yanagini, oylesine yerlere sürterdi ki, topraklari ve tarhlari sikardi. toprak onun icin ah ederdi, taslar inlerdi, agaclar onun icin vah ederdi, yapraklar sizlardi. dertlerin elinden cektigi zaman, felegin aynasinin yuzunu karartirdi. kendi rengiyle gullerin rengini soldurdu, kendi sesiyle bulbulu mahzun kildi. bulbul onunla ses ortagi olamazdi, kirmizi gul de onunla renk ortagi olamazdi.
....
iste o agirbasli dag ve sakin deniz, ask tarafindan hafifletilmis, delirtilmisti, yani hasta ve fena halde olan mem, zayiflik tarafindan cok perisan olmustu. halk sehirden ciktigi gun, zin hayalinin sevdasi onun basina vurdu. ask derdinden sarhos ve hasta olan mem reyhanlara sumbullere bakti; " ey gul! gerci sen de nazeninsin, ama sen nerede, zinin yuzunun rengi nerede?
farkli sayfalardan alinmis uc ayri paragraf uzerinden mem u zin'e bakildiginda ask kitabinin bolumleri gibi gorulebilir ancak yukarida belirtildigi uzere idrak sahibi olup irfan arayanlarin rehberi olmakla, kisiyi kendine asina kilan bir eserdir diyebiliriz.