kıskançlık sevgiden kaynaklanır.kıskanılacak bir şey yapılmıyorsa kıskançlık olmaz.fakat adamı sıkmıyım diyede her şeye göz yumarsan bu kadar da sa...lık olmaz.fikrim budur!saygılar...
İnsan, hayat boyu öğütücü, yok edici! Fırınlar dolusu ekmek, manavlar dolusu sebze, meyve, hava, su, giyecek… İnsanlar, birbirlerini de yiyorlar, öğütüp, yok ediyorlar!
Bazı kadınlar da, karadul gibi, eşlerini yok ediyorlar. Eşini sevip, kıskananlara bir sözüm yok. Bahsettiğim, eşlerini sevmedikleri halde, onların kollarını, kanatlarını kıran, ayaklarını kıskıvrak bağlayan, gözlerine at gözlüğü takan, hayatlarına ambargo koyan kadınlar… Sadece egolarını tatmin etmek için, eşlerini bir imza karşılığı köle eden kadınlar… Ülkemizde, sayıları hatırı sayılır çoğunlukta olan bu insanlar, hem evde huzur vermiyorlar, hem de dışarıdaki hayat haklarını ellerinden alıyorlar. Erkeklerin çoğu da aynı zihniyette... Onlar da korkutarak, şiddet uygulayarak, tehdit ederek, aynı taktiği uyguluyorlar.
İnsanları birbirine bağlayan, sevgidir. Sevgi tutkaldır. Sevgi yok edildiğinde, insanlar birbirlerinden kopar, dağılır. Aile de sevgi bağıyla, bütünlüğünü muhafaza edebilir.
İşinden çıkar çıkmaz evlerine koşan erkekler, kadınlar vardır. En kısa yoldan, en hızlı araçla birbirlerine kavuşmak için can atarlar. Bu istek, bazılarında karşılıklıdır. Onlar, en mutlu çiftlerdir. Bazılarında, bir süre, tek taraflı devam eder, karşılık bulamayınca, sona erer.
Tek taraflı düşkünlük, bir süre sonra, sevilmediğini hissettirir insana. Ne zaman geri çekildiğini, ne zaman ulaşılamayacak kadar uzağa gittiğini anlayamazsınız. Hani nerde o ilgi, o düşkünlük, tutku derecesindeki yakınlık?
Eşlerin bir diğerini, sevmediği halde, sadece ego için köleleştirmeye başlamışsa, mutlaka onu kaybetmiştir. Maddi beraberlik devam ediyor olsa bile, köleleştirildiği zannedilen eş, içsel isyanlardadır. Ruhen çok uzaklara gitmiştir. Geri gelmesi mümkün değildir. Ruhen gitmenin zevkini alan, gittiğinde huzur bulan eş, geçici bir süre için geri gelse de, hasta bir ruhla geri gelmiştir, ilk fırsatta firar edecektir.
Özellikle kadınlar, aldatılıp, aldatılmadıklarının merakı içindedir. Çünkü evliliklerini, güven temeli üzerine kurmamışlar, kargasını saygıyla çıkmamışlar, duvarlarını sevgiyle örmemişler, çatısını vazgeçilmezlikle yapmamışlar, sıvasını, boyasını aşkla yapıp, içini huzur ve mutlulukla döşememişlerdir.
Güvenin olmadığı yerde, saygıdan söz etmek mümkün değildir; öyle biriyle yola çıkmak, aptallıkların en büyüğüdür, onunla yaşamak, işkencelerin en dayanılmazıdır. ‘Acaba’ larla yaşamak, cehennem azabıdır.
Güvenin olmadığı yerde saygıdan söz edilemez. Saygı, güvenilen insana duyulur. Güvenilir ve saygın insan sevilir, çok sevilir, bu sevgi aşk raddesini bulur. Öyle bir hale gelinir ki vazgeçilmezlik ortaya çıkmış, tüm gücüyle bastırmaktadır.
Eşine güvenmeyen kadının tüm günü huzursuzluk içinde geçer. Eşi gelince, onu sorgulamaya, bir şeylerini karıştırarak, olumsuz bir delile ulaşmaya çalışır. O artık bir eş değil, uzman bir dedektiftir. Zanneder ki eşinin ona sadece bedenen ihanet etmesi en önemli, en kötü, en dayanılmaz şeydir. Oysa, bir erkeğin, karısı dururken başka bir kadına platonik bir şekilde aşık olması, fiziksel beraberlikten bin kat daha dayanılmaz, daha aşağılayıcı bir şeydir.
Adamcağız yemin eder: “Yok öyle bir şey. O kadınla veya kızla hiçbir ilişkim olmadı. Eli elime değmedi.” diye, Doğrudur. Öyle olmamıştır. İşin kötüsü de o ya!.. Adamın aklı, fikri onda kalmıştır. Uykuları, hayalleri, ruhu, beyni onunla doludur. Elinin ucuna dokunabilmek için ölümü göze alacak kadar, taparcasına sevmektedir. Bu ne büyük bir ihanettir!..
Kendi eşi dururken, bir erkeğin başka bir kadına aşık olması!.. Bunun kadar acı bir aldatma şekli olamaz!.. Seninleyken bile seninle değil!.. Her an onunla! Aldatsa, yarım saat, bir saat, yarım gün, fakat, böyle?!.. Günlerce, gecelerce, yememecesine, içmemecesine, uykuları terk ederek!.. Aman Ya Rabb’i!..
O eş ki güvensiz… Araştırmacı… Eser yazacak mübarek! Dır dır, hır gür!.. Saygı sınırını da çoktan aşmış… Ne bekliyor? Sevgi mi? Komik!.. Aşk mı? Bu zamandan sonra?.. Kendisinde var mı? Neyin karşılığını bekliyor?
kıskanmak aşkın kanunda var ... gerçek seven kalbi bu duygu sarar...henüz üç yaşında bir kardeşim var .. seni ondan bile kıskanıyorum . diye 7 den 70 şe herkese duyurdu hakkı baba kıskanmak aşkın kanunda olduğu gibi insanın doğasında var iki arkadaşın senden habersiz bir ortama bile gitse kişi kıskanır bu demek deyilki kötü niyet ama kıskançlık sevdiğimizin canın acıtacak türden olursa yani abartı o tabiki kötü ama kıskanmam diyen yalan der çünki biz insanız zira hayvanlar bile kıskanıyo biri hariç kıskanmakta sevmek gibi insan olduğumuzu duyarlı olduğumuzu kayıtsız kalmadığımızı göstermezmi? bizler insanız severiz verdiğimiz sevginin daha fazlasını bekleriz ağlarız güleriz darılır barışır küser afederiz ve kıskanırız çünki biz insanız yaratan tüm canlılardan üstün yaratmış bizi saygılarımla
yerinde ve zamanında yapılan dozajlı kıskançlık her kadının hoşuna gider çünkü sevildiğini hissettirir kendisine ancak aşırıya kaçıldığı an ve gereksiz yapılan kıskançlık insanı boğar sadece... ikili ilişkiler için fikrim böyle diğer türlü her şekli kötü bir harekettir insanın arkadaşını eşini dostunu vs kıskanması yani... niye kıskanıyorsun ki çalış çabala azmet senin de olsun diyene bakın:) hayatınızda tanıyabileceğiniz en kıskanç insanlardan biriyim:)
Karşısındakine değer vermeyen insan kıskançlık taslamaz ama aşırısı bir hastalık olarak düşünülebilir. Bir de, hem kendine, hem karşısındakine itimadı olan niye kıkanma ihtiyacı duysun ki.
kıskanmak insanın doğasında var ancak her şeyda olduğu gibi bunun da bir dozu olmalı öyle değil mi herşeyin fazlası zarar arkadaşlar kıskanıyorsak bunu abartmayalım lütfen yeteri kadar kıskanmak yerinde olur bu yeterinde tabiri ise b u kadar yeter dedittirmicek kadar olmalı sanırım
çekememezlik gibi...
çok kıskanılıyorum:)))