Şimdi başı sonu belli olan bir türk filmini izleseydim açık sinemada da Ediz Hun olsaydı türkan şorayla:))hiç kafamı yormazdım düşünmezdim ne olacak diye .Mutlu sonla biterdi bu karışık hayatta kendimi kadıracak dakikam olurdu
Eski sinemalar işlerin nasıl yürüdüğü konusunda hiçbir fikrim yok. Fakat anladığım kadarîyle şimdinin Lalezar'ında da aynı akustik oluşturulmaya çalışılmaktadır. Akşamları saat 9dan sonra projektörle müdavimlerine yeşilçam keyfi yaşatır. Filmini izlerken bir yandan nargilen fokurdar, çaylar yudumlanır vesair.. Üstelik açıkhava olması hasebiyle serin ve içten bir duruşu vardır.
Meraklısı için; (bkz: Süleymaniye Camii'ni arkana alınca sağda kalan ilk mekan)
Eskiden sinemalara giderdik aile matinasıda olurdu hani ding dong seslerinden sonra çekırdek çitlemeleriyle başlardı reklam filmleri:)))Arada gözlerimiz kamaşırcasına çağlar ,uludağ gazozunu içerdik kanan kana .Geç kalmış seyırciler el fenerin yardımıyla homurtular arasında otururdu yerine.Nayırrrr nolamaz cüneyt arkının filmleri Belgin Doruk....ve niceleri.Komşunun balkonuna gıderdık bacaklarımızı sallandırarak bedavada izlerdik hemde kaç kere eskilerrr eski sinamaları özledim.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.