ben küçükken sokak aralarında meyve ağaçları vardı meyvelerei çalan çocukları onları kovalayan büyükler vardı. ben küçükken sokakta oyun oynardım.sanalda değil. ben küçükken yumiyum vardı. ben küçükken sebze meyvenin kokusu vardı. ben küçükken çekirdek gazeteden yapma külahta satılırdı. ben küçükken cedric sekiz yaşındaydı. ben küçükken heidi,himen,şila,jetgiller,susam sokağı,nija kaplumbağalar,taş devri yayınlanırdı. ben küçükken kadınlar evlilik proğramı değil meksika dizileri izlerdi. ben küçükken hiç bitmeyeceğini sandığım iki dizi vardı biri yalan rüzgarı diğeri bizimkiler. ...... ...... :)))
ben küçükken pencereden mahalle çocuklarına hacivat karagöz oynatırdım. annem çarşafın arkasında mum yaktığım için evi yakmamdan korkar ve hep yasaklardı.
ben küçükken kömür sobasının altındaki ızgarada ayva közler, sobanın üstünde kestane pişirirdik. büyüklerin anlattığı masalları dinlerken de zevkle yerdik
ben küçükken... hiç 20 yaşına gelemeyeceğim gibi gelirdi :) çocuklarım bile 20 yaşını geçeli hayli oldu oysa
ben küçükken evdeki gerekli gereksiz ne varsa yakardı bir keresinde kışın bababmın ve annemin bütün kışlık çoraplarını sobada yakmıştım ardından oyuncaklarımı kırmayay meyilliydi birde sabanın üzerinde pilastik topumu eritip top öldü diye ağladığımı hatırlarım
Hep büyümeyi hayal ederdim.. büyüdüm ve,büyüklerimin dünyayı ne kadar çok kirletmiş olduklarını ve kirletmeye devam ettiklerini gördüm. KEŞKE HEP ÇOCUK KALABİLSEYDİM........
Küçükken düzlükte oynardık Nefes nefese Ne yorulduğumu hissederdim Ne acıktığımı Birisi fark ederdi Hava soğuyunca Üşüdüğümü Bir ceket getirirdi Akşamüstleri
Nasıl kızardım Oyunumu kesen herkese Hiç söylemezdim Kavga ettiğimi Küstüğümü Oyunlar oynardım Nefes nefese Pür neşe
Özgürlüğümden olurum diye Katlanırdım her şeye Hiç söyler miyim düştüğümü Dizlerim yara bere
Akşam olunca anlardım Oyunun aralandığını Eve döndüğümde görürlerdi Dizlerimin yaralandığını
En güzel yerinde kopmuş Hayatımın filmi Makaslanmış En mutlu olduğum sahneler
Hayatım En güzel yerinden kopmuş Beş dakika ara vermişler Beş çocukluk ihtiyaç molası Gazozlar Patlamış kısır döngüler Yokluk çokluk
Şimdi Seyreden hayatımı oynuyorum Yüreğim yara bere
Daha fazla uzatmak istemiyorum ’Yalnızlar’ı Artık söylüyorum İçimin nasıl paralandığını Kimlere küstüğümü Nasıl acıktığımı dosta Nasıl bir yalnızlığa düştüğümü Yüreğimin kaç yerinden Nasıl yaralandığını
İliklerimde hissediyorum Ortamın soğukluğunu Etin kemikten aralandığını Ve artık bilsinler istiyorum Ne kadar yorulduğumu Nasıl üşüdüğümü
banu kalyoncu'yu okuyunca benimde aklıma başka bir şey geldi.buluduğumuz yerde top sahası vardı.burda oyunlar oynardık.evler hep bahçeli.hepimizin elinde şeffaf poşetler.akrabamızın bahçesine gider;ateş böceklerini yakalayıp ,poşetlere doldururduk.10 adım kadar sonra top sahası.hemen sahanın ortasına gelip,ateşböceklerini salardık.ordaki ışıltıyı hiç unutmam.şimdi düşünüyorum;o ateş böceklerini nasıl yakalardık diye...ben küçükken çok eğlenirdim.
Aslında hep büyüktüm .. Evin hizmetçisini annem sanırdım .hep babamı öperdide. Sınıfın en güzel kızına aşıktım. ama babası okul müdürüydü korkar söyleyemezdim..
ben küçükken meyvelerin de aileleri var sanırdım yemeye korkardım, ben küçükken karanlıktan,gök gürültüsünden ve gece yağmur yağmasından korkardım, ben küçükken büyüklerin gerçekten adam olduğunu sanırdım, ben küçükken çok usluydum,işe yarardım,büyüyünce yaramaz oldum, ben küçükken tüm masalları mutlu biter sanırdım,yanıldım ben küçükken sevdiklerim hep yanımda olacak sanırdım,gideceklerini hiç düşünemezdim, ben küçükken en büyük yaramın düşünce sivri bir taşın dizimde açtığı oyun yarası olduğunu sanırdım...insan kanamadanda yaralanabiliyormuş, öğrendim :) ben gerçekten küçüktüm, bir anda büyüdüm...
Ben küçükken annem gündüzleri radyodan piyesler dinlerdi... Radyonun başına oturur, diyalogları keyifle dinlerdim... Televizyon ise sadece akşamları açılırdı. Tek kanallılık bizi zamanla videolarla tanıştırmıştı. Önce videolar, sonra çeşitli kanallar, dvd ler, internet bizim piyeslerimizi aldı. Sahi, hala piyesler yayınlar mı acaba, TRT?
altına kanepesi olan büfeler olurdu, iki sıra rafı olur hani, kitap dizersin oraya.. çocuklar ikiye ayrılır işte: -küçükken o raftaki kitapları döküp orada yatmak isteyenler -ve diğerleri
ben cocukken dunya daha yasanılası bı yerdı, her sey daha anlamlı daha guzeldı meyva bahcelerı vardı ağaclarından meyva asırdığımız.sevgıler daha bır yoğundu ıctendı sarılmalar ben kucukken hayallerım vardı.... buyudukce eksılen...:(
Ben küçükken; -Çok yaramazdım, -Sokak çocuğu gibi sokaktan eve girmezdim, -Top oynar, ip atlardık, -Evlerin zillerine basar kaçardık, -Bayramda ev ev dolaşıp el öperdik, -İnsanlar daha insandı, -Çocuklar daha mutluydu, -Büyükler daha umutluydu, -Dünya daha güzeldi...
ben küçükken sanki daha maviydi gökyüzü, daha güler yüzlüydü ayşe teyze... ben küçükken daha mutluydum, gelecekten şimdikinden çok şey umuyordum, bazı şeylerin değerini bilmiyordum,o yüzdendir pişmanlıkla özlüyorum şimdi hatıralarda ki herşeyi...
arada bir pamuk şekerci arabası gelirdi.bir de sopaya sarılan yoğun kıvamlı renkli şeker satıcıları vardı.demetevler o zaman daha tenhaydı.yeni yapılan binaların asansörlerinü merak ederdik ve tek tek keşfederdik.