sus bilmesin tanrı....bir tutam ölüm rengi mazeret serp gözlerimde titreyen buz yeşili sevinçlere göğünde salınan masmavi ümide ... sensiz çıplak bu kasabanın dar patikaları çamurlu yolları bense yorgun pejmürde gecenin koynunda karanlığın öldürdüğü münzeviyim... bir damla göz yaşı serp ölü yıkayıcısı kalabalık yalnızlığıma parmak uçlarınla dokunmadan şimdi yüreğimi hiçliğimle vurdun sapır sapır ölüm düşerken gözlerimin mahşere bakan yamacından... illegal bir haykırış şimdi suslarım masmavi sevinçleri derdest edilmiş militan çığlıklarım sus kesildi... mavzere sürdüğüm gerilla kılıklı iki damla göz yaşı çıplak ateş kokar gece dokununca ölüm rengi serpilmiş tene... bende ne çok çoğalmışsın bu ne çok sen... hadi sustur gözlerinin derinindeki o deli sevinçleri bandır acılarımı gamzelerinin çukurundaki gülüşlere susturdum gözlerimide... seni dilediğim aminsiz dualarımı avuçlarımdan çalan hırsıza acıyorum... hissetmesin yorgun yüreğim ellerinin sıcağının avuçlarımdan usulca çekildiğini öldüğümü bilmesin... bilmesin selasız duasız hicretimin farkında değil en deli yanım... sus bilmesin tanrı sabiler gibi diri diri toprağa gömüldüğümü ... Hasan ODABAŞI |
şiire
içliydi
kalem
stemi dokundu sol yanıma...
tebrıkler
saygımla