Kırlıgan Aynalar!..
Bu bir şiir değil
zehre bulanmiş bir dil incecik ve kırılgan ya da varlığın ışığın gölgen soluğun bil. Dur yutkunma hemen birazcık eğil baştan başa yeniden ve sürekli aşk doğsun diye değil. Çünki aşk hep vardır sevgili biraz ürkek biraz sancılı birlikte bir yürekte sonsuza dek gül diye avuç avuç yıldızlar serpererek. Bilirsin ya sevgili üzüm karası gözlerle dudaktan kalbe esrik bir yol gerek. Gelmeli bir seher vaktı bir akşam üzeri gelmeli zamandan o göz kamştıran parlayan ışık: ellerin gelmeli uzaklardan ellerin gelip değmeli hayatın değmediği anlmıdan. Yakmalı bir fener gibi su gibi yel gibi türkü tadında geçmeli yosun bağlamiş yolları çoğalan yalnızlıklarımdan. Umudun izinde düşlere sahip aralık düşümün pencereleri bir öpüş gibi inançlı bir soluk misali canli: ellerin tutmali. Bir ateşin başında yürek acısı kızgın sıcakları iklimleri mesafeleri savururken sancılı güz sonları yaşamak adına: Kalpte dalgalı dilde yaralı kelimeleri sözcükleri tutmalı saf bir bakışla bir kez daha yürümeli herşeyin başlangıcına aşka.. En başta sevinci ve özleyişi kavramalı ve zanmanda çarpa çarpa ayları günleri akşamları geceleri bir de sessizlikleri: çünki benden başaka onların var sana anlatacakları: Bende ki her şey(in)i araman için (beni) hüzne dal bir an yürekli derin ve sevdalı her an sana tutsak çığlık çığlığa seni seveni. Kapama gözlerini gözlerin sevimli arayan gözlerimi sana veriyorum istiyorsan (al) beni ey aşk, ey zehir dur, dur arama öldürme beni... Abdüsselam Bügür |