Güz yorgunuŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiirin hikayesi olmaz, hikayeler şiir olur...
Ateş de donar dostum Kıvılcım, alev, har donar Sıfırın altında çaresizliklerde Devasa yangınlar donar. Uzak zamanlardan geldim Künyemde hazan yazılı İçimde tomurcuk bir gül gibi açarken hayat Ağzımda acımtırak bir baldıran tadı Savrulup geldim işte Nuh’tan kalma bir kıyamet artığı. Nasırlı omzumda asırlık ağrılar Sıtmalı çocuk gibi titriyor bedenim Taşralı yüzümde miadı dolmuş yorgunluklar Sanki çalakalem yazılmış eksik bir serüvenim. Güz yorgunuyum... Alıcı gözlerle bakmadım hiç güneşe Top misali alnımda gün sektiriyorum İzsiz adımları savurmuşum zamana Ceplerimde acil yaşamaklar biriktiriyorum. Iskaladım gülüşleri Düşten düşe konan bir göçebeyim Uykuları gecelere sattığımdan beri Kendi rüyalarımda bile misafirim. Yeryüzü alabildiğine aydınlık Alabildiğine şeffaf yeryüzü Şefkatli bohçalara sarıp sarmalarken gündüzü Gecenin kalbini örseliyorum Acıtmıyor artık canımı Kavanoz dipli dünyanın ne yokuşu, ne düzü. Gölgelere uzanıyorum Aynı tonda parlıyor insanların yüzleri Bir girdabın ortasında ama Nedense kımıldamıyor hiçbiri Ölülerle konuşuyorum hayatın rengini Geç de olsa öğrendim Meğer, cansızlıkmış her toprağın kaderi. Heybemde biraz kül, biraz duman Ve karşı konulmaz bir yolculuk hali Ne zaman adım atmaya kalksam Yollar ince yerlerimden yaralıyor beni. Bazen sinsice yüzüme gülüyor hayat Bazen ben ona açıktan gülüyorum Eskimeye yüz tutmuş halimle Hiç de güzel değilim biliyorum. Kim bilir yine hangi yanılgının rahmindeyim Şakaklarımda kalleş bir ağrı Resim belli Kahrolası vakitsiz ve sancısız doğumlara gebeyim. Yürüyorum Bulanık gözlerimde sonu bildik bekleyişler İçime vuruyor, ta iliklerime Bedeli çoktan ödenmiş tapulu can çekişmeler Beynimi tırmalarken bir buhranın öncü çığlıkları Kendi ellerimle kavrıyor ve aralıyorum Kalbimin menteşesiz kapakçıklarını. Anam sesleniyor içeriden ’Yarınki çıkmazlarını ütüledim oğul Üstüne de kısır döngülerini giyersin Nasıl kirletmişsin böyle, gel de bir bakıver Ne yaptım, ne ettimse çıkmıyor Şu inatçı, hayat izi, felek bulaşığı lekeler. Su içmek nefes almak yetmiyor artık Ne zaman yağmur yağsa Ben güneşi özlüyorum He dedin mi dikenli yüzüne yaşamın İşte o yaşamaktır, biliyorum. Ve hayalimde perçemi oyalı, gül’den sevgili Adı umut... Zahir duygularımın gizli gölgesi Düşlerimin ak kanatlı prensesi Adı umut Takındığım tavırların Giyindiğim suretlerin en şahanesi Bekliyorum... Aralamaz olduğunda kapını hiçbir rüzgar Ve artık kimsenin gülümsemediği kadar Güzel gülümsüyorsa yollar Nehir de yanar dostum Deniz, göl, yağmur yanar Pusulasız yangınlara hükmü geçmez ıslaklıkların Su da yanar dostum Su da yanar. Uzak zamanlardan geldim Künyemde hazan yazılı Hazan, sanki benliğime kazınmış bir rol Sonunda anlıyorum ki Hayat; Ne kadar uyursa o kadar gece oluyormuş insana Ne kadar yürürse o kadar yol. |
Muhteşem bir kaleminiz var değerli dost.
Mintanı yerleri süpüren rüzgar.
Hız kesmeyen duygular.
Ve buruk geçen bayramlar
Yine de kutlu olsun bayramımız
Rabbim günümüzü aratmasın.
En içten selam saygılarımla değerli güz yorgunu