Rüzgârı keşke götürmeseydin Bu bunaltan sorular hadi konuş Bakışlarında buruk tat Hasta yakınlarının dışındakiler çıksın Emrivakisi kıdemli bu ses Desibelindeki heybeti duyduk itaat gerekir Mirim Amma ve lâkin hasta, kimsesiz
(Filistin yalnız) (Filistin yine yalnız) (Filistin hep yalnız)
İçlerindeki kırılmaların sesini herkes duysundu Duysundu açlıktan ölen çocukları insan olan Ticaret anlaşmalı yanar döner siyaseti
Koyu bir kahve istiyorum ayıkalım biz Ayıkalım diklenelim Dikiş tutmayan yaralarımız olsun Kaburgamızda üç beş kırık
Üzüm buğusu bu hayat. Zengin masalardaki şaraba kadar ezilmeliydi insanlık
*Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana Yârabbi taşınacak suyu göster, kırılacak odunu*
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Altı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Altı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"Kaçtığım bütün savaşların yaralarını taşıyorum." diyor Fernando Pessoa.
Fernando'nun daha çok içsel dünyasına ilişkin kurduğu bu sözü genele yayıp güncelleştirirsek, bizim gibi barışçıl insanları da derinden sarsan bir söz olduğunu, dünyanın da bir ateş topu gibi üstümüze çullandığını, dökülen kanların artık üstümüze sıçradığını, bu sallantılı coğrafyada yaşayanların kaderinin; dünyayı kirli politikalarıyla yönetenlerin iki dudağının arasında olduğunu, eğrisinin doğrusuna bi türlü denk gelmediğini görürüz.
İşin kötüsü de biliyoruz, görüyoruz da ve elimizden bir şey gelmiyor. Canımızı en çok da işte bu yakıyor. Barıştan yana olan bir avuç insan var ve onların da eli kolu bağlı.
Dileğim odur ki; bu zincirleri kırıp, bu duvarları yıkarız. O insanların yaralarına derman, seslerine ses oluruz.
Bu uğurda yazılan bir şiir bile bin ah, bin feryattır. Duyarlı yüreğini sevgiyle selamlıyorum.
صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَۙ (Summun bukmun ‘umyun ) fitnesinin içinde yer almaktan korkuyorum. Hiçbir şey yapamıyorsak buğuz edelim. Var olun Ömer Bey
Fernando'nun daha çok içsel dünyasına ilişkin kurduğu bu sözü genele yayıp güncelleştirirsek, bizim gibi barışçıl insanları da derinden sarsan bir söz olduğunu, dünyanın da bir ateş topu gibi üstümüze çullandığını, dökülen kanların artık üstümüze sıçradığını, bu sallantılı coğrafyada yaşayanların kaderinin; dünyayı kirli politikalarıyla yönetenlerin iki dudağının arasında olduğunu, eğrisinin doğrusuna bi türlü denk gelmediğini görürüz.
İşin kötüsü de biliyoruz, görüyoruz da ve elimizden bir şey gelmiyor. Canımızı en çok da işte bu yakıyor. Barıştan yana olan bir avuç insan var ve onların da eli kolu bağlı.
Dileğim odur ki; bu zincirleri kırıp, bu duvarları yıkarız. O insanların yaralarına derman, seslerine ses oluruz.
Bu uğurda yazılan bir şiir bile bin ah, bin feryattır. Duyarlı yüreğini sevgiyle selamlıyorum.