bir taş ve bir ağaç...
ben bu derenin
bütün ağaçlarını bilirim onlar da beni bilirler bütün otlarını tastamam ve çiçeklerini hangi kuytuda açarlar... ocak ocak menekşeler yamaçtaki akşam sefaları her gün başka bir rengini nerden bulurlar inceliğin... yağmur sonrası sislerin sardığı bir dağ gibi kaybolurum yeniden kalkıp gurbetinde dururum gözlerinin... gözlerin karankı derede bir taştır şimdi yosun tutmuş bir yüzü bir yüzü toprak... ben bu derenin akan suyunu bilirim tadını baharda yazda ve kışta... yürüyüşünü bilirim göğeren dalda ve kayboluşunu düşen yaprakta... bir fırtına öncesi gibi susar dilim eskimiş bir insan düşlerim ölmüş bir ağaç yamaçlarda... sesin karankı derede sudur şimdi dünden güne günden yarına akan... biliyor musun bir dünyam vardı ikiye böldüm.. bir yarısını ufak ufak ufalayıp karankı dereye gömdüm... bahara çiçek olurlar elbet bahara dal bahara filiz.. ben bu derenin bütün ağaçlarını bilirim onlar da beni bilirler bütün otlarını tastamam ve çiçeklerini hangi kuytuda açarlar... 03/11/2023 kiraz karankı günlükleri |
Sevgi, selam ile kutladım kalemi.