Bakacak
_artık zamana tutsağım
göz göz dilimlendi alınyazım köze saklanıp rüzgârla boğuşan bu alevle kaldım acıyan bir ima takma yüzüne bilirim bulutlar ıslık çalmayı sevdiğinde dökülür kirpiklerin bırak üstüne gök eriyip kendini çiğ olup göndersin taştan taşa akıp gitsin yosunlu budağından gözlerin kınalı gelinciğim neden ay ışığında uzun yollarda yürümüş gibisin bilginin en ağır suç olduğu şu günlerde mimli misin _solgun bir tebessüm söyle hangi dağ sürebilir ellerini üstüne değmesin keder ve firak ayışığında balkıyan yüzüne bir süvari gibi ardımdan kovalarken zaman sır gibi içime düştün sanki elin günahlarına mahkum gibiydim yeter ki böyle kekik ve nane koksun tenin ve bırak saçların çam kozalaklarına dökülsün ağaç kökleri toprakla sevişirken taşan bulutlar pınarlara aktıkça ağaran avuçlarıma şavkın düşsün anlamın eyerinde uçuruma kanadın değerken uykusu kaçmış bu adamın son sigarasına bakıp gülümsemelisin _tepe gökle kavuştu artık günleri unutmuş ağacın dallarında tan yeri ağarmakta avluda zamanın gölgesine elveda kurulup bir yay gibi bıraktın kendini aşağı aktı gözbebeklerinden umut dolu yeni bir gün direndi yenilmedi karanlığa ateşin neden derdini kimselere anlatamaz da kendinde yaşar gibisin alınyazımı yoran imzasız mektup bırak zaman yanımızdan sessizce geçsin varsın gece serçe desenli yazmalar örtünüp kırışıklıklarını sayarak ömür tüketsin _görklü kam şafağa yırtarken karanlık elbisesini sepya saçlarından sürüsün ancak umutlarımı sürgüne göndermemelisin titrek bir el yeniden süpürdü ovayı şavkından korkup duvar diplerinde dizi dizi çömelenler adını şehla koymuş çağırırken fecir ıssızlığın katmanları aydınlandı bir bir ensemde sanki yaralı bir güvercin artık hüseyni makamında yıkanan gece mavi aydınlık sularda yüzsün gittiğin yerlerden haber iletmeni bekleyen tenasül saat başında yaşlanan kuşlara dönüşsün _apaçık kıyam balkıyan yüzüne şükela sevdiğim tüm mahlukatın vaktidir suvarmanın rüzgarın koynunda yattığını sanırken düşler yığını ışıklar çarpmadan dik durur artık kör bir bakışla karanlıklara gece eğleşirken yatağını bulamamış akarsu çaresizliğinde fırıldak bir ateş sardı her yanı ve daha kuzu dudağı değmemiş pınar sularını ne kadar mağrur ve hayli kurumluydun roksan gömlek değiştiren kekik dudaklı bulutları öptüğün an ==== _Roksan: (Persçe) Şafak, gündoğumu |
Kutlarım...
................................................ Selam ve saygılarımla..