Yatağını bulmak istedikçe yolum Çok eskiye gidiyor yolculuğum. Hz. Âdem ve Hz. Havva ile insanlığın atasına uzanıyor kolum. İtekliyor bir dize şafak rengi bir gecenin kapısını. Kafamda ne kadar sözcük varsa uçup demir atıyor Arşa. Şükür diyor iç sesim kavuştukça yokluğun zıddına. Kaldırımdan taş söker gibi kopuyor içimden bir şiir Üşüyorum sayfalarca Yedi kat gökyüzü ile yedi kat yeryüzü arasında çığın altında. Hud ile geçiyorum helâk edilen bir kavimin içinden. Eyyüb(as)ûn sabrı Süleyman (as)’ın dokuz mucizesiyle. gökyüzüne atıyor kuşlar imzasını. Musa (as)’ın asası bölüyor ikiye garip bir hicranı. Süpürmek için açtığımda acının kapısını.
Yemin olsun ki; Allah’a, Önder’e, Kur’an’a. Uçsuz bucaksız baktıkça ’Semavat, melekleri’. Tevazu kazınıyor benliğime. Eksiliyorum azar azar unutuyorum bir anda dünyalığımı.
Rızıklanıyorum İslam’ın amentüsünde fark gözetmeksizin imanın dört kitabında Tevrat’ta, İncil’de, Zebur’da ve Furkan’da... Rahmeti İsm-i A’zam’ın ulaştıkça sonsuza. Hz. Musa, Hz. Davud ve Hz. İsa,Hz Muhammet Dört peygamberin çiçeği açıyor güneşin kızıllığında. Gönderiliyor âlemlere olarak Son peygamber mucizesiyle. Miraca tutunuyor melekler sırasıyla. Resûl-i Kibriya Efendimizi görüyorum Örülürken Hacerü’l-Esved’in duvarlarında. Ulaşıyor rahmeti sonsuza.
Üfledikçe İsrafil Sur’a. Geçiyorum kalbimdeki sırat’ı Mumdan kanatlarla... Eteğimi çekiştirdikçe şu can; alıyorum Yusuf(as)’un kuyusundan beyaz gömleğimin kokusunu. Cellat havası gecelerde ölüme armağan ediyorum yoksulluğu. Benden izin almadan Ehl-i kıbleye duruyor bedenim avuçlarım duaya. Cebrail (as)’in kanatlarında... Ölümden sonra yeniden başlıyorum yaşamaya. Giyindikçe peygamber öğütlerini sırtıma yakışıyorum toprağa.
Sorguladıkça Münker ile Nekir eziliyorum sırların hürmetine . Düştükçe İbrahim(as)’in ateşine Selamet ve soğuk oluyor ateş Serildikçe güller ayağımın altına Gülistan oluyor her yer. Görüyorum solumda gök kuşağını. Konuyor içimdeki dallara cennetin kuşları.
Karıştırdıkça sayfalarımı tutunuyorum bir şimşek ağına. iki camdan fanusun ortasında Ayırıyorum kendimi bir dalga kıranla Kalıyorum binlerce yıllık şimdimle yüz yüze Anlıyorum ki; Bir ışık makası kestikçe gölgemizi günleri boyamışlar hep beyaz bir yalana. Başı dizimizde uyumuş sır ırmağının Sığamasak da bir yaşam destanına Kilitleniriz Kenzül Arş’a İsmi Azam duasıyla... Bir tesbih eksiltirken takvimi alnımızda terlemeden bir vedanın sessizliği...!
Yasal Uyarı: Sitemizde bulunan ses dosyası bilgisayarınıza kaydedip ve ticari amaç olmayan kişisel kullanımınız için yayınlanmaktadır. Bu ses dosyası müzik parçalarının ve seslendirilmiş şiirlerin kopyalanması, gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması yasalara göre korunmaktadır. Telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu dökümanın yayınlanması, kulllanılması, dağıtılması ve kopyalanması ile ilgili hususlarda Edebiyatdefteri.com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir. Bu ses veya müzik parçasının burada yasadışı olarak yayınlandığını düşünüyorsanız bizi uyarın.
Edebiyatdefteri.com, 2024. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyat -
Şiirler -
Kitap
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.