Aşağıda 1,500,000'dan fazla şiir başlıkları arasından "Sahnesi" terimini içeren şiirler listelenmektedir. Sahnesi ile ilgili şiirler "kayıt tarihine" göre listelenmektedir.
Şiirlerin "Sahnesi" ile ilgili alakalı olup olmadıkları sistem tarafından otomatik belirlenip içinde aradığından konu dışı bazı şiirler listelenebilir.
Sahnesi ile ilgili "
115
" şiir aşağıdadır.
Rahman ve Rahîm Allah'ın Adıyla “Ve bilin ki Allah'ın Resûlü içinizdedir.” ( Hucurât Suresi 7. Ayet) Resul gelir, tebliğe başlar. Allah’ın varlığını ve bir olduğunu, vahyin yeterliliğini anlatır. Gelenekçi din anlayışını kıyasıya eleştirir. Putları fikren devirmeye başlar. Bu, müşrik toplumun tepkisini çeker. Zira müşrik ruhban sınıfının saltanatı sallanmaya başlamıştır. Müşrik oligarşi, iktidarı ezilen sınıflarla, kadınlarla paylaşmaya yanaşmaz. Zekât ve infak gibi dinî ibadetler şirk cephesinin kanını dondurur. Toplumsal dayatmalardan çekinen insanlar çoğunluğa uyarlar ve resulü yalnız bırakırlar. Bu yüzden resule, az sayıda ruh sahibi Müslüman tâbî olur. Bu, Allah’ın sünnetidir: Hakkı savunanlar her dönem azdır; batıl davanın gayretkeşleri ise çoğunluk. Resul, ruh sahiplerini yetiştirir. Küfre karşı birlikte fikrî mücadele verirler. Resul vefat eder. Resulün arkadaşları tebliğe devam ederler. Vahyin yeterliğini kavrayan çok az sayıda insan vardır. Resulden sonraki iktidar dönemi çok uzun sürmez. Münafık ve müşrikler fitne çıkarırlar. Resulün yetiştirdiği talebeleri ve onların talebeleri vefat ederler. Şehit edilirler. Münafıklar ve müşrikler iyice kudururlar ve onların sözü geçmeye başlar. Uydurdukları hadislerle yeni bir dinî inanç inşa ederler. Vahyi ya değiştirirler ya da vahyi terk ederler, vahyi unuttururlar. Vahyin yerini rivayet kültürü alır. Artık vahyin yeterliliğini tebliğ edecek kimse kalmamıştır. Ve perde kapanır. Ne demektir perdenin kapanması?
Kör bedenlerin nafile ruhları bir güz çiçeği misali soluvermiş gibiydi Biliyorum ben belki duyguların fırtınalarının kaçırdığı bir tutsak Belki de hislerine manasızca amansızca gömülen son bir isteği sorulan müebbetlik.
Kemanın teli de eskiyecekti her dokunuşla birlikte Ağarmayacakmıydı saçlar yıllar geçtikçe Şemsiyesiz çıkan da yağmurdan almadı nasibini Elbette yorulacaktı ayaklar eskiyen bedenlerin altında Eskiyecekti hayatlar ve hep böyle olmadı mı
kaç kez kırdıysa hayat beni, nerede indirdiyse hangi darbeyi.. Oturdum saydım, hepsini.. Hepsi birden geçti gözlerimin önünden, En çoka acıtanı vardı birde, en sağlam darbeyi yediğim yerde.. Senin adın var sevgilim..