Hani bazen insan,"kahramanım kim" diye düşünür ya. Ben de bunu epey düşündüm ve Eric Hoffer'ı "kahramanım" diyebilecek kadar kendime yakın ve etkiliyici buldum/bulmaktayım. "Kesin İnançlılar" kitabını defalarca okudum,okuyorum ve inceliyorum zaten. Bir derya...içinde gittikçe "derinleşiyor."
Almanya’dan Amerika’ya göç etmiş yoksul bir Yahudi ailenin çocuğu olarak, 1902’de, New York’ da dünyaya geldi. Henüz yedi yaşındayken annesini kaybetti. Aynı yıl bir kaza sonucu gözleri kör oldu. Kendileri gibi Almanya’dan göç etmiş bir kadının bakımına muhtaç yaşamaya başladı. Onbeş yaşına geldiğinde inanılması güç bir olay gerçekleşti ve kendiliğinden görme yeteneğine kavuştu. Okula hiç gidemedi ama yeniden görmeye başlaması okuma arzusunu kışkırttı. Evde bulunan babasına ait kitapları, günde on iki saat sürdürdüğü okumalarla inceledi. Bir kitapçıda kitapları seyrederken Dostoyevsky’nin Budala adlı eserini gördü. Kör iken babasının “bu budala çocuktan ne hayır gelir” sözünü hatırladı. Evdeki bozuk para kâsesinden aldığı parayla Dostoyevsky’nin eserini temin etti. Bu kitap, onun okuma aşkını bütünüyle kamçıladı; ve Hoffer, o kitapçıda bulunan kitapların tamamını okudu. On sekiz yaşını yaşarken babasını yitirdi. Kendisine kalan üç yüz dolarla, yoksul insanlar için daha fazla imkanların bulunduğu California eyaletine göç etti. Los Angeles Merkez Kütüphanesi’ne yakın bir yerde ucuz bir oda tuttu ve sürekli okumaya yöneldi. Parasızlık onu açlıkla yüz yüze getirince işportada meyva satıcılığına başladı. Zihnini fazla meşgul eden bu işi bırakarak bir demir boru ambarında kendine iş buldu. Bu iş de onu tatmin etmedi. Tarlalarda ırgatlık yaptı. Bir müddet işsizler kampında yaşamayı tercih etti; ve daha sonra maden işçiliğine yöneldi. Dağlarda çalışan maden işçilerinin, ağır kış şartları nedeniyle kulübelerden çıkamamaları bazen haftalar sürüyordu. Bu fırsatı değerlendiren Hoffer, Montaigne’nin denemelerini okudu. Denemeler, onun üslubunu ciddi anlamda etkiledi. Göçmen ailelerle ilgili olarak bir mecmuanın anketine okuyucu mektubu gönderdiğinde otuz altı yaşındaydı. Yayınlanmayan bu mektup elden ele dolaşarak ciddi bir ilgi uyandırdı. Kırk yaşında, yerleşik bir çalışma imkanı buldu ve San Fransisco Limanı’nda hamallık yapmaya başladı. Bu dönemde kendine tuttuğu bir odada okumalarını sürdürürken yazma eylemine girişti. Kırk dokuz yaşına geldiğinde, Kesin İnançlılar: Kitle Hareketlerinin Anatomisi adlı eseri yayınlandı. Eserinin yankıları sürerken İnsan Aklının Hırslı Dönemi, Değişimin Sıkıntıları, Zamanımızın Çılgınlıkları adlı kitaplarını yazdı. Eserlerini kaleme aldığı dönemde de limandaki hamallık işini bırakmadı. Hatta artık ek bir işi de vardı. California Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde danışmanlık görevini üstlenmişti; ama bütün bu olup bitenlerden limandaki hamal arkadaşlarına hiç söz etmedi. Hoffer’in kitapları 13 dile çevrildi. Kesin İnançlılar adlı eseri milyonlar sattı ve siyasal bilgilere yardımcı kitap olarak okutulmaya başlandı. 1967 yılında Amerika’nın en büyük televizyon yayın teşkilatı olan CBS ulusal şebekesinde programa çıkan Hoffer, o günden sonra eski hayatına veda etmek zorunda kaldı. Limandaki hamallık işini bıraktı. Konferanslar vererek ve yılda bir defa televizyon proğramına çıkarak hayatını sürdürdü. Şöhretin yarattığı kaygıyla ziyaretten çekindiği hamal arkadaşlarını “benim onlardan başka arkadaşım yok” diyerek sürekli hatırladı. Ölümünden bir yıl önce, ABD’nin en yüksek sivil nişanı olan Başkanlık Özgürlük Madalyası, Hoffer’e verildi. 1983’de San Francisco’da öldü. Eric Hoffer, yalnızca bir filozofun değil, aynı zamanda bir mucizenin adıdır.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Ben de bunu epey düşündüm ve Eric Hoffer'ı "kahramanım" diyebilecek kadar kendime yakın ve etkiliyici buldum/bulmaktayım.
"Kesin İnançlılar" kitabını defalarca okudum,okuyorum ve inceliyorum zaten.
Bir derya...içinde gittikçe "derinleşiyor."