Aşklar, ovaları kaplamış olan muazzam ordulara benzer... Daha dün, bütün ihtişamı ile orada iken, bugün ararız, yerinde yeller eser. MONTHERLANT
Paylaş
..hayranlığımın yavaş yavaş aşka dönüşünü ürkekçe gizleyerek... Tüm ısrarlarına rağmen, bu eşsiz büyüyü bozmaktan çekinip, aylarca seni bir kez bile aramamaktı. 55
Seni sevmek, ait olduğun gökyüzünde seni özgür bırakmaktı. Sevmek, ruhumun tek sahibi olan seni sahiplenmemeye kanaya kanaya razı olmaktı. 57
Sonra sevmek, yaralı kadınlığımı başka yüreklerle avutma yanılgısına kapılmak oldu. (S.59) 59
Kimseye veremedim yüreğimi. Ne zaman baksalar içime, yüreğimin kırık aynasında kendilerinin değil, senin yüzünün aksini gördüler hep. 60
Arzuladığım ne varsa herşey karşılıksız kaldı bu hayatta. 65
Senin o affedemediğin kalbinde yatıyor benim tek ve gerçek sevgim. 67
Tanıdığımısandığım insanlar öylesine çabucak değişiyor ki.. İnsanları tanımakta zorlanınca, bütün öfkem, bütün kırgınlığım kendime yöneliyor. 70
Sırf kalemini değdirdiğin için atmaya kıyamadığım bu kağıtlar.. 76
Asıl çektiğim acı buydu aslında, yanındayken kendimi yine de senden çok uzaklarda hissetmemdi. 82
Mükemmellik, kaybedeni çok, anlamsız ve haksız bir yarıştır. 83
Yine aradım seni, yoksun…bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın… Bir kere çözüldüm sana… Bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim… Oysa baştan beri biliyordum; “sen” seni sevmeyenleri seversin. Tıpkı benim gibi… Ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi… Öyle özledim ki kendim gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi…
Yine aradım seni yoksun… Beni de birileri arıyor… Beni de kendi gibi birini sevmeyi özleyenler arıyor…Kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi özleyen birileri arıyor. Hiç cevap vermiyorum…
Ne kadar acı çeksem de kimseyle değişmem kendimi... Değişmem kederimi, kimsesiz birinin kederiyle... Kederimde, sen varsın... Kederimde senin kimsesizliğin var... Kederimizde masumiyetinin ardında gizlenmiş kölülüğün var. Ona engel olmak istemiyorsun, engel olmadığın bu kötülüğün sana büyük bir ıstırap veriyor...
Kederimde, içindeki kötülükten duyduğun ıstırap var... Öyle çok yaşattım ki seni içimde, işte yıllar sonra sana dönüştüm... Ne varsa sende, insana, hayata, yalnızlığa dair; bende de var...
Sana baktığım yerde sen olmasan bile, orada boşluğun bile olsa, ben bakarım yine oraya...
Senden başka kimsem yok benim... Çünkü ben seni, sen doğmadan önce sevdim, sevgili!..
Biliyor musun sevgili, insan bunu anlayınca, herkesin herkesten daha kimsesiz olduğunu anlayınca kimseye öfke duyamıyor. Kederiyle kalakalıyor orada, öylece...
En çok sevdiğim sendin. Sen de beni, bu hayatla aldattın. Bu hayatın içinde kimsesiz olduğunu bile bilmeyen biriyle aldattın...
Sonra kalktın, beni onunla kıyasladın... Hem parayı, hem güvercinleri seven o adam gibi olmayı seçtin... Kendin olmak zor geldi sana. Birilerine benzemeye çalıştın...
Ben, yine de vazgeçmedim seni sevmekten. Eskisi gibi değil ama. Biraz buruk, biraz küs, biraz sitemkâr seviyorum artık seni... Dudaklarımı ısırıyorum artık adın geçince. Kavga falan çıkarıyorum. Eskisi gibi sakin değilim ama olsun.
Bir tek seni sevdiğim doğruydu... Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı... Sen beni dışladığından beri beni sevenlere bir hayalet hediye ettin... Tepeden tırnağa aşka,tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet... Kimisi senin beni beklettiğin kapıda beni bekledi.Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim diye buralardan... Ve ben en çok onların sevgisine inandım.En çok onlara derinden üzüldüm. Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine sevebildiler diye... Dünyanın iyi bir yer olduğuna ve yaşamak için çok sebep bulunduğuna, bu insanların bir hayalete duydukları o akıl almaz, o sonsuz sevgileri yüzünden bir kez daha inandım... Seni unutmak için başladığı her aşkı yine seninle aladatan bir hayalete... Seninle kendini, bütün düşlerini, çocukluğunu, yaşadığı bütün acıları aldatan bir hayalete... Bir tek sana duyduğu sevgisi doğru olan, bu yüzden bütün hayatı bir yalan olan hayalete...
İyi kalpli günahkar
Kanaatkar ve şakacı bir gece lambası gibisin...
Yanıyorsun sevişmelerin en koyusunda,
Sönüyorsun binlerce bilmeceyle.
Dışarıda mağrur, gizemli, yasakçı...
İçeride sevecen, başıboş, ahlaksız.
İyi kalpli günahkarları
Aydınlatan bir gece lambası gibisin...
Kendi yangınına aşık...