beni yatağımdan atan bir sarsıntı.. haftalarca kokan cesetler.. susuzluk ve akabinde gelen salgın hastalıklar.. spor salonlarında hasta bakmak.. ne kadar kıymetli olduğunu o zaman anladığım sargı bezi ve baticon.. 6 ay kaldığım baraka evim.. buz kırıp suyunu içmem..
ve en sevdiğim arkadaşlarımın o tarihli mezar taşları.. hiç unutamadığım bir tarih..
16 Ağustos'u 17 Ağustos'a bağlayan gece Kıbrıs'ın Beşparmak Dağları'nda ailecek gece pikniğindeydik...Saat 01:00-02:00 sularında gökyüzünde bir şölen başladı...Yıldızlar havai fişek gösterisi gibi saniyesel hızla kayıyordu....İnanılmaz bir keyifle izledik... Nereden bilirdik ki o kayan yıldızların her biri kayan bir can'a bedelmiş...
1 yıl sonra Adapazar'lı olan eşimle evlendim ve o havai fişek gibi kayan binaların hiç de şölene benzemeyen yıkıntılarını gördüm...
Ve...Bir yıl önce yıldızları izlerken içimden çok kısa bir süre de olsa geçirdiğim şu cümle geldi aklıma...
''Biz burada eğlenirken..Kimbilir nerelerde, kimler, ne acılar çekiyor?!''
FERYAD-I FİGAN ŞEHİR Saate son bakışım yatağımdan 03.00 ’ı gösteriyor akrep yelkovan Gözlerim kapandı uyku yoksunluğunda Kapandığı gibi açıldı biranda.... Gözlerim tavanda , perdeler üzerime geliyor adeta Tutundum düşmemek için yatağımda... Babamın sesi ile irkildim -"Babaaaaa" Gel kızım korkma yalnızlığında.... Savrularak , düşe kalka gittim ailemin yanına Üç beden bir denen oldu o yatakta Sarıldık bitsin dedik Allah ım.... Şehadet getirdik ölecekmişlik içinde.... duruldu sakinledi üzerimize gelen tuğla yığıntıları. Bir hışım ile yol aldık kurtulma umudu seslenişlerinde.
Korku dolu bakışmalar Enkaz altında ki çığlıklar Yaralı çıkmış kan bürümüş yüzler Sızını hissetmiyor şaşkınlık içinde ki yüzler...
Feryat figan yollar 16 ağustos 1999 gecesi Zifiri karanlık geceler Gökyüzüne bakıyorum yıldızların çokluğunu -------ilk defa bu kadar çok görüyorum...... Güneş hiç doğmayacak gibiydi o gece Karanlığa mahkum edilmiş gibiydi gece Ve sabahın ilk ışıkları Sarsıntılar eşliğinde vurdu yüzümüze güneş Viran olmuş bir şehir var gözlerimde Vurguna uğramış insanlar.....
Haberler geliyor Gölcük-Adapazarı yerle bir oldu deniliyor Ölü sayısı belirlenemiyor Yollar kapalı , elektrik yok , su yok O an tüm varlığın üstünde ki pijamaların Günler sonra yardımlar geliyor ihtiyaçlar karşılanıyor.... Ölü sayısı gün geçtikçe artıyor.... 7,4 şiddetli deprem dediler Haberlerden bilirdik depremin gerçeğini Yaşayınca parçalandık hayat gerçeğini... Ardı arkası kesilmedi sarsıntıların Çadırlar kuruldu yaşantıya devam edildi Huzur içinde oturulan evler ürkütücü birer beton yığını ilan edildi.... Yetim , öksüz kalan bebeler Aile fertlerini kaybetmiş yalnız insanlar Beton yığıntıları ile dolu bir şehir var gözlerimde Korku içinde tedirgin yaşam süren yaşantı var Sakarya da , patlamaya yüz tutmuş fay hattı var.....
Gecenin bir yarısı sallantı duyuyorum, yatağımı salladılar sanıyorum rüyamda... Uyanıyorum... Her yer karanlık, mezarlık içine çekiyor insanlığı... Kaçamıyorum....Ölüyorum... O günler umarım bir daha yaşanmaz... Yardım ulaşmayan fakat yardıma muhtaç o kadar insan vardı ki orada... 1999'da bir yetişkin olmayı ve yardım için o insanların yanına koşabilmeyi o kadar isterdim ki...
evet munirin de dediği gibi 'orada biri var mı' bazen var bazen yok... ben bu cümleyi televizyonlardan duymadım,bilhakis, deprem bölgesinde Gölcük Karamürsel Değirmendere de kendi gözlerimle görerek duydum... bende bir depremzedeyim... 17 ağustos dendiğinde aklıma ilk gelen; Karamürsel ile Gölcüğün arası nerden baksanız 5 dakikadır... ama gelin görün ki biz o yolu enkazlardan dolayı tam 1 saatte evet tam bir saatte gittik... ve ne acıdır ki 2. aklıma gelen ceset kokuları... ağır bir ceset kokusu sarmıştı ortalığı... 2-3 günde çürümeye başlayan ceset kokuları... şahit olduğum şeyler insan havsalasının almayacağı şeyler... bir kol uzanmış enkaz arasından kurtarılmayı bekleyen bir insan, ama ne kötüdür ki o kol çektiğiniz anda elinizde kalıyor,çürümüşlüğüyle kopuyor... daha ne diyeyim ki... aklıma geldikçe mahvoluyorum... Allah göstermesin bir daha o günleri...
17 ağustos çogunlukla ders alamadığımız bir durum."orada biri varmı" hayır hala orada biri yok.Toplumun içi kendi yaralarıyla bile uğraşmıyacak kadar boşalmış.Boşaltılmış.Hala olylardan ders alabilecek düzeye gelebilmiş değiliz maalesef.Ve bu eğitim yapımızla bu ne idiğü belirsiz medya ile de bu toplum daha çoook 17 ağustoslar yaşar. mücadele etmektense kader diyerek kolaycılı seçen toplum yapımızın ne zaman değişeceğini sanırım neslimiz ve bir kaç nesil daha göremeyecektir. ki birkaç nesil kurban olsun aydınlık günler ve uyanmak adına.Keşke.
Ama birbirimizden ayrılmadık lütfen şu an hayattaki en değerli varlıklarınızı düşünün ve yalnızca bir anda onları kaybettiğinizi üstelik yataklarında masumca uyurken ve üstelik para ve hırs uğruna kalleşçesine ve o en değerli varlıklarınız için şu an onları korumak adına şu an ne yaptığınızı düşünün ve şimdi de hala harekete geçmediyseniz ve kader diyorsanız buna beklemeye devam edin nasıl olsa yakında görüşürüz ve burada tartışırız ama sizce yalnızca kader değilse bu,mücadele edin, en azından babamızın bizim için ettiği kadar
sanırım cevabı budur 17 ağustos'un
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.