Tanıtım Yazısı
Halılar 13. yüzyıldan günümüze değin, Avrupa ülkeleri ile aramızda yapılan ticarete konu olan ve “Türkiye” dendiği zaman ilk akla gelen objelerin başında yer alır. Avrupa’da evlerde, kiliselerde, saraylarda kullanım gören halılar hayata öylesine işlemiştir ki sayısız ressam tarafından, renklerinin ve motiflerinin tüm canlılığıyla betimlenmiştir. İsimsiz halk sanatçılarının ilmek ilmek dokuduğu halılar, tuval ve duvar resimlerinde, ressamların fırçasından günümüze yansımıştır. Ne var ki bilimsel ve akademik çalışmalara konu olan “Batı Resmi ve Doğu Halıları” meselesi, sanatın asıl tüketicisi olması gereken halk tarafından gereğince bilinmemekte; John Mills’in konuyla ilgili kitap ve makaleleri, Brigitte Scheunemann ve Onno Ydema’nın akademik çalışmaları geniş çevrelere ulaşamamaktadır.
Bu kitap kapsamında 17. yüzyıl Hollanda resim sanatında yer alan Osmanlı halılarını, tiplerine göre sınıflandırarak vermeye çalıştım. Coğrafi ve kültürel yakınlıklarından ötürü, Flaman ressamlar da benzer konulu çalışmalarında aynı tip halıları resmettikleri için çalışma kapsamına girdiler. Sayısız örnek içinde, kimi zaman seçim yapmakta zorlanarak da olsa, tespit ettiğim her halı tipinin en çarpıcı örneklerine yer vermeye gayret ettim. Daha spesifik konularda araştırma yapmak isteyen okuyuculara kolaylık olması için, her tabloyla ilgili görsel malzemeyi temin ettiğim kaynağı da içeren bir kaynakça verdim. Halı tiplerini sınıflandırırken Scheunemann tipolojisinden yararlandım. Öte yandan yıldızlı tipteki halılar, Scheunemann ve O’nun sınıflandırmasını tekrarlayan Ydema tarafından “namenlose Gattung” (isimlendirilemeyen tip) başlığı altında ele alınmıştı. Stilistik özellikleriyle yıldız madalyonlu bu halı tipinin Uşak halılarıyla benzerlikleri olduğu anlaşıldı. Sonuçta, Hollandalı ve Flaman ressamların İran ve Hint halılarının yanı sıra bizim Batı Anadolu halılarını da severek resmettikleri vurgulanmış oldu, Türk halılarının Kuzey Avrupa’daki yaygın kullanımı gözler önüne serildi. Hollanda ve Osmanlı arasında ticari ilişkilerin sebep olduğu kültürel alışverişin sanatsever okuyucuya popüler-bilimsel bir anlayışla ulaşması imkânı doğdu.
Osmanlı halılarına karşı bana ilk sevgiyi Dr. Nazan Ölçer aşılamıştı. O’nun yönetiminde 1996 yılında Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde düzenlenen ve Ahmet Ertuğ’un gerçekleştirdiği anıtsal kitapla kalıcı hale getirilen “13.-18. Yüzyıl Türk Halıları” sergisinin organizasyonunda görev almış olmakla başlayan, daha sonra yurtdışında gerçekleşen bir dizi sergiyle pekişen halı sevgim bana bu kitabı yazmak cesaretini verdi. Sonsuz bir denizin kıyısında oynayan bir çocuğun deniz kabuklarını toplaması gibi, Leiden Üniversitesi Kütüphanesinde yaptığım araştırma sırasında ulaştığım her bilgi beni tarifsiz mutlu etti. Sanat Tarihi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Willemijn Fock, bu araştırmalar sırasında bana yardımcı oldu.
Bu kitabın ortaya çıkışında büyük payı olan kişiler var. Başta, ilk kontrolleri yapan sayan Prof. Dr. Zeki Sönmez’e teşekkür etmek isterim. Bağlam Yayınları’nın değerli mensupları İffet Baytaş ve Zuhal Halıcı bana çok yardımcı oldular, kendilerine müteşekkirim. Kitabın en güzel şekilde hazırlanmasını sağlayan Canan Suner’e teşekkürler. Bu kitabı değerli aileme ve sevgili eşime armağan ediyorum, yaptığım her işte yanımda oldukları için.
Bu kitap kapsamında 17. yüzyıl Hollanda resim sanatında yer alan Osmanlı halılarını, tiplerine göre sınıflandırarak vermeye çalıştım. Coğrafi ve kültürel yakınlıklarından ötürü, Flaman ressamlar da benzer konulu çalışmalarında aynı tip halıları resmettikleri için çalışma kapsamına girdiler. Sayısız örnek içinde, kimi zaman seçim yapmakta zorlanarak da olsa, tespit ettiğim her halı tipinin en çarpıcı örneklerine yer vermeye gayret ettim. Daha spesifik konularda araştırma yapmak isteyen okuyuculara kolaylık olması için, her tabloyla ilgili görsel malzemeyi temin ettiğim kaynağı da içeren bir kaynakça verdim. Halı tiplerini sınıflandırırken Scheunemann tipolojisinden yararlandım. Öte yandan yıldızlı tipteki halılar, Scheunemann ve O’nun sınıflandırmasını tekrarlayan Ydema tarafından “namenlose Gattung” (isimlendirilemeyen tip) başlığı altında ele alınmıştı. Stilistik özellikleriyle yıldız madalyonlu bu halı tipinin Uşak halılarıyla benzerlikleri olduğu anlaşıldı. Sonuçta, Hollandalı ve Flaman ressamların İran ve Hint halılarının yanı sıra bizim Batı Anadolu halılarını da severek resmettikleri vurgulanmış oldu, Türk halılarının Kuzey Avrupa’daki yaygın kullanımı gözler önüne serildi. Hollanda ve Osmanlı arasında ticari ilişkilerin sebep olduğu kültürel alışverişin sanatsever okuyucuya popüler-bilimsel bir anlayışla ulaşması imkânı doğdu.
Osmanlı halılarına karşı bana ilk sevgiyi Dr. Nazan Ölçer aşılamıştı. O’nun yönetiminde 1996 yılında Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde düzenlenen ve Ahmet Ertuğ’un gerçekleştirdiği anıtsal kitapla kalıcı hale getirilen “13.-18. Yüzyıl Türk Halıları” sergisinin organizasyonunda görev almış olmakla başlayan, daha sonra yurtdışında gerçekleşen bir dizi sergiyle pekişen halı sevgim bana bu kitabı yazmak cesaretini verdi. Sonsuz bir denizin kıyısında oynayan bir çocuğun deniz kabuklarını toplaması gibi, Leiden Üniversitesi Kütüphanesinde yaptığım araştırma sırasında ulaştığım her bilgi beni tarifsiz mutlu etti. Sanat Tarihi Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Willemijn Fock, bu araştırmalar sırasında bana yardımcı oldu.
Bu kitabın ortaya çıkışında büyük payı olan kişiler var. Başta, ilk kontrolleri yapan sayan Prof. Dr. Zeki Sönmez’e teşekkür etmek isterim. Bağlam Yayınları’nın değerli mensupları İffet Baytaş ve Zuhal Halıcı bana çok yardımcı oldular, kendilerine müteşekkirim. Kitabın en güzel şekilde hazırlanmasını sağlayan Canan Suner’e teşekkürler. Bu kitabı değerli aileme ve sevgili eşime armağan ediyorum, yaptığım her işte yanımda oldukları için.
daha fazla
Yazar: Gülgün Yılmaz
Yayınevi: Bağlam Yayınları
ISBN: 9786055809119
Sayfa: 112s.
Boyut: 16 x 22 cm
Kapak:
Tarih: 2010
Kağıt Tipi: