Tanıtım Yazısı
Kedi Mektupları, beşi romanın başkahramanları olan on kedinin birbirlerine gönderdikleri koku mektuplarıyla, sahiplerini mutsuz ettiğini, acı verdiğini hissettikleri bir sırrı arayışlarının hikâyesi.
Kedilerin sahipleri, Türkiye’deki 1980 askeri darbesi sırasında ülkelerinden kaçmak ve Avrupa ülkelerine sığınmak zorunda kalmış insanlar. 1989-90 döneminde, Berlin duvarının ve sosyalist sistemin yıkılışı, onların da umutlarının, kimliklerinin, inançlarının yıkılışı anlamına geliyor. Böyle bir süreci ülkelerinden ve köklerinden uzakta, yabancı yerlerde yaşamak zorunda kalmaları hayatlarını büsbütün zorlaştırıyor. Romanda, bir yandan onların trajedileri, hüzünleri, yaşamı ve kendilerini sorgulamaları, kedilerinin ağzından, kedilerin bakışları ve sezgileriyle anlatılıyor. Öte yandan bu anlatımla içiçe olarak, kedilerin bağımsız yaşamları, birbirleriyle ilişkileri, aşk maceraları, “kediyi merak öldürür” diyişine de yansıyan merakları ve aralarında kurdukları “Sahiplerin sırlarını öğrenme örgütü’nün çalışmaları aktarılıyor.
Romanın sonunda, kedilerin en akıllısı olan Kirli, o sırrı bulacaktır: Hayatın anlamını sormak ve sorgulamak...insanı diğer canlılardan farklı kılan o müthiş soru. Ve en son sayfalarda, Kirli bu soruyu kedice sorduğu anda, artık kedi olmaktan çıktığını dehşetle görecektir.
Kedi Mektupları’nda, “kedi olma” ve “insan olma” hallerinin içiçe anlatımı, alt okuma olarak felsefi bir boyut ve dünyanın çok çalkantılı bir döneminin siyasal psikolojik tahlilini barındırıyor. Ancak romandaki insanların ve kedilerin yaşamları ve arayışları, heyecanlı bir macera olarak da okunabilir.
Romanın kedi kahramanlarından, yazarın kedisi Nina, acımasız bir eleştiri yaparak kitabı şöyle değerlendiriyor: “Bu kitapta kedilere ilişkin dişe dokunur yeni bir şey yok, ama insanları yakından tanıyıp anlamak isteyen kediler için çok yararlı bir kaynak. Kedi Mektupları’nı okuyan hiçbir insan artık kedilere eski gözle bakamayacak; Kedi Mektupları’nı okuyan hiçbir kedi, insanları artık eskisi gibi göremeyecek.”
Kedilerin sahipleri, Türkiye’deki 1980 askeri darbesi sırasında ülkelerinden kaçmak ve Avrupa ülkelerine sığınmak zorunda kalmış insanlar. 1989-90 döneminde, Berlin duvarının ve sosyalist sistemin yıkılışı, onların da umutlarının, kimliklerinin, inançlarının yıkılışı anlamına geliyor. Böyle bir süreci ülkelerinden ve köklerinden uzakta, yabancı yerlerde yaşamak zorunda kalmaları hayatlarını büsbütün zorlaştırıyor. Romanda, bir yandan onların trajedileri, hüzünleri, yaşamı ve kendilerini sorgulamaları, kedilerinin ağzından, kedilerin bakışları ve sezgileriyle anlatılıyor. Öte yandan bu anlatımla içiçe olarak, kedilerin bağımsız yaşamları, birbirleriyle ilişkileri, aşk maceraları, “kediyi merak öldürür” diyişine de yansıyan merakları ve aralarında kurdukları “Sahiplerin sırlarını öğrenme örgütü’nün çalışmaları aktarılıyor.
Romanın sonunda, kedilerin en akıllısı olan Kirli, o sırrı bulacaktır: Hayatın anlamını sormak ve sorgulamak...insanı diğer canlılardan farklı kılan o müthiş soru. Ve en son sayfalarda, Kirli bu soruyu kedice sorduğu anda, artık kedi olmaktan çıktığını dehşetle görecektir.
Kedi Mektupları’nda, “kedi olma” ve “insan olma” hallerinin içiçe anlatımı, alt okuma olarak felsefi bir boyut ve dünyanın çok çalkantılı bir döneminin siyasal psikolojik tahlilini barındırıyor. Ancak romandaki insanların ve kedilerin yaşamları ve arayışları, heyecanlı bir macera olarak da okunabilir.
Romanın kedi kahramanlarından, yazarın kedisi Nina, acımasız bir eleştiri yaparak kitabı şöyle değerlendiriyor: “Bu kitapta kedilere ilişkin dişe dokunur yeni bir şey yok, ama insanları yakından tanıyıp anlamak isteyen kediler için çok yararlı bir kaynak. Kedi Mektupları’nı okuyan hiçbir insan artık kedilere eski gözle bakamayacak; Kedi Mektupları’nı okuyan hiçbir kedi, insanları artık eskisi gibi göremeyecek.”
daha fazla
Yazar: Oya Baydar
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789755104089
Sayfa: 258s.
Boyut: 12,5 x 19,5 cm
Kapak:
Tarih: 2010
Kağıt Tipi:
İncelemeler ve Yorumlar
12,5 x 19,5 cm kitabı hakkında sen ne düşünüyorsun?