Tanıtım Yazısı
Patrikhane ve 551 Yıllık Hesap
Yunan`ın, merkezi İstanbul`da olan Bizans - Yunan İmparatorluğu düşü, ya Yunan kültürel ve ekonomik egemenliği sağlanıp, Osmanlı`nın içten yıkılmasıyla ya da dışardaki Yunanlıların üzerinde yaşadıkları toprakları almasıyla gerçekleşecekti. Çünkü İstanbul Yunanistan`a kuvvetli bağlarla bağlanmadıkça Yunan milleti ülküsüne erişemeyecekti. Pontus`ta kurulacak devlet ise Ermenistan ve Gürcistan`la işbirliği yapıp, İslamlığa ve gerektiğinde Rus emperyalizmine karşı sağlam bir engel oluşturacaktı. İngiltere`nin hesapları ise düşten öteydi.
6 Ocak 1920`de İngiliz Bakanlar Kurulu`na sunulan "Yakın Doğu ve Anadolu Projesi"nde neler yoktu ki; Türkler İstanbul`dan çıkarılınca yeni Türk devletinin başkenti Konya mı, Bursa mı olmalı, Sultan`a İstanbul`da İslamlığın Vatikan`ı gibi özel bir bölge verilmeli mi, Türkiye`nin siyasal merkezi ile manevi merkezi ayrılmalı mı, Ayasofya Camii; kilise mi, camii mi, yoksa bir müze mi olmalıdır?..
İngiltere`ye göre, Paris Fransız, Londra Britanyalı, Roma İtalyan`dı ama İstanbul Türk değildi. ABD de, yıllarca süren incelemelerden sonra Türklerin Avrupa`daki varlıklarına son verilmesi gerektiğine inanmıştı... Bu büyük projeler birleşmiş, 20. yüzyılın süper gücü İngiltere`nin başbakanı Lloyd George, Yunanistan`a, "Çölleri aşması, kayalardan toplanmış kudret helvasıyla yaşaması ve bugünün çetin sınavından geçmesi halinde `Vadedilmiş Topraklar`ı kazanabileceği" taahhüdünde bulunmuştu.
Tüm bu düşler ve projeler, Yunanistan`ın Milli Mücadele`den 43 yıl sonra heykelini dikip, aziz ilan ettiği İzmir Başpiskoposu Hrisostomos`un feryadındaki gibi "en azından 100 yıl için ellerinden" alındı. Bunu başaranlar, Churchill`in ifadesiyle; Anadolu`nun çorak tepelerinde ve ovalarında, bu işin böyle düzenlenmesini kabul etmeyen adamlardı, bunların ordugahlarında yaktıkları ateşler, o sıra paçavralara bürünmüş yoksul bir göçmen gibi duran soylu, hakça mücadele ruhunu tutuşturmuştu...
Bugün ABD ve AB, 20. yüzyılda yarım kalan hesapların 21. yüzyılda tamamlanacağı mesajını vermekte, Irak`ta başımıza çuval geçirilmekte, İstanbul`un ortasında Fener Rum Patrikhanesi ve Ruhban Okulu merkezli `Ortodoks Vatikanı`nın temelleri atılmakta, ABD, AB, Dünya Bankası, Dünya Kiliseler Birliği ve UNESCO`nun elbirliği ile İstanbul`un "Dünya Kültür Başkenti" adı altında üçe bölünmesi projeleri geliştirilmekte, Clinton ve Rahmi Koç İslam dünyasının bir başının olmamasından şikayet etmekte, Boğazlar`ın uluslararası bir statüye kavuşturulması konuşulmakta, AB eliyle Türkiye`de yeni azınlıklar yaratılmakta, Kıbrıs ve Ege Yunan tezleri doğrultusunda çözüme kavuşturulmakta, Ermenistan`a ambargoyu kaldırmanız için baskı yapılmakta ve de ABD ile AB ülkelerinin büyükelçileri teker teker Karadeniz ve Doğu Anadolu turuna çıkmaktadırlar.
Hrisostomos`un "100 yıl" kehaneti beklenenden önce mi gerçekleşiyor yoksa?
(Arka Kapak)
Yunan`ın, merkezi İstanbul`da olan Bizans - Yunan İmparatorluğu düşü, ya Yunan kültürel ve ekonomik egemenliği sağlanıp, Osmanlı`nın içten yıkılmasıyla ya da dışardaki Yunanlıların üzerinde yaşadıkları toprakları almasıyla gerçekleşecekti. Çünkü İstanbul Yunanistan`a kuvvetli bağlarla bağlanmadıkça Yunan milleti ülküsüne erişemeyecekti. Pontus`ta kurulacak devlet ise Ermenistan ve Gürcistan`la işbirliği yapıp, İslamlığa ve gerektiğinde Rus emperyalizmine karşı sağlam bir engel oluşturacaktı. İngiltere`nin hesapları ise düşten öteydi.
6 Ocak 1920`de İngiliz Bakanlar Kurulu`na sunulan "Yakın Doğu ve Anadolu Projesi"nde neler yoktu ki; Türkler İstanbul`dan çıkarılınca yeni Türk devletinin başkenti Konya mı, Bursa mı olmalı, Sultan`a İstanbul`da İslamlığın Vatikan`ı gibi özel bir bölge verilmeli mi, Türkiye`nin siyasal merkezi ile manevi merkezi ayrılmalı mı, Ayasofya Camii; kilise mi, camii mi, yoksa bir müze mi olmalıdır?..
İngiltere`ye göre, Paris Fransız, Londra Britanyalı, Roma İtalyan`dı ama İstanbul Türk değildi. ABD de, yıllarca süren incelemelerden sonra Türklerin Avrupa`daki varlıklarına son verilmesi gerektiğine inanmıştı... Bu büyük projeler birleşmiş, 20. yüzyılın süper gücü İngiltere`nin başbakanı Lloyd George, Yunanistan`a, "Çölleri aşması, kayalardan toplanmış kudret helvasıyla yaşaması ve bugünün çetin sınavından geçmesi halinde `Vadedilmiş Topraklar`ı kazanabileceği" taahhüdünde bulunmuştu.
Tüm bu düşler ve projeler, Yunanistan`ın Milli Mücadele`den 43 yıl sonra heykelini dikip, aziz ilan ettiği İzmir Başpiskoposu Hrisostomos`un feryadındaki gibi "en azından 100 yıl için ellerinden" alındı. Bunu başaranlar, Churchill`in ifadesiyle; Anadolu`nun çorak tepelerinde ve ovalarında, bu işin böyle düzenlenmesini kabul etmeyen adamlardı, bunların ordugahlarında yaktıkları ateşler, o sıra paçavralara bürünmüş yoksul bir göçmen gibi duran soylu, hakça mücadele ruhunu tutuşturmuştu...
Bugün ABD ve AB, 20. yüzyılda yarım kalan hesapların 21. yüzyılda tamamlanacağı mesajını vermekte, Irak`ta başımıza çuval geçirilmekte, İstanbul`un ortasında Fener Rum Patrikhanesi ve Ruhban Okulu merkezli `Ortodoks Vatikanı`nın temelleri atılmakta, ABD, AB, Dünya Bankası, Dünya Kiliseler Birliği ve UNESCO`nun elbirliği ile İstanbul`un "Dünya Kültür Başkenti" adı altında üçe bölünmesi projeleri geliştirilmekte, Clinton ve Rahmi Koç İslam dünyasının bir başının olmamasından şikayet etmekte, Boğazlar`ın uluslararası bir statüye kavuşturulması konuşulmakta, AB eliyle Türkiye`de yeni azınlıklar yaratılmakta, Kıbrıs ve Ege Yunan tezleri doğrultusunda çözüme kavuşturulmakta, Ermenistan`a ambargoyu kaldırmanız için baskı yapılmakta ve de ABD ile AB ülkelerinin büyükelçileri teker teker Karadeniz ve Doğu Anadolu turuna çıkmaktadırlar.
Hrisostomos`un "100 yıl" kehaneti beklenenden önce mi gerçekleşiyor yoksa?
(Arka Kapak)
daha fazla
Yazar: Sadi Somuncuoğlu
Yayınevi: Akçağ Basım Yayın
ISBN: 9789753386012
Sayfa: s.
Boyut:
Kapak:
Tarih: 2000
Kağıt Tipi: