Tanıtım Yazısı
Beyin yarım küreleri hep ilgimi çeken, üzerinde düşünmeye ve anlamlar çıkarmaya çalıştığım bir konudur. Akıl Oyunları adlı filmi seyretmem bu konudaki düşüncelerimi ateşledi ve yeniden düşünmeye başladım.
Oyunları ne muhteşem bir film! Umarım, bu filmi seyretmişsinizdir. Filmi seyretmediyseniz filmden alıntı yapılan bölümlere gelmeden seyretmenizi öneririm. Sadece oyuncunun mükemmel bir oyun çıkardığını değil, filmde geçen olayların beyin yarım küreleri konusunun kavranması açısından çok yararlı olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü düşüncelerim o filmde herkese ulaşabilen bir görüntü haline dönüştü. Artık referans olarak o filmdeki bazı sahneleri verebilir, işte sağ beyin bunu yapar… sol beyin ise şunu… diyebilirim. O nedenle, bu filmi seyretmediyseniz lütfen seyredin. Bu kitapta anlatılan bazı kavramlar bu filmle berraklaşıyor ve netlik kazanıyor. Sağ beyin desen ayırt edicidir. Ne demek “desen ayırt edici” olmak? Filmi izlerseniz hemen anlayacaksınız. Bay Nash masadaki kristalin üzerine düşen ışığı kırarak oluşturduğu deseni arkadaşının kravatı üzerindeki desenle karşılaştırıyor ve “Bu kadar çirkin bir kravatın matematiksel bir açıklaması olmalı,” diyor. Işığın kırılmasıyla oluşan yansımanın kravattaki desenle karşılaştırılması sağ beynin işidir. Beynimizin sağ tarafı desen oluşturucu ve çözücüdür. Oluşturucudur, diyorum çünkü ortada bir desen yoktur, ancak, o bir desen oluşturabilir. Var olmayan bir desen. Hiç kimsenin o güne kadar düşünmediği, aklına getirmediği bir deseni ortaya koyabi lir. Bir sanatçı öyle şeyler yapar ki onu kırk yıl düşünse bile başka hiç kimse yapamaz, aklına gelmez. Picasso tablolarını yaparken besbelli ki bunu yapmıştır. Doğada onun fırçasından çıkanlar yoktur. Var olandan yararlanmış ancak kendi desenini oluşturmuştur. Sağ beyin desen çözücüdür diyoruz. Var olan, ancak ilk bakışta ayırt edilemeyen gizli bir deseni görebilir/fark edebilir. Yani bir kristalin kırdığı ışığın oluşturduğu deseni bulur ve çıkarır. Var olan, ancak gizlenmiş olan bir deseni bulur ve çıkarır. Bu deseni var olan başka desenlerle kravatın deseniyle karşılaştırabilir ve matematiksel olarak o desenin mükemmel olup olmadığını söyler. Çünkü John Nash’a göre doğa mükemmeldir, matematiksel olarak mükemmeldir. Kravatın deseni ise doğanın desenine uymazsa hatalıdır. Ancak konumuz elbette ki matematiksel hatanın tartışılması değildir. Konumuz deseni fark etmek ve başka desenle karşılaştırmaktır. Bu işleri hep beynimizin sağ yarım küresi (sağ beyin) yapar. Sağ beyin mükemmel bir desen çözücüdür. Tüm hayal gücümüzü ve sorun çözme kuvvetimizi oradan alırız. Beynimizin sol yarım küresi (sol beynimiz) ise mantığımız, gerçek ile hayali ayırt eden ve bizi mantıklı ve gerçek dediğimiz bir dünyada normal dediğimiz yaşamı sürdürmemizi sağlayan yanımızdır. Onsuz hayal ile gerçeği birbirine karıştırır. Halüsinasyonlarla gerçeği asla ayırt edemeyiz. O nedenle de yaşam bize zehir olabilir. John Nash’in de başına gelen budur. Sağ beynin olağanüstü çalışması ve sol beynin ise devreye girip bu hayal ile gerçeği birbirinden ayıramaz olması, yani şizofreni.
Belki merak ediyorsunuz, sol beyin… sağ beyin… neden bahsediyor bu adam, bunlar nerden çıktı diye düşünüyorsunuz. Tüm bunlar inanılması güç “ayrık beyin çalışmaları” ile ünlenen araştırmaların bir ürünüdür. Bu çalışmalar insanın nasıl öğrendiği, çevresi ve kendisiyle nasıl ilişki kurduğu konularına yepyeni bir bakış açısı getirdi.
Oyunları ne muhteşem bir film! Umarım, bu filmi seyretmişsinizdir. Filmi seyretmediyseniz filmden alıntı yapılan bölümlere gelmeden seyretmenizi öneririm. Sadece oyuncunun mükemmel bir oyun çıkardığını değil, filmde geçen olayların beyin yarım küreleri konusunun kavranması açısından çok yararlı olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü düşüncelerim o filmde herkese ulaşabilen bir görüntü haline dönüştü. Artık referans olarak o filmdeki bazı sahneleri verebilir, işte sağ beyin bunu yapar… sol beyin ise şunu… diyebilirim. O nedenle, bu filmi seyretmediyseniz lütfen seyredin. Bu kitapta anlatılan bazı kavramlar bu filmle berraklaşıyor ve netlik kazanıyor. Sağ beyin desen ayırt edicidir. Ne demek “desen ayırt edici” olmak? Filmi izlerseniz hemen anlayacaksınız. Bay Nash masadaki kristalin üzerine düşen ışığı kırarak oluşturduğu deseni arkadaşının kravatı üzerindeki desenle karşılaştırıyor ve “Bu kadar çirkin bir kravatın matematiksel bir açıklaması olmalı,” diyor. Işığın kırılmasıyla oluşan yansımanın kravattaki desenle karşılaştırılması sağ beynin işidir. Beynimizin sağ tarafı desen oluşturucu ve çözücüdür. Oluşturucudur, diyorum çünkü ortada bir desen yoktur, ancak, o bir desen oluşturabilir. Var olmayan bir desen. Hiç kimsenin o güne kadar düşünmediği, aklına getirmediği bir deseni ortaya koyabi lir. Bir sanatçı öyle şeyler yapar ki onu kırk yıl düşünse bile başka hiç kimse yapamaz, aklına gelmez. Picasso tablolarını yaparken besbelli ki bunu yapmıştır. Doğada onun fırçasından çıkanlar yoktur. Var olandan yararlanmış ancak kendi desenini oluşturmuştur. Sağ beyin desen çözücüdür diyoruz. Var olan, ancak ilk bakışta ayırt edilemeyen gizli bir deseni görebilir/fark edebilir. Yani bir kristalin kırdığı ışığın oluşturduğu deseni bulur ve çıkarır. Var olan, ancak gizlenmiş olan bir deseni bulur ve çıkarır. Bu deseni var olan başka desenlerle kravatın deseniyle karşılaştırabilir ve matematiksel olarak o desenin mükemmel olup olmadığını söyler. Çünkü John Nash’a göre doğa mükemmeldir, matematiksel olarak mükemmeldir. Kravatın deseni ise doğanın desenine uymazsa hatalıdır. Ancak konumuz elbette ki matematiksel hatanın tartışılması değildir. Konumuz deseni fark etmek ve başka desenle karşılaştırmaktır. Bu işleri hep beynimizin sağ yarım küresi (sağ beyin) yapar. Sağ beyin mükemmel bir desen çözücüdür. Tüm hayal gücümüzü ve sorun çözme kuvvetimizi oradan alırız. Beynimizin sol yarım küresi (sol beynimiz) ise mantığımız, gerçek ile hayali ayırt eden ve bizi mantıklı ve gerçek dediğimiz bir dünyada normal dediğimiz yaşamı sürdürmemizi sağlayan yanımızdır. Onsuz hayal ile gerçeği birbirine karıştırır. Halüsinasyonlarla gerçeği asla ayırt edemeyiz. O nedenle de yaşam bize zehir olabilir. John Nash’in de başına gelen budur. Sağ beynin olağanüstü çalışması ve sol beynin ise devreye girip bu hayal ile gerçeği birbirinden ayıramaz olması, yani şizofreni.
Belki merak ediyorsunuz, sol beyin… sağ beyin… neden bahsediyor bu adam, bunlar nerden çıktı diye düşünüyorsunuz. Tüm bunlar inanılması güç “ayrık beyin çalışmaları” ile ünlenen araştırmaların bir ürünüdür. Bu çalışmalar insanın nasıl öğrendiği, çevresi ve kendisiyle nasıl ilişki kurduğu konularına yepyeni bir bakış açısı getirdi.
daha fazla
Yazar: H. Alp Boydak
Yayınevi: Beyaz Yayınları
ISBN: 9755990763
Sayfa: 182s.
Boyut: 13,5x19,5 cm
Kapak: Karton Kapak
Tarih: 1905
Kağıt Tipi: Kitap Kağıdı
İncelemeler ve Yorumlar
13,5x19,5 cm kitabı hakkında sen ne düşünüyorsun?