Soyulduğu halde gülen adam hırsızdan bir şey çalmış demektir, boş yere üzülen ise kendi kendini soyar. William Shakespeare [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM
Yeni Şiir Ekle Şiirinizi eklemek için tıklayın.
• Anasayfa • Şiirler • Yeni Şiirler Sesli şiirler Sesli Şiirler Resimli şiirler Resimli Şiirler Bugün Eklenenler Bugün Eklenen Şiirler • Etkili yorumlar • Seçki Şiirler • Son Eleştirilen Şiirler • Son Yayınlanan Şiirler • Yazılar • Makaleler • Öyküler • Denemeler • Söyleşiler • Mektuplar • Masallar • Anılar Bugün Eklenen Yazılar Bugün Eklenen Yazılar • Tüm Yazılar • Etkili Yorumlar
• Edebiyat Defteri
• Yazım Türkçeleştirici • Türkçe Sözlük • Site Kuralları
Online Üyeler


İçerideki üyelerimizi görmek için üye olmanız gereklidir.

Üye olmak için tıklayın.

Online Üye:50







Bir Genç Kızın Hikayesi 

Yeni ders yılı dönemi başlamış, genç kız okulun ilk günü heyecan içinde yola koyulmuştu. O’nun için okul, baskıcı ailenin özgürlüğünü kısıtlayamadığı, tüm sorunları unutturan bir kaçış yolu ve ayrı bir dünyaydı. Okul döneminde hafta sonu tatillerinin bile gelmesini istemezken, o koca sıkıcı yaz dönemine dayanmak ne kadar da zor gelmişti. En çok da en yakın arkadaşları Müjde ve Meltem’ i özlemişti. Önceki yıl ders seçimlerinin farklı olması nedeniyle Müjde ‘yle sınıfları ayrılmıştı. Yine de ders aralarında hemen birbirlerinin sınıflarına koşarlardı. Okul kapısına geldiğinde onlarca arkadaşı O‘nu kapıda bekliyordu. Hep sevilen ve aranan biriydi. Kapıda uzun uzun kucaklaştılar. Kalabalıkta tanımadığı bir erkek dikkatini çekti, Müjde hemen okula yeni gelen sınıf arkadaşıyla O’nu tanıştırdı. Çok hoş bir çocuktu. Birbirlerinin gözlerine bakakaldılar. Kızın pek hissetmediği duygulardı bunlar. Etrafın alayıyla kendilerine geldiler. Erkekler ‘oğlum sen bu kıza heveslenme, o kimseye bakmaz! ‘ diyerek çocuğu iyice utandırmışlardı. Daha sonraki günlerde çocuk bir dakika olsun kızın peşini bırakmıyor, çıkmaları için yalvarıyordu. Kız da ailesinin tavrından korktuğu için bu tür teklifleri hep reddetmişti. Sonunda hisleri, yakın arkadaşlarının ısrarları ve görüşmelerine yardımcı olacakları vaadleri ilk kez bir çıkma teklifini kabul ettirmişti. Küçük bir kaçamakla bir cafede buluşmuşlardı. Ardından hiç doyamadıkları uzun telefon sohbetleri… Ders araları birbirlerine koşmalar ve hiç vazgeçemedikleri okul bahçesindeki ağaç altı… Kızı bu ilişki heyecanlandırdığı kadar korkutuyordu da… Arkadaşlarının desteklediği oyunlarla dışarıya çıkmak için bahaneler yaratıyor ve erkek arkadaşıyla buluşuyordu.
Bir hafta sonu arkadaşlarından birinin yaş günü partisi yapılacaktı. Ne yaptıysa gitmek için izin alamamıştı. Arkadaşlarının çabaları da sonuçsuz kalmıştı. Müjde ve Meltem teselli etmeye çalıştılarsa da faydası yoktu. Yanlarından aksi bir tavırla uzaklaştı. Erkek arkadaşı ve diğer arkadaşları yaş gününde eğlenirken O yatağına uzanıp, acı bir şiir yazmıştı. Hafta başı okula geldiğinde erkek arkadaşı her zamanki gibi O’nu kapıda beklemiyordu. Sınıfına doğru gitti. Soğuk bir tavırla karşılanınca hüznü bir kat daha artmıştı. Tabi ki haklıydı çocuk, hiçbir erkek telefon konuşmalarıyla yetineceği bir ilişki istemezdi. Müjde ve Meltem’in davranışları da tuhaftı. Onlardan da aksi tavrı için özür diledi.1, 2 gün süren durgunluktan sonra erkek arkadaşıyla tekrar eskisi gibi olmuşlardı.
O hafta sonu arkadaşlıklarının 3. ayı dolacaktı ve aynı gün yapılacak okul partisine denk geliyordu. Kız artık oraya gidebilmek için günlerce izin almak için uğraşmış ve sonunda amacına ulaşmıştı. En sevdiği kırmızı kıyafetini giymiş ve yola koyulmuştu. Partinin yapılacağı salona girdiğinde sırayla bütün arkadaşları koşarak O‘nu öpmüş ve geldiğine ne kadar sevindiklerini söylemişlerdi. Erkek arkadaşı hemen gelip elini tutmuş ve kız kendini pistte dans ederken bulmuştu. Hiç bitmeyecek güzellikte bir rüya gibiydi herşey. En sevdikleri Sezen şarkısı çalıyordu. İçinden ‘galiba bu aşk’ diye düşünürken gözleri Müjde’ ye takıldı oturduğu yerden onları seyre dalmıştı. O anda Meltem’ in Müjde’den farklı bir yerde oturduğunu farketti.O ana kadar hiçbir ortamda ayrılmamışlardı. Meltem’e tekrar baktı ve O’nun dolu dolu gözlerini gördü. Herkes kendisine acı bir ifadeyle bakıyordu. Neden? Ne olmuştu? Erkek arkadaşının yüzüne baktı ve anlık bir önseziyle, ‘O günkü yaş günü partisinde ne oldu!’ dedi. Çocuğun yüzü bembeyaz kesildi ve ‘ Hiç!’ dedi. Evet bir şey olmuştu, dansı bıraktı, kollarını iki yana indirdi, duymaya korkuyordu ama ısrarla ‘ söyle!’ dedi . ‘Hiçbir anlamı yoktu ben seni seviyorum.’ diye cevap vermişti çocuk ‘kim söyle’ diye bağırdı kız.
‘ Müjde!’
Gerisini duymamıştı, duyamamıştı… Kulaklarında sadece ‘Müjde ‘ yankılanıyordu. O an hiç bitmeyecek güzellikte olduğunu düşündüğü rüya işte bir kabusa dönüşmüştü. Dışarıya doğru koşmaya başlamıştı, sadece koşuyor yoluna çıkan ağaç dallarını, çiçekleri elleriyle savuruyordu. Yine o hiç değişmeyen soru beynine yerleşmişti. Neden? Durdu ve bir banka oturdu. O anda kolunda bir acı hissetti, baktığında 3 tane derin yara izini gördü. Savurduğu güller kolunu yaralamıştı. Kanı kırmızı kıyafetine karışmıştı. 3. aya 3 yara izi, ne kadar da anlamlıydı!? Kalbi acımak buymuş demek ,içi acımak… Yanına gelen Meltem ağlayarak yaş gününde Müjde’yle kızın erkek arkadaşının uzun süre dans edip daha sonra uzun süre bir odaya kapandıklarını anlatıyordu. Çocuğun daha sonra birlikte olduklarını itiraf ettiğini, pişman olduğunu ve kıza olanları kendisinin anlatması için Meltem’e yalvardığını anlatmıştı. Ama ne O, ne de Meltem bunu nasıl söyleyeceklerini bilememişlerdi .Meltem ‘Affet beni söyleyemedim! ’dedi.Tüm arkadaşları uzak bir köşede onları izliyordu. Çocuk ve Müjde yaklaştı. Konuşmaya başladıkları anda kızın kolundaki derin yaraları fark ettiler. Kız, koluna panikle uzanan çocuğun elini iterek gözyaşları içinde ‘Umarım bu üç çizgi hayatım boyunca geçmez ve her baktığımda bir daha hiç kimseye güvenmemem gerektiğini hatırlarım’. Müjde’ya döndü ve ‘tabi ki bu dost kazığını da’ dedi ve Meltem‘le birlikte oradan ayrıldılar. O gün o yaranın bir işaret olduğuna inanmıştı .
Sonraki günler çok daha zor geçmişti. Kızın hayatında en çok değer verdiği iki insanı sonsuza dek silmesi hiç de kolay olmamıştı.Çocuk her akşam evinin önünden geçiyor, balkonuna güller atıyor, durmaksızın arıyor, kızın ders aralarında defterlerinin arasına sevgi ve pişmanlık dolu mektuplar bırakıyordu. Ama artık hiçbirşeyin anlamı kalmamıştı. Kız o dans ettikleri şarkılarını defalarca dinleyip her defasında kendisine unutmaya söz vermişti.Ve bitti! ...
Yıllar sonra bir dost kazığı daha yedi kız. Bir acı darbe daha. Dostuyla paylaştıkları her şeyin koca bir yalan olduğunu anlamıştı. Yine aynı kalp acısı. Kolunu anımsamıştı, 3 çizgiden biri hafifçe kaybolmuş diğer ikisi ise hala belirgindi.’Evet’ dedi, ‘bu da ikincisi.’
Kız bu yaşadıklarından dolayı insanlara küsmedi. Dostluğun ve güvenin değerini daha çok anladı. Belki bir sepet elma almıştı ve ikisi çürük çıkmıştı.Ama hala diğerleri sağlamdı. Üzüldüğünde,sıkıntılarında hep yanındaydılar gerçek dostları. İnsanlara güvenmekten,onları sevmekten hiç vazgeçmedi. Ama hala kolunda 3. bir iz olduğunu da unutmadı!

Ve hala o şarkıyı duyduğunda gözyaşlarını tutamaz!



Bu Hikayeleri Okudunuz mu?


Neden Yaşıyoruz
Ölümün Soğuk Nefesini Hissetmek…
Anne Çocuk
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Affet Babacıığım




Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız