Ölüm
“Dayanılmaz”ın endişesi üzerimde gezerken ve sadece “uykusuzluk”un bana arkadaş dediği bu dipsiz gecede intihar ettim. Notumu bıraktım o lanetledikleri bünyemin üzerine. Sadece bir değildik, çoktuk. Ama sonra yok olduk. Sessiz ve hissettirmeden indik karanlık kuyuya. O, kırmıştı kafasında taşıdığı altın yüklü vazoyu. Dışarısı soğuktu, ölümün bize uzattığı el kadar. O, yinede güzeldi, her ne kadar ölümün çirkinliği sürtüyorduysa da üzerinde. Acaba yapabilir miydim? Onsuz burada nefes alabilir miydim? Deliklerde kendimi gördüm, yağmurun içinden aktığı. Bebek gibi pürüzsüzdü yanıbaşımda. Sade ve el değilmemiş. Ölüm bile ellememiş.
Soğuk metalin acımasızca nefesi yakıyor ağzımı. Kapkara bu havaifişekler. Ya gözleri niye bu kadar acımasız? Kendi kendime yapardım bu karanlığı. Şafaklarında süzülürken göğün. Karanlıktı evim ama neden bu kadar soğuk bana? Yaşamadım hiç bunu. Yoksa gerçekten yaşamıyor muyumdum bu gerçekler çölünde?
Bu Hikayeleri Okudunuz mu?
• Ölümün Soğuk Nefesini Hissetmek…
• Affet Babacıığım
• Acılara Ben Kefilim
• BBb'nin Gizemi
• Bir Aşk Hikayesi