Bir peşin hükmü söküp atmak, atomu parçalamaktan daha zordur. - Einstein [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM
Yeni Şiir Ekle Şiirinizi eklemek için tıklayın.
• Anasayfa • Şiirler • Yeni Şiirler Sesli şiirler Sesli Şiirler Resimli şiirler Resimli Şiirler Bugün Eklenenler Bugün Eklenen Şiirler • Etkili yorumlar • Seçki Şiirler • Son Eleştirilen Şiirler • Son Yayınlanan Şiirler • Yazılar • Makaleler • Öyküler • Denemeler • Söyleşiler • Mektuplar • Masallar • Anılar Bugün Eklenen Yazılar Bugün Eklenen Yazılar • Tüm Yazılar • Etkili Yorumlar
• Edebiyat Defteri
• Yazım Türkçeleştirici • Türkçe Sözlük • Site Kuralları
Online Üyeler


İçerideki üyelerimizi görmek için üye olmanız gereklidir.

Üye olmak için tıklayın.

Online Üye:72







Şizofrenik Öyküler 

Parlak güneşin altında yeşeren bir ağacın bir yerlerinde bir tomurcuk. Öğlene doğru güneş kendini daha fazla belli ettikçe açılmaya başlıyor. Olaylar sürekli bir şeylerin devinimi. Ardı ardına gelişen tüm olaylar birbiriyle sıkı bir bağlantı içerisindedir. Bunu düşündü ağaçtaki ardıç kuşu, ama gene bilmedi ve bir müddet sonra unuttu ne düşündüğünü ve kanat çırpıp güneşe doğru uçtu. Ardında tomurcuklanmış bir ağaç vardı, o yükseldikçe küçülüyordu ağaç. Uçtu en yükseklere kadar uçtu. Ve sonra tomurcuktan bir çiçek çıktı, devinim devam etti fakat ardıç kuşu bunu göremedi çünkü çok yüksekteydi.


Gözlerini kapamış devinimin sürekliliğini düşünüyordu. Kulağında bir konçerto çalıyordu. Devinim. Müziğe uyarak gözlerini kapatmış ve elleriyle kendi kendine sanki orkestra’nın şefiymiş gibi kendinden geçiyordu. Gözleri kapalıydı ve bir şey düşünmüyordu sadece mükemmel bir boşluk vardı. Boşluk iyidir diye düşünürdü bu gibi anlarda, aslında iyi olan boşluk değil boşluğu hissedebilmekti. Devinim dedi gene kendi kendine o içindeki boşluğa doğru.
Ses boşlukta yayıldı, bir yerlere çarpmadı, yankısını hiçbir zaman duyamadı. Geri gelmemişti, devinim dedi kendi kendine. Gözleri hala kapalıydı. Hep bir düşü vardı, bir yerlerden duymuştu ve kendi çapında geliştirmişti düşünceyi. Her şeyin dördüncü boyutu bir gidiş olsa derdi. Ölmek olmasa sadece bir gün çıksak kapıdan dışarı çıksak, sokakta yürüsek ve nereye gittiğimizi bilmeden sadece yürüsek ve sonra yavaş yavaş görüntümüz kaybolsa ve yok olsak. Kimse bilmese, deseler dışarıya çıktı ve bir daha da gelmedi. Kimse bu zamanı gene bilemeyecekti ve daha güzel olacaktı diye düşündü. Cennette cehennemde o zaman yürünerek gidilecekti ve kim bilir bu daha da güzel olacaktı. Kapıdan çıkma ve yok olmak yürürken. Kimse bilmeden. Ve sonra birden unutulmak, yaşanmış olduğun diğer hafızalardan kazınmak. Yürümek yürümek ve yok olmak sessizce. Gene boşluğu hissetti gözleri kapalı şekilde. Canon in D major çalıyordu, bir Pachelbel. Zaten tek eseriydi adamın ama kim bilir ne şartlarda yazmıştı bunu, boşluğu emindi ki o da yaşamış ve hissetmişti. Peki onun sesi yankılanmış mıydı? Belki yankı yapar bir sonu vardır diye düşünerek bir daha seslendi boşluğa. Boşlukta ses gitti, gitti ve gitti... deminki düşüncesini doğrular şekildeydi yavaş yavaş kaybolmuştu ses ve ondan geride hiç bir iz kalmamıştı. Bir süreliğine gözlerini açtı ve baktı. Çınar dedi, büyük bir çınar. Sonra tekrar kapadı gözlerini ve boşluğuna geri döndü. Boşluk muydu onu o yapan yoksa o muydu boşluğu boşluk yapan. Bir müddette bunu düşündü fakat sonra bir karınca kolonisi gibi dağıldı fikirleri. Sadece gene aklında o değişik dördüncü boyut hikayesi kalmıştı. Yürümek yürümek ve yürümek... Siyah ve tonları, mavi ve tonları, kırmızı ve tonları. Boşluğun rengini düşündü, rengini kestiremedi bir türlü; çünkü nasıl düşünüyorsa öyle görüyordu. Saatin tik tak seslerinden beynimiz nasıl bir melodi yaratıyorsa bu da onun gibi bir şeydi. Ne istiyorsan onu yapıyordu beynin. Aslında tüm şartlarda bu böyleydi ama biz bunu bilmiyoruz diye düşündü kulağındaki mükemmel ritimle...

Sonra gözlerini açtı tekrar. Çınar, dev gibi yeşil bir çınar.. Sonra ayağa kalktı kulağındaki müzikle. Yürüdü, kapıyı açtı ve kapıdan dışarı çıktı; sonra gözlerini tekrar kapadı; çınar yoktu.



Bu Hikayeleri Okudunuz mu?


Neden Yaşıyoruz
Ölümün Soğuk Nefesini Hissetmek…
Anne Çocuk
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Affet Babacıığım




Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız