Mutlu olmak istiyorsan, kendini başkalarıyla karşılaştırma. James F. Cooper [Paylaş]
E-mail: Şifre: Facebook ile bağlan Üye ol | Şifremi Unuttum
Türkiye Şiir Platformu
ANASAYFA ŞİİRLER Edebiyat Defteri YAZILAR Edebiyat Defteri FORUM Edebiyat Defteri ETKİNLİKLER Edebiyat Defteri NEDİR? Edebiyat Defteri Kitap KİTAP  Edebiyat Defteri Tv TİVİ Edebiyat Defteri Sesli Şiirler MÜZİK Edebiyat Defteri BLOG Edebiyat Defteri Atölyeler ATÖLYE  Edebiyat Defteri BİCÜMLE Edebiyat Defteri ARAMA Edebiyat Defteri İLETİŞİM
Yeni Şiir Ekle Şiirinizi eklemek için tıklayın.
• Anasayfa • Şiirler • Yeni Şiirler Sesli şiirler Sesli Şiirler Resimli şiirler Resimli Şiirler Bugün Eklenenler Bugün Eklenen Şiirler • Etkili yorumlar • Seçki Şiirler • Son Eleştirilen Şiirler • Son Yayınlanan Şiirler • Yazılar • Makaleler • Öyküler • Denemeler • Söyleşiler • Mektuplar • Masallar • Anılar Bugün Eklenen Yazılar Bugün Eklenen Yazılar • Tüm Yazılar • Etkili Yorumlar
• Edebiyat Defteri
• Yazım Türkçeleştirici • Türkçe Sözlük • Site Kuralları
Online Üyeler


İçerideki üyelerimizi görmek için üye olmanız gereklidir.

Üye olmak için tıklayın.

Online Üye:52







Türk Ve Kürt Kardeşliği 

Karanlık ve fırtınalı bir vadide, amansız yıldırımlar altında kalakaldık.Aç ve dipsiz bir uçurumun kıyısına doğru sürükleniyoruz.Kılavuzlar "kör",emirler hain,bilgeler hilekar.Bu denli tekinsiz,tedbirsiz ,tedariksiz,takatsiz yakalanmamıştık hiç."Düşman kavi,dost gafil,talih zebun!..." denilen zamanlara erdik.Ne yaman bir çağa erdik kardeşlerim?!
Bin yılı devirmiş bir kardeşlik, bu kadar hızla mı devrilir?Ortak kader ve tarih, bu kadar çabuk mu unutulur?Tepeden tırnağa emek ve feda ile inşa edilmiş bir vatan,bu kadar kolay mı parçalanma sürecine sokulur?"Ne olacaksa olsun" isyanı için nedir bu acelecilik?İç savaş psikolojisine bu kadar edepsiz bir şehvetle sürükleniş, tarihin hangi anında vuku bulmuş?
"Her toplumun ve devletin bir eceli vardır"."Ebediyet" iddialarına rağmen her düzen, kendi içinde ölümcül düzensizlik tohumlarını barındırır.Her birliktelik de ayrılığa yazgılıdır.Anlaşılan o ki,mevcut düzen yıkılacak.Görünen o ki,bin yılı aşkındır kriz dönemleri istisna tutulursa asalet ve adalet ile süren hısımlık, hasımlığa dönüş/türül/ecek.Mevcut düzenden musdarip olsak,ona muhalif olsak da yaşanacak olan devinim,değişim ve devrimin iç dinamiklerle gerçekleşmeyeceğini anlamış olmak, ayrıca bir bunaltıcı ve aşağılayıcı etkiye sebep oluyor.Bilhassa yüz yıldır kasden hırpalanmış hısımlığın, hasımlığa dönüş/türül/me süreci, gözlerimiz önünde cereyan ederken buna mani olamamanın olanca kahrını yaşamak düşecek nasibimize, muhtemelen.Kabil, elini kan dökmek için sıvazlarken bu çağın Habil'i olmanın meşakkatli sabrı ile kuşanmak gerekecek.
Kadife,turuncu,sedir,sarı bilmem ne derken sırada newroz devrimi varmış.Tarz ve usuller çeşitlilik gösterse de benzer bir hatt-ı hareketin takip edildiği ayan beyandır:Hedefi yumuşak karnından vurmak.En mecalsiz anında.Basıncın en yüksek olduğu noktaya delici bir hamle yapmak .Süratle ve katiyetle gayeye varmak.Pornografik imalarla da durumu yaftalamak:"Soft" ya da "hard power"!Hangisi uyarsa.Anlaşılan o ki,bize "hard" olanı uygun görmüşler.Sadist ve sapkın bir cinsel taciz ile karşı karşıyayız.En çirkini ise bu sadizm ve sapkınlığın iffet ve erdem edalarıyla yapılıyor oluşudur.
Mezopotamya'ya ilk adım attıkları günden itibaren "medeniyet,hürriyet,adalet" söylemleriyle coğrafyaya,tarihe,kültüre,dile,dine müdahale eden Anglo Saksonlar,gemi azıya almış vaziyette dolu dizgin saldırılarına devam ediyorlar.Dün Ermeniler üzerinden bir "Şark meselesi" ihdas eden yeryüzünün şeryüzlüleri,bugün Kürtler üzerinden yeni hesaplar peşindeler.Senaristi belli,senaryosu belli,oyuncuları belli olan kanlı bir piyes, ortadoğu sahnesinde zorla oynatılıyor .Senarist:Anglo Sakson-Yahudi ittifakı,nam-ı diğer İngiliz yahudi medeniyeti.Senaryo:Ortadoğu'da İsrail'den büyük devlet bırakmamak;-malikane kölesinin dediği gibi- "22 ülkenin haritasını değiştirmek";suyu,petrolü ve madeni kontrol altına almak için Ortadoğu'yu kantonlara bölmek.Oyuncular:İşbirliğine yatkın tüm unsurlar:Batıcılaşmış ve batılılaşmış Kürtçü Kürtler ve Türkçü Türkler,Sahtekar demokratlar,Sabetaycılar,Mezhepçi Şiiler,İslamsız Müslümanlar,Fanatik Falanjist Hristiyanlar.Son sahne:Ortadoğu halklarının büyük kıyımına ve yıkıma rağmen yeryüzünün şerlilerinin hiç hesap edemedikleri aşağılık bir yenilgi!Ortadoğu'nun inanmış ve adanmış oğullarının görkemli zaferi!Onlar böyle bir son sahne ile alay edeceklerdir şimdi,teknolojik güçlerinin verdiği sahte gurur ile böbürleneceklerdir fakat onları bekleyen yegane akibet,"Hittin"dir.
"Hittin",Kürtlerin atası büyük kahraman Selahuddin'in Akdeniz'e döktüğü Haçlıların son kalesinin ve orada yaşanan savaşın adıdır.Bundan yüzyıllar evvel Ortadoğu'nun müslüman halkları bir Kürdün kumandanlığında haçlılara karşı muazzam bir savaş verdiler ve her şeyin bittiğinin düşünüldüğü bir yenilgi sürecinin üzüncünü, muhteşem bir zaferin sevincine çevirdiler.Birleşik düşmana karşı etnik ve mezhebi ihtilaflarını aşarak birleşebildikleri için muzaffer oldular.Kendi aralarında barışabildikleri için düşmanla savaşabildiler.Ortadoğunun ırkları buluşturan ve barıştıran kendine mahsus iklimine gönül verdikleri için bunu başardılar."Hittin","Şok ve Dehşet" fırtınaları dindikten sonra düşmanlarımızın yaşayacağı akibetin ibretli hikayesidir."Hittin",Allah'a,vatana ve özgürlüğe inancın ödülüdür.Ortadoğu halklarının özgür ve adil kardeşliğinin, düşmanı köşeye sıkıştırışının direnç veren destanıdır."Hittin",hem bir kaderdir hem bir tercih.Ortadoğunun tevhid ve adaletle yoğrulmuş özü,Siyonsitleri ve Haçlıları perişan edecektir,bu bildirilmiş bir kaderdir(Bkz.İsra Suresi'nin ilk sayfası).Bu öz ile gürleşmek,Siyonist ve Haçlılara karşı savaşmak arzusu ile bileylenen onurlu öncülerin varoluşsal bir tercihidir.İşte onlardır,tevhid ve adaletin bu çağdaki sancaktarları.İşte onlardır,ırkçılık ve mezhepçiliğin tahrip ettiği vücudumuzu sağaltacak Lokman Hekim'ler.İşte onlardır,tefrika barikatlarının üstünden Muhammedi bir burakla aşacak olanlar. İşte onlardır hasımlık yılanlarını yutan hısımlık asasını firavunların saraylarına fırlatacak Musa'lar.İşte onlardır,bakışlarımızı körleştiren bencillik ve dünyevilik alacalığını giderecek;yaşadığımız ahlaki ve manevi ölümden bizi diriltecek nefesin sahibi çağın İsa'ları.Selam olsun onlara.Selam olsun Ortadoğu'nun arınmış ve adanmış evlatlarına.Selam olsun Allah,vatan ve özgürlük uğruna verilen büyük kavga için kardeşlik feryadını yükselten Habil'lere.Düşman,her ne kadar kardeşimiz Kabil'ler üzerinden hesaplar yapıyor olsa da Kürt,Türk,Arap ve Fars Habil'ler düşmanın planlarını başlarına geçirmek için adalet gayesi ve merhamet hissi ile donatıyorlar kendilerini.Onlar ki,"Kuklayı değil ,kuklacıyı vurun!" diyen asil ve hikmetli bir mücadele geleneğinin çocuklarıdır.Onlar ki,devasa bir imparatoluğun çocuklarıdır.Bir kabile yahut aşiret mantığı ile değil,bir günlük,bir yıllık hesaplarla değil,marazi ve bulaşkan bir duygusallık ile değil, geniş bir coğrafya,derin bir tarih,engin bir kültür birikimi ile hayata bakan irfanın mirasçılarıdır.
Heyhat!Heyhat!Heyhat!Dün Hittin kalesi önünde işgalcilere karşı kavganın kalbinde omuz omuza yer alan kardeşler,bugün işgalcilerin yeniden inşa için başladıkları kalenin yapımında birbirleriyle rekabet ediyorlar.Biri, kalenin surları için malzeme temin ediyor,diğeri yevmiyeci ameleliğe talim ediyor.Dün düşmana karşı birbirlerinden yardım isteyenler, bugün birbirlerine karşı düşmandan yardım istiyorlar.Ah bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?Dünkü Hittin'in mimarları değil midir,bugünkü hasımlığın mimarları?İnşasına kesin gözüyle bakılan bu kalenin içinde kendisine konforlu bir yer verileceği umuduyla canhıraş bir uğraş veriliyor.Yanılmıyorlar,elbette kendileri için bu kalede bir yer hazırlanmaktadır ve elbette hazırlanan bu yer kendilerine verilecektir.Kendileri için hazırlanan yer,kalenin mahzenlerindeki zındanlardan başka bir yer değildir.O zındanlarda,ihanet edilmiş bir kardeşlik ile yan yana yatacaklardır.Belki o zındanlara atılmamız gerekiyor;bir kez daha,Malazgirt'te,Mohaç'ta,Çanakkale'de yaşandığından daha derin bir bağlanış ile birbirimize bağlanabilmemiz için.İhanet ile kopartılan kardeşlik, belki sadece düşmanın zincirleriyle yeniden bağlanabilecek.İnkar edilen ortak kader,karanlık bir zındanda yeniden hüküm ferma olmaya başlayacak belki de.
"Bize dokunamazlar,göze alamazlar,biz Irak'a benzemeyiz" sahte kibir ve iyimserliğinden sıyrılıp baktığımızda yaşanacakların ivmesini öngörebiliriz.Allah'u alem.Parçalanan,atomize edilen bir Ortadoğu'da Anadolu'nun masun kalacağını varsaymak iyimserlikten ziyade ahmaklığa yakındır.On yılı aşkın zamandır fiilen CIA ve MOSSAD'ın kontrolünde şekillendirilen Kürt devleti oluşumu hızla olgunlaşmaktadır."Bayrak krizi"nin gösterdiği şeylerden biri,bu sürecin sanıldığı kadar uzun sürmeyeceğidir.Basit bir provakasyonda alınan iç savaş pozisyonları,yaşayacağımız sürecin dehşetine hazırlanmamız gerektiğini haykırmaktadır.Bayrağı savunma adına sokağa çıktıklarını söyleyenler,uluslararası müdahaleye kadar varacağı aşikar olan bir iç savaşa pek hevesli görünüyorlar.Yığınların, ölmeyi bayılmakla karıştırdığı,yaptıklarının manasına nüfuz edemeyecek bir sığlıkta oldukları,maksatla fiil arasındaki zıtlıkları fark edemedikleri düşünülebilir.İç savaş sürecinin içine yığınları balıklama daldıranların ise mazareti yoktur.Düşmanın elini kavileştiren de sureta dostların işte bu tasarlanmış gafleti(!)dir.
Meselenin en can alıcı noktalarından birine gelmiş bulunuyoruz.Egemenliğin verdiği imkanların da yardımıyla daima şu söylendi:"Kürt ulusalcı elitleri,işbirlikçidir!".Evet bu doğru bir tesbittir fakat eksiktir."Kürt sorunu"nu bu topraklara armağan eden ve sorunun makul hiç bir çözüm tarzına imkan sunmak bir yana,daima cebri,metezori metodlarla "iş"in halledileceğini savunan Türk ulusçu elitleri de işbirlikçidir.Barzani ve Talebani'ye işbirlikçiliklerinden ötürü olmadık hakaretleri yapmalarına rağmen -ki,bu hakaretleri fazlasıyla hak etmektedirler- kendileri de aynı şeyi yıllar boyu yapmışlar ve hala yapmaya devam etmektedirler.Dertleri,şimdiye kadar "stratejik müttefik,dost" bildikleri Sam Amca'nın stratejik müttefik ve dost tercihini bu sefer Kürtlerden yana kullanmış olmasıdır.Kızgınlıkları biraz da bundandır.Hastalıklı bir kıskançlığın emareleri de bundandır.Amerika ile hasım olmayı göze alamayan korkaklıklarını ,Kürtleri hasım ilan ederek gizleme çabası da görülebilir."Eşeği dövemeyenler,semeri dövmek" tatminin peşindeler.Yazık!
Kürt ulusçularının,bu büyük komplonun bir parçası olduğu gerçeği orta yerde dururken,pişkin itiraflar iftiharla sunulurken Türk ulusçularının işbirlikçilik fiileri ve potansiyelleri gözlerden kaçmakta,kaçırılmaktadır.Ortadoğunun işgaline gizli açık pek çok destek veren Türk eliti ve ulusçuları,işbirlikçi Kürt unsurları dümen tutup anti emperyalist pozlar takınmaktadır."Ba'de harabil Basra"("Basra harap olduktan sonra") arz-ı endam eden bu antiempeyalizmin hala açıktan Amerika'yı hedefe yerleştirmekten sakınan tutumunun da kanıtladığı gibi ortalıkta dolaşan şey,anti emperyalizm falan değil,düpedüz Kürt düşmanlığıdır.İşgalciler,Kürt devleti projesine gaz vermeyecek olsalardı hiç mesele yoktu.Al gülüm ver gülüm,Sam Amca'yla beraber "pis, hain Araplar"ı öldürmekten çekinmeyeceklerdi.Türk eliti ve ulusçularının emperyalizmle -tek meselesi olmasa da- en büyük meselesi,Kürt meselesidir.Diğer meseleler de tabii ki ilkesel olmaktan çok uzak,menfaaatlarla ilgili şeylerdir.Emperyalizm ile esastan karşıtlaşmayan bir ideolojik kadronun bugün antiemperyalizm pozlarına soyunması söz konusudur ve bu,Apo'nun antiemperyalizminden farksızdır.Şu kesindir ki,bugün küfürler ettikleri Kürt elitinin yerinde olsalardı tıpatıp aynı davranırlardı.Çünkü aynı memeden aynı zehirli sütü emmişlerdir.İslam'la,bu toprakların,Ortadoğu'nun ruhuyla ilişkileri aynı karakterdedir.Kardeş ve komşularına bakışları aynı kem gözlerledir.Tevhid'i kavrayışları aynı düzeysizliktedir;"birlik-beraberlik!" demeçlerini ağızlarından düşürmemelerine rağmen birliğin sahici ruhundan uzak, ayrılıkçılardır gerçekte.Adalet idealine yabancılaşmış,iktidar manyağıdırlar.Batı'nın sapkın modernizmi ile çarpılmış şizofrenlerdir.
Çatışma kaçınılmazdır.Birbirini var eden ve birbirine karşı konumlanmış bu ulusçulukların kapışması, dengelerin biraz kımıldatılmasına bağlıydı, o da oldu.Emperyalizm bu matah etnik sorun manivelasını kullanarak çabucak dengeleri bozdu.Kanlı hesaplaşmalar için her şey ustalık dahi gerektirmeyen bir kabalıkla dizayn ediliyor.Apo'nun yeniden yargılanma süreci,fay hatlarını tetiklemek için ideal bir zemin sunabilir.O yetmezse "self determinasyon",referandum gibi dayatma yöntemleri ile uluslararası müdahaleyi peşinden getirecek bir kargaşa zemini oluşturulabilir.Görünen o ki,Kürt ulusçuları bu müstakbel uluslararası müdahalenin verdiği destek ve güvenle daha bir motive olmuş durumdalar.Dengelerin hep böyle lehlerine olacağı yanılgısının bedelini hesap edemeyecek kadar büyülenmiş durumdalar.Yazık!
Kanlı bir hesaplaşma için zemin yoklandı ve işgalciler,her şeyin umulandan daha hızlı ve kolay olacağı tesbitiyle mesrur olmuşlardır.Şimdi iş,süreci tırmandıracak hamleleri koordine etmekten ibarettir.Barut fıçılarıyla dolu bir ortamı havaya uçurmak maharet de sayılmaz hadd-i zatında.Çarçabuk şunu hatırlatmak ve ısrarla tekrarlamak zorundayız:Türk ulusçularının,tehditkar imalarla söyledikleri şey, çok doğru bir şeydir:"Amerika,İsrail bir gün çeker gider,biz burda baş başa kalırız,işler o zaman değişir,bunların hesabı sorulur". Ne yazık ki söyledikleri doğrunun kendilerine bakan yüzüne pek riayet etmeyeceklere benzerler.Bugünün yarını var ve yarın yargılanacak olan işbirlikçi Kürt unsurlar olmayacaktır sadece .Şu gün vatana ihanet eden Kürt ulusçular,bizim öz be öz kardeşlerimizdir.Tevarüs ettiğimiz,çözmeyi başaramadığımız bazı sorunlarımızı düşman çok iyi kullanıp bizi birbirimize düşürmüştür.Çatışma kaçınılmaz olsa da ihanetin cezası bütün hukuklarda apaçık belli olsa da bizler kardeşiz.Elbette şu gün Irak'ı,yarın Suriye'yi,öbür gün İran'ı,sonrasında da Türkiye'yi İsrail'in nam-ı hesabına parçalamak için can atan Kürt ulusçuları bunun bedelini kanlarıyla ödeyeceklerdir.Onlar,sonuna kadar gitme iradesi gösterebilirlerse sonuna kadar da gidilecektir elbette.Bir şartla fakat:Ne için savaştığımızı doğru tanımlayıp iddialarımıza yaraşır bir hakkaniyetle savaşarak.Şayet birileri,tek kelimeyle faşizan bir dille Kürtlerin meşru ve masum kültürel/ulusal haklarını çok gördükleri,bunu bir türlü hazmedemedikleri için savaşacaklarsa bu gayrımeşru bir haldir.İşbirlikçi Kürt unsurlara karşı verilecek savaş, Kürtler için verilmedikçe ahlaksız,anlamsız ve sonuçsuz bir savaş olacaktır.Mesele,Kürtlerin zapt-u rabt altına alınması olarak ele alınırsa elde kalacaktır.Mesele asayişin sağlanması olarak görülürse asayiş falan sağlanamayacaktır.Asayiş,meselenin zahiri cephesidir;batıni cephesi ise karşılıklı önyargılar,kalbi soğumalar ve kırılmalardır.Batıni cephede kaybedilmiş bir savaşın getireceği bir zafer de yoktur.Biz, Kürtlerin daha insani,daha güzel,daha müreffeh bir ülkede yaşamalarını engellemek için değil bilakis tam da bunun için savaşmalıyız.Hiç bir şeyin değişmemesi için değil,her şeyin değişmesi için savaşmalıyız.Yepyeni bir kardeşlik akdi,dipdiri bir birlik için kavgaya soyunmalıyız."Bağımsız Kürt Devleti" denen ve uğruna Kürt gençlerinin kendilerini ateşe attıkları şeyin düpedüz "bağımlı bir Kürt devleti" olduğu hakikatini haykırarak onların bu tuzağa düşmemeleri için yalvararak savaşmalıyız.Yarın Amerika tank ölülerini,tanker enkazlarını bırakıp burdan def olduğunda biz bu vatanın ortak mirasçıları ve evlatları olarak baş başa kalacağız.Yüz yüze bakacağız.Kardeşler arasında bu tür fitne dönemleri olması gerçeği, acı bir gerçektir.Bu kan kusturucu gerçeğe, merhamet ve serinkanlılıkla yaklaşmalıyız.Yüzümüzü kızartacak söylemlerden,tutumlardan,tarzlardan,strateji ve taktiklerden beri olmayı başarmalıyız.Kabaran ulusalcı dalgaya karşı,ulusumuzun görünür menfaatlarının değil, kardeşliğimizi temellendiren ruhun ve değerlerin kalıcı maslahatlarının yanında yer almalıyız.Ulusçuluğun sebep olduğu ve işgalcilerin ateşlediği bu yangını söndürmek için Kürt,Türk,Arap ve Fars kardeşler olarak yeniden omuz omuza davranmalıyız.Yakın ve hatta belki orta vadede kavga Kürt ulusçularına karşı Türk,Arap ve Fars ulusçularının kavgası olarak şekillense de bu arızi bir durum olacaktır.Nihai kavga,kaderini İsrail ve Amerika'ya rabt etmiş Kürt ulusçuları ile kaderini kardeşlerininkine rabt etmiş Ortadoğu'nun sadık evlatları arasında olacaktır ki,Kürt ulusçularının bu kavgayı kazanma ihtimalleri, tahmin edemeyecekleri kadar azdır.
Vatanına,bu toprakların ruhuna ihanet etmeyen her Kürdün de pek ala bildiği gibi Kürt devleti projesi,Siyonist bir projedir.Kürt örgütlerindeki kimi aktivist unsurlar da gözlerini kapamalarına rağmen bunu sezinliyorlar olsa gerektir.Bağımsız Kürdistan adına ama gerçekte Siyonizmin hatırına Kürtler sahaya sürülmektedir.Tarih,bunu en büyük aldatmacalardan biri olarak kaydetmek için daha şimdiden sabırsızlanmaktadır.Arapların hissettikleri ,Türklerin ve Farsların tez zamanda hissedecekleri ihanetin dayanılmaz ağrısını, Kürtler tahammül edilmez bir yoğunlukla yaşayacaklardır.İşte burda biz kardeşlere düşen şey,bu gözüken ama görmemek için ulusçuluğun körleştirici zehrinden içmiş olmanın gerektiği bu gerçeği an be an hatırlatmalıyız Kürt kardeşlerimize.Savaşımızın,onların birer çakıl taşı,-beni bağışlasınlar- birer "mayın eşeği" olarak kullanılmasına engel olmak için olduğunu yılmadan anlatmalıyız.Anlatmak değil,yaşamalıyız.Propaganda olarak değil,hayati bir hakikat olarak.Birlik çağrılarımızın bir araç değil,amaç olduğunu apaçık izah edebilmeliyiz.Savaşın ağırlığını mümkün olduğunca Siyonist hedefler üzerine yığarak İsrail'in planlarını zora sokabiliriz.İsrail'in atlama taşı olan Kürt Devletine karşı Kürtleri öncelikli ve/ya ağırlıklı hedef almak yerine İsrail'e ve hamisi olan ABD'ye vurmalıyız inatla.İşgalcilere karşı oluşacak antisiyonist cephede en az Türk,Arap ya da Farslar kadar Kürt kardeşlerin de yer alacağına inanmak için çok sayıda ümitlendirici veriye sahibiz.Barzani ve Talebani üzerinden yıllarca ajanlaştırılmak için milyar dolarların harcandığı ve her türlü muhalefetin kanla bastırldığı Kuzey Irak örneği,işgalcilerin Kürtler üzerindeki daha geniş ölçekli planlarında yanılmalarına sebep olacaktır.Nitekim Türkiye,İran,Suriye kürdistanları, Kuzey Irak örneğinden ciddi farklar taşımaktadır ve bu, işgale karşı ciddi bir tutamaktır.Türkiye Cumhuriyeti ve PKK'nın olanca ifsadına rağmen Kürt halkı aklı selimini büsbütün kaybetmediğini değişik defalar ortaya koymuştur.Hal bu iken savaşı Kürtlere karşı bir savaş olarak tanımlamak ve buna göre konumlanmak alçakça olduğu kadar ahmakçadır ve hilaf-ı hakikattir.
Artık tüm ehl-i vatan anlamalıdır:Ulus devletler birer musibettir.Modernliğin din dışı dininin ürettiği, uğruna halkların,ulusların kurban verildiği icad edilmiş bir puttur.Ortadoğunun karakterine,coğrafyasına,tarihine,ruhuna bu kadar aykırı bir dayatma da görülmemiştir.Ortadoğu'nun bedenine bu ulus devlet libası dar gelmiştir.Ortadoğu'nun ruhu bu kalıba sığ/dırıl/amamıştır.Vatanımızın narin bedenine yaraşan,nazik ruhuyla bağdaşan yegane tarz,Osmanlı tarzı bölgesel,gevşek sınırlı,geniş bir devlettir.Bunun formuna birlikte karar vereceğiz:Federasyonlar,eyaletler... hangi form ortak irademizde vücut bulursa onu hayata geçireceğiz.Bu yapamadığımız bir şey değil ki,yapamayacağımız bir şey olsun.O büyük ve birleşik vatanımızda,değişik uluslardan kardeşler olarak özgürce yaşayacağız.Tevhid ve adaletin kucaklayıcı gücü ile yeniden inşa edeceğiz insanlığa nümune olacak bu yeni ülkeyi.Bu,bölgeyle ilgili yegane "vaad"dir ve bu vaadi yerine getirecek olan,"külli şeyin kadir" olan Allah'tır.Yepyeni bir doğuş için bu denli ağır sancılar çekilmesi, tarihin bazı dönüm noktalarında yaşanmış bir şeydir ve şu an yaşamakta olduğumuz da gerçek bir dönüm noktasıdır.Yeniden özgürleşmek için bu kadar ağır esaretlere düçar olmamız gerekiyormuş demek ki.Birbirimizi ter-ü taze bir sevgiyle sevebilmemiz için bir süre ayrılmamız,parçalanmamız,dargın gezmemiz gerekiyormuş demek ki."Sakın kader deme/Kaderin üstünde bir kader vardır".Biz kadere iman eden bir miletin çocuklarıyız.
İşgali bertaraf edecek cepheyi kurabilecek ve yeniden doğuşa öncülük edebilecek ideolojik ve ahlaki formasyona sahip olan doktrin,İslamcılıktır.Ne var ki,özellikle Türkiye'deki İslamcılık, sağcılık hastalıklarından ve solculuk komplekslerinden bir türlü kurtulamadığı ama temelde gayrı ahlaki korkulara saplanıp kaldığı ve üstüne düşenleri yapabilecek bir öncü insan tipini inşa edemediği için mevcut boşluk hasıl olmuştur.Şayet bu ülkede şahsiyetli bir islami hareket varlık gösterebilseydi şu an yaşanan etnik bölünme vakıası bu derinlikte olmazdı en azından.İşgalciler ellerini kollarını sallayarak ülkelerimizi işgal edemezlerdi.Bizi birbirimize düşürmek için hem bu kadar bol malzeme bulmalarına mani olunabilir hem de direniş sürecine paralel olarak ciddi bir birlik zemini teşkil edilebilirdi.Türkiye İslamcılarının temsil ettikleri ihanet,Kürt ulusalcılarının ihanetinden daha az değildir ve süreci belirleme noktasında bu iki ihanet de ağır sorumluluk sahibidir.Türk solunu saymıyorum,çünkü onlar geçici bir parantezdi ve tarih onları ebediyyen kapatmıştır.Birer gençlik kulübü ve marjinalizm olarak devam etmelerinde hiç bir beis yoktur hatta bazı faydaları dahi olabilir.Mesela,bu toprakların ruhuna aslen en yabancı olanlar onlar olmalarına rağmen işgale karşı en azından söylem ve kitlesel eylem düzeyinde an atak ve tutarlı davrananlar da onlar olmuşlardır ve belki bunun sebep olduğu utanç ve zillet bazı vatan unsurlarının asli vazifelerini ifa için kışkırtıcı bir işlev görebilir.
Ey Kürt,Türk,Arap,Fars kardeşim!Sen ve ben kardeşliğin hakkını vermek adına üstümüze düşenleri yapamadık.Kardeşin kardeşe küstahlık ettiği,zulümkarlık ettiği zamanlarda adil bir barış için yerinde müdahalelerde bulunamadık.Zamanın tekerleğinin hızlandığı şaşılacak bir çağa erdik.Şimdi kardeşlerimizden Kabil olanlar,diğerlerine kast etmek için ellerini kaldırmışlarken de araya girip bu kavgayı bitirecek bir kuvvete ve cesamete sahip değiliz.Ancak ne kadar acze düşsek,adalet ve barışı ikame için gereken liyakat ve heybeti sergileyemesek de ellerimizi kardeşlerimizin kanlarıyla kirletmeyeceğiz.Sadece düşmana,işgalciye ve nihayet onunla aktif işbirliği yapan hainlere vuracağız.Ta ki,gerçek hainler,ırkçılık şeytanının,doların ve iktidarın büyüsüne kapılan hainler belli oluncaya kadar hınçla ve sabırla işgalciye vuracağız.Durmadan ve yılmadan aldatılmış kardeşlerimizin, düşmanın değil bizim safımızda dövüşmesi için çırpınacağız.Irkçı ve şeytani bir kinle değil merhametle yaklaşacağız onlara.Ne zaman ki,artık gafletin değil,aldanmanın değil alenen ihanetin güttüğü hainler belli olunca onlara bu vatanın keskin yasalarını uygulamaktan da geri kalmayacağız.Sabır,tevazu,erdem,bilgelik,sevgi gibi alplik ve erenliğin zırhlarını usul usul giymenin zamanı geliyor kardeşim.Ne güzel bir şeydir Allah,vatan ve özgürlük için savaşmak.Selahuddin'lerin,Kılıçarslan'ların yürüdüğü bu topraklarda aynı ruh ve gaye ile yürümek ne güzeldir.Ne güzeldir,şeytanın ordusu işgalcilerin ve ruhunu şeytana satmış hainlerin üstüne üstüne yürümek.Bu topraklarda yaşamak ve ölmek ne güzeldir.Kanlarımızla bu toprakları sulamak ne güzeldir.İki güzellikten birine( ya zafer ya şehadet) yazgılı olmak ne güzeldir.Ey kutlu kardeşim!Bu karanlık ve fırtınalı vadide ellerimden tut.Adalet,özgürlük ve kardeşlik için sana uzanan bu ellerimi tut.Bu aç ve dipsiz uçurumdan ancak senin yardımınla selamete erebilirim.Sen benim elimden tuttuğunda bizi yenecek bir ordu yoktur.Hiç olmamıştır zaten.Bizler zafere yazgılı kardeşleriz.Bizler Allah'ın yardımcıları ve dostlarıyız.Allah da bizim yardımcımız ve dostumuzdur.Gel,yüzyıllardır okuduğumuz şu duayı yine birlikte okuyalım:"Hasbunallahu ve ni'mel vekil ve ni'mel mevla ve ni'men nasir"("Allah bize savunucu olarak yeter!Ve o ne güzel dost ne güzel yardımcıdır!"



Bu Hikayeleri Okudunuz mu?


Affet Babacıığım
Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar
Yaşamak, Sevmek ve Öğrenmek
Tavsiye
Şarkı Söylemeyi Sürdür




Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.
Kapat Çerez Politikamız