DÜŞ BULUTLARIÇekiyor mutluluğumun öfkesini kaderimin anaforu hüznüme mimar oluyor türetilmiş kelimeler gün ortasına boyuyorum duvarları boydan boya... İbn-i Sina bakışlı yarasa akşamlarında. Yaramın sesiyle bakıyorum uzaklara hadım ediyorum tüm ışıkları İzler ediniyor tenim İstiridyenin kestiği yerde k/anım tuzlu akıyor hala... Ellerimde parçalanıyor ağustos böceklerinin haritası. Kuş bakışı bakıyor anlamına karşılık bulamayan kelimeler Ölüm fermanı gibi büke büke suskunluğa gömüyorum bir düşü. Niha-i arzumu katlayıp kaldırıyorum yavaşça gece ile esmerliğin arasına... Urgan olup kıskıvrak boynuma dolanırken zaman Hallacı gibi en derinlerde aleve dönüşüyor kavrama izleri bir çırpıda Toplayıp mesafeleri yakıyorum odamın ortasında. çoğalıyor yaman bir ezgi Muhalif rüzgarın kıvrımlarında... Uçurumlar köprüleniyor bakışlarımda solgunluğa sıvalı uykular üstünde Yuvalarını terk ediyor gözlerim Rönesans gülüşlü orta çağda. Dudaklar hissiz, kalpler gayretsiz mertliğin tanelerini arıyor elimdeki serçe... Kim unuttuysa açık içimdeki Tufanı kapatsın artık... Şahını mat ediyor atlar gül fırtınasında Nalları düşüyor gönlümün satrancına. Aşk sultan tanımaz diyerek çıkıyorum ipek yoluna... Veziri esir alıyor yüzsüz dakikalarım. Sonuna mim koyuyorum haramilerin talan ettiği hatıraların.... Antik kentin yıkıntıları arasında Hititlerden kalma güneş gibi sevgim ile göz kamaştırıyor ışığım Miadı dolmuş yorgun bir yolcu olsam da asaletimin ibresi destan yazıyor dağlarda... ’Gel beni şad eyle ’ diyene kadar Mevlana diyarından bir ses... Alıyorum ayaklarımın altına cihan saltanatını dikenler yürüse de dizelerime.. Ölmedim ayaktayım dercesine arştan ferşe çıkıyor niyazım... Nöbete duruyor usumun kapısında ters dönmüş ünlem Sonsuzla bölünüyor eserimin son noktasında tümcem... Yüreğim çatlasa da iki nokta arası kestirmenin gürültüsünden... Yürüyorum düş bulutlarının üzerinde gülüşün yalıyor yüzümü. Sevdiriyorum kendimi noktalı virgüle. sözcüklerini sözcüklerimin üstüne yastık yapıyorum Karanlığa göz kırpıyorum nedensizce Yatırıyorum göğsüme kalbinin atışlarını saatin tik taklarını dinlemek yerine... acımasız bir ışık eritiyor sözlerimi Nefes alışların ile sendeliyor sesli harfler tanışıklıklarını bırakıyorlar tenime Alnıma düşüyor özlemin perçemleri buruk bir sevinci öldürüyorum içimde İki çelişki arası uzaklar uğuldayarak kar topluyor anılarımın üzerinde Umut fakiri değilim yine de ; En cimri yanım seni yazmak olsa da şiire.. Ferda Özsoy. |
Duygular nakış nakış işlenmiş. beğendim...
Yetkin kaleminiz daim olsun...
............................................... Saygı ve selamlar..