MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

Orta Okul Anıları / Filim
İbrahim Çelikli.

Orta Okul Anıları / Filim



Cumartesi günleri,
eski bir ‘kaptý-kaçtý’dan
ve oldukça yüksek volümlü müziðin arkasýndan,
hoparlörde inadýna sevimsiz bir sesle
günün filmi duyurulurdu,
ve her film;

“-son yýllarýnnn! en güzel macera filmi,
Çýnar Sinemasýnda…..
sahat ikibuçukta……
sadece bayanlara
Çýnar Sinemasýnda
aþk-macera avantür ”

bazen Keloðlan, Ayþecik, Kara Murat, Tarkan
bazen de türkü-þarký filmi Orhan Gencebay’dan
“- sevenin halinden sevenler anlar
gel gör þu halimi bir teselli ver
aramýza kimse gelip girmesin
periþan halime bir teselli ver

ben zaten her acýnýn tiryakisi olmuþum
ömür boyu bitmeyen aþkýnla yoðrulmuþum”

akranlarýmýz arasýnda bir
Yýlmaz Güney-Cüneyt Arkýn kamplaþmasý
(güya Yýlmazcýlar solcu, Cüneytçiler saðcýydý)
ve hepsinde kendi yazýp-yönetme ve
Fatma Girik ya da Türkan Þoray ile
birlikte baþrol oynama sevdasý
þehirli çocuklar da bir kovboyluk meraký vardý
“-hey Camoka, kes Sabata” ve “atýný si
lahlayan kovboy” naralarý atýlýrdý
rüzgarda savrulan yelkovan ritimli,
ýslýk çalýnýrdý

fotoðrafçý camekanlarýnda
Hayati Hamzaoðlu’nun, Danyal Topatan’ýn Bilal Ýnci’nin
Yalvaç’lý benzerleriyle çekilmiþ fotoðraflarý
bir de Yalvaç’ta çevrilen
“gölgen bile benden korkar” (ne demekse)
filminden sahneler yer alýrdý







bir de siyah beyaz bir afiþte
“Hamido’nun Öz oðlu” bilmem kim
(üvey oðullarý da mý vardý acaba)
o güne kadar Hamido adýný duymamýþ olanlar bile
filmden, artistlerden, aktörlerden, filmle ilgilenenlere
bahseder oldular birbirlerine
kendileri de hikaye içinde
Hüyüklü’lü bilmem kimden,
Masýrlý bilmem kime
çocuklarýn Cüneytli, Yýlmaz Güneyli senaryolarýna
Hamido ve Hamidonun Özoðlu eklendi anýnda
sinemanýn hemen yanýbaþýnda
okunmuþ tommiks, teksas, zagor
cizgi romanlarý
neredeyse onda bir fiyatýna alýnýr-satýlýrdý
öðretmenimize göre zararlý neþriyatlardý
oysa en azýndan okuma çevki aþýlýyorlardý
ne doktorlara inanmalý
ne öðretmenlere kapýlmalý
her þeyin azý yarar
normali karardý

ne kadar yanlýþ kaný
ayný öðretmen oniki yaþýndaki çocuklara;
Mehmet Rauf’un “Eylül” romanýný
ev ödevi olarak hazýrlattý
mübareði aratmadýðýmýz kitapçý kalmamýþtý
þehirlerarasý otobüs yolcularýna
elimizde on lira
kimdir, nedir
bilmeden,
“-amca” diye yalvara yalvara
bulundu, þehir dýþýndan geldi
kim erkekti,
kim kadýndý
hocanýn neydi amacý,
hoca ya belli bir yaþtan sonra,
hatta kitap hakkýnda
bir þeyleri öðrendikten sonra okumuþ olmalý
belki de hiç okumamýþtý,
sayemizde özetini okuyacaktý

“Öðretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktýr.”
belki bu söz bizden bile bir-kaç sonraki nesil
tarafýndan ancak anlaþýlacaktýr
yetiþen her gençlik,
bir önceki gençlikten öðretmenlerin eseri olacaktýr
yanlýþ-doðru, baþarýsýz-baþarýlý, mutsuz-mutlu
sefil-ezik, canlý-dimdik,
en baþarýlýlar bile abidik-gubidik
vatanýn evlatlarý,
gelecek neslin ana-babalarý

Cumartesi günleri öðleden sonra
kadýnlar matinesi olurdu, ondörtotuzda
sözde delikanlýlar balkonda,
gelip geçerken birileri
illa aþaðýyý kolaçan ederlerdi,
izmarit fýrlatýrlardý aþaðýdakilerin üstüne
nasýl delikanlýlýksa

kýzlarýný yalnýz göndermemek adýna
yaþlýlarý takardý aileler
kýzlarýn yanýna
onlar daha dikkatliydi,
filmi seyrederken
korkup çýðlýk atarlardý,
haksýzlýða karþý
intizarlarýný sýralarlardý
“gönenmeyesice”
“beyliðinde þer çýkasýca”
“ciðerinden yan, ciðerinden yanasýca”
“kör galasýca”
“nüzüller eyinsin iþallah da yörüyeme”
“…”

öpüþme sahnelerinde
balkondan ýslýklar,
galiz küfürler
“üsdüme çýk bee!”
“ulen senin gibi garým olsun
bi milyon da borcum olsun”
“Alllaahh yavrum bee”
“garý dediðin böyle olacak
kaderime sýçayýn, þeyttimin gaderii”
“yeme de yanýn da yat”
salondakiler ya;
yüzlerine peçelerini gererler
ya da baþlarýný yana çevirirler
“viriiii”
“-gene aðzýndan öpdü ikrah”
“-aynaaa”
“-ayennaa”
dýþarý çýktýklarýnda da
ilk bu konu gündeme gelir
tanýþ akraný bir kadýnla karþýlaþtýðýnda
“ikrah
namerd olasýcalaa
Türkan deye geldik ayanam
gene garýnýn a(ð)zýndan öpdü o adam”




arada bir cumartesi geceleri
Çýnar Sinemasýna giderdik
zengin kýz-fakir oðlan, birbirinin benzeri
biri Türk filmi, biri de yabancý
iki film izlerdik

zenginin dalaverelerine diþ bilerdik
fabrikatörün oðlu yerine
fakir oðlan tercih edilince
alkýþlar, çýlgýna dönerdik
bize göre zengin olanlara haince
bakýþlarýmýzla dalga geçerdik

“film” ayaða kaldýrýr ezilmiþliðimizi,
zenginler; gözümüzün içine baka-baka,
çevirdikleri olur-olmaz filmleri,
bize;
paramýzý alarak seyrettirirlerdi
seyrederdik, zafer sarhoþu olurduk, yerdik
ayný konu,
hatta ayný oyuncular olduðunu
bilsekte
ertesi hafta sonunu iple çekerdik

diðer filmde; isimler, olaylar bize yabancý
film bittiðinde, sinemadan çýkanlar dýþýnda
yolda-sokakta kimsecikler olmazdý
gece geç vakitte, hýzlý adýmlarla…

gece geç vakitte en hýzlý adýmlarla
eve gelene kadar,
oynaþýrdýk sokak lambalarýyla
biraz üþüdüðümden, biraz da korku
acelem olurdu
gölgem bir arkamda kalýp,
bir önüme düþüyordu.

cadde ardým sýra uzayýp gidiyordu
pencerelerde loþ ýþýklar
bir-bir karanlýða gömülüyordu

bir ben yapayalnýzdým
kimse beni beklemiyordu
saçlarýma karlar üþüþüyordu
yapayalnýzdým

ve bekleyenim yoktu
üstelik sobam da yanmýyordu
ve
yüklükteydi yataðým






DÝPNOT

avantür: macera
dalavere: düzen, hile, yalan-dolan



Resim ilk seyrettiðim filmin afiþi, yerli filmi hatýrlamýyorum, Avare’ti de hiç sevmemiþtim
Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.