0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1772
Okunma
akşam üzerileri bir garip batıyor güneş,
duman duman tütüyor bu şehir.
soluk almak zor,
karanlık çökerken gözlerine!
binalar sarmış dört bir yanını,
ve kimsesiz çocuklar olmuş;
kendini yeşil sanan ağaçlar...
kimsesizler yurdu çok uzakta,
gidemiyorlar ki;
kökleri var toprakta!
manzarasız evleri,dükkanları sevmiş bir kez;
istanbul’un arsız yüreği,
eski birer leyla-mecnun masalı şimdi;
çam ağacının oksijeni...
sabahları bir soğuk doğuyor buranın güneşi,
çiğ düşmüyor artık çimlere.
kaldırımlar sarmış gri gri,
her tarafı;
yeşillerin,sarıların yerine!
kimsesiz bir kaç tinerci çocuk şimdi;
asi asi yol ortasında duran
yüz yıllık çınarlar...
onlar da yalnız;
ne büyüyecek dalları
ne de umutları var!
artık ağaçlara kazınamıyor aşıkların isimleri;
çünkü her yeri taş etmiş,
taş olası gökdelenlerin hasımları!
çimento ve betona aşık bir şehir şimdi istanbul
ve kimsesizler yurdu ormanı;
geride kalan bir kaç çınar,bir kaç çam...
bir gün kalkar bu sisli hava ve çıkar ortaya;
İSTANBUL!
çırıl çıplak gri vücuduyla...