RUHUMUN SON HECESİ
Duygu ve düşüncelerin ruhumu sardığı,
Hasretliğin bedenimi dilim dilim yardığı Beni alıp Kaf dağlarının arkasına attığı Ve beni durmadan hıçkırıkla ağlattığı, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ağacın dalındaki yaprağın esintisi, Aşkımın son nefesindeki kesintisi Ömrümün, ayrılmaz bir sayfasıdır Ve o sayfada, son bir durak vardır, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Unutma! Her mutluluk bir acıyla biter, Aşiyanından ayrı kalan çile bülbülü öter, Bağrı yanık güller ayrılık ateşini yakar, Ayrılık zincirlerinden bir halka kopar, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ben burada vardım, şimdi yok oldum, Ruhum cesedime bakınca hep soldum Ayrılık sözlerini haykırdım daim dağlara, Gözyaşımı akıttım salkım gözlü bağlara, Ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ağlamasaydım, gülemeyecektim cesedimle, Ben ağlarken ruhum gözyaşı döker bedenimle, Ruhum ağlıyor, ben gülüyorum acı sözlerimle, Ayrılığı ateşliyorum, ceylan bakışlı gözlerimle, Ayrılık, ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ayrılık olmasaydı bilinir miydi beraberliğin kıymeti? Her ayrılık yeni bir mutluluk ve gözyaşının habercisi, Kalemden akan mürekkep bile haykırıyor bu illeti, Aşka banan âşıklar da boyunlarına takar bu illeti, Ayrılık, ayrılık gecesi ruhumun son hecesi… Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Asıl kalmalarının sebebi ayrılık mı birleşme mi? Âşıklar da gönüllere haykırmışlardı bu sözleri, Kalplerinin derinliğinde harlamışlardı közleri, Ayrılık, ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Ben, yazarken zaman bile benden hızla kaçıyor, Umutla beklerken yolunu zaman ayrılık saçıyor, Ruhum umutsuzca mezar taşlarını beklerken, Kabri silinmiş sevgilim boylu boyunca yatarken, Ayrılık, ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Her ayrılık bir var oluştur, ayrılık gecesinde, Seven sevgililerse mutlak buluşur o gecede. Toprak sıkar insanı, sıkar da çıkarır ortaya, Ayağa kalkan güzel insan bir tabela görür, Ayrılık, ayrılık gecesi, ruhumun son hecesi… Temmuz 1998 İstanbul |
Saygı ve selamlar.