- 433 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Buğulu Güneş Ve Gözyaşlarım
Rüzgârlar sabırsız olur, bilmez misin… Geçmişlerini özlerler… Sen, bunu da bilmezsin !
Sabırsız rüzgârların da geçmişi vardı.
Ufukta çalardı gemi düdüğü ,ürperirdi deniz kızları, gelgitler ürperirdi… Kızıl geceleri çağırırdım kuzeyden…..
Sonsuz mavilik kutsardı denizcileri, yalnızlık suyunda bir kez daha yıkanırdı kanatları ıslak güvercinler, gözyaşlarım sulu sepken…
Yaralı bulutları iyileştirirdi mavi Tanrı.
Kuş diliyle konuşurdu dalgalar ,geçmiş batık gemilerin tortusunda ölü balıkçıların buğusundan geçerken buğulanırdı gözlerim…. Gemilerin gözlerinde uzaksadığımız yakın kentlerin ışıkları bir yanıp bir sönerdi… Göz kırpardım kente… Yakamozlar salınırdı med-cezir salıncaklarda…
Kalabalık ruhlar yalnızlığı öldürürdü! Yalnız doğumlarda sancılı geçmiş. …
Mahsun bir şimdiyi bölüşüyorduk gök/evi kuşlarının kanatlarından sızan kanda…
Ekmeği, ateşi ve kum tanelerinden uzak göçebe bir ülkenin yıldızlarına saklanmış umudu bulduğumuzda da açtık. Açıktı elimiz… !
Ellerimizde tenimizin buğulu güneşi; saklı gecenin bağrında deniz ve sesiniz işte oradaydı … ! Yalnız değildik artık hiç birimiz !
Mevsimin adı kardı !
Gözlerinin ikliminde soluyordu mimozalar
Gemilerin güvertelerinde unutulmuş zaman içre kuruyordu papatyalar
Saati kurmayı unutmuş bir balıkçının suçuydu tüm olup biten
Bileklerimi göstermiştim sonrasında, aynası kırık çerçevede kanarken gün,adının ışığını, gözlerinin pırıltısını unutmuştu aydınlık… Bir bahar doğurmuştum,kar ince ince yağıyordu..Mimozalar üşüyordu.… Gerisi ölüm gibi bir karabasan oluyordu, Düş tozu, vakitsiz ekilen tohum, yanlış suların balığı kör bir zaman !
Batık bir güneşin hüznünde bahtsız gemiler vardı, genzimde soluduğum son nefes bayramım oluyordu, olacaktı, bilmiyordum, soluyordum havayla ,renk renk doğuracaktım gülleri,küllerimden yeniden doğacaktım belki… Bunu kimse bilmiyordu, ben kimse siz oluyordum sonra.... Ben kimdim bilmiyordum...Bunu kimse bilmiyordu.
28 nisan 2016
11 haziran 2015…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.