iNSAN VATANINI SEVMEKTEN VAZGEÇMEZ ATAM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
[ kalin ]
Seni sevmek değil de sevdiğimi söylemek için çok zor zamanlar dayım Paşam. Seni toprağım gibi sevdiğimi anlamadıklarına üzülüyorum. İnsan toprağından vaz geçer mi? Seni bayrağım gibi sevdiğimi anlamıyorlar Paşam. İnsan bayrağından vazgeçer mi?
Ben bugünleri yaşadıkça geçmişimi çok özlüyorum. İlkokulda Metin isminde bir öğretmenim olmuştu. Onu çok sevmiştim. Seni bu kadar çok sevmeyi biraz da ondan öğrenmiştim. Her gün senin yeni bir kahramanlığından bahsederdi bize. Anlayacağımız şekilde Yunan’ı denize döktüğümüz güne dek anlattı bir bir. Ben o zamanlar senin bir insan olduğunu önceleri anlayamamıştım. Bir masal kahramanı gibi geliyordun bana. Böyle Süpermen gibi güçlü ve yakışıklı, hayali, yenilmez kahramanımdın benim.
Sakarya’da, Dumlupınar’da devleşen milletinle seni, özgürlüğe koşarken dinledim. Dünyada ‘’ başöğretmen’’ olabilmiş tek liderin hikâyesini nefes nefese takip ettim. Bize armağan ettiğin Cumhuriyetin kıymetini, anlamını öğrendim. Biz kız çocuklarını nasıl sevdiğini, nasıl göklere çıkarıp Sabihaların kanatlarında meclise koştuğumuzu öğrendim. Seni bir kez daha, bir kez daha ve daha da çok sevdim. Senin uğruna ömrünü verdiğin toprakları, sen gibi sevdim.
Metin öğretmenimiz, bir gün On Kasım’ı anlatmaya başladı. Bizler daha çocuk olduğumuz için çok duygusal olmamaya çalışıyordu. ‘’Saat dokuzu beş geçe Atatürk aramızdan ayrıldı’’ derken gözlerinin dolduğunu gördüm. ‘’Aramızdan ayrılmak’’ ne demekti? Bunu çok iyi anlamamıştım ama öğretmenimin gözlerindeki yaş bana senin başına çok kötü bir şey geldiğini söylemişti. O an senin de bir insan olduğunu gerçek anlamda hissetmiştim. Öğretmenimize ‘’aramızdan ayrılmak nedir?’’ diye sordum. Metin öğretmen; yutkunarak bize senin öldüğünü söyledi.
Bir kahraman ölür müydü? Bir masal kahramanı…! O gün bir daha hiçbir derste parmak kaldırmadım. Bir şeye çok üzülmüştüm ama içimde kopan o şeyin ne olduğunu bir türlü anlamlandıramıyordum. ‘’Atatürk ölmüştü.’’ Bunu anlamıyordum. Asla ölmeyecek dediğimiz sen, meğer çoktan ölmüşsün.
Ben senin evine ziyarete gelecektim. Babam, ‘’Atamızı Anıtkabirde ziyaret edeceğiz bu yaz’’ demişti. Anıtkabir senin evinmiş. Şimdi ben seni gelip göremeyecektim öyle mi? Sana, senin için yaptığım Anıtkabir resmini gösterecektim ben. Sana her gün sözler veriyordum. Açtığın yolda yürüyeceğime yemin ediyordum. Beni duyduğunu düşündükçe daha bir coşku ile ant içiyordum. Ama sen ölmüşsün!
O gün akşama kadar yüzüm hiç gülmedi. Gün bitip çocuklar sınıfı boşaltırken hiç yerimden kalkmadım. Kendimi hem çok bitkin hem de çaresiz hissediyordum. Benim Ata’m ölmüştü. Ben bunu tam olarak anlayamıyor olsam bile çok ama çok üzgündüm.
Metin öğretmen babamın arkadaşı idi. Sınıf boşaldıktan sonra yanıma geldi. Bir yandan sıramın üzerindeki eşyalarımı toplarken bir yandan benimle konuştu. ‘’ Deniz, bugün sizin eve beraber yürüyelim mi? Hem yol da giderken sohbet ederiz.’’ Ben ayağa kalkıp Metin öğretmenimin kocaman göbeğine kadar bile gelmeyen boyumla ve sıska bedenimle ona öyle bir sarıldım ki onu bile şaşırttım. ‘’Öğretmenim şimdi biz onsuz ne yapacağız?’’. Bunu der demez ağlamaya başladım. O koca cüsseli, kocaman adam sanki kollarımın arasında eridi. Eğilip gözyaşlarımı sildikten sonra çantamı kendi koluna takıp elimden tuttu. ‘’ Gel bakalım önce yüzünü yıkayalım. Yolda giderken konuşuruz bunları’’ dedi.
Yol da giderken senin çok uzun zaman önce öldüğünü ama bize bıraktığın fikirlerinin ve mirasının bizim sayemizde sonsuza dek yaşayacağını anlattı. Senin bile ölmeden önce kendi ölümünün kesin olduğunu, Dünya durdukça yaşaması gerekenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu söylediğinden bahsetti. Seni gerçekten seviyorsam önce çalışkan bir öğrenci, sonra iyi bir insan olmam gerektiğini anlattı Metin öğretmen.
Anıtkabir’in senin sonsuza dek uyuman için yapılan bir ev olduğunu, kapılarının herkese açık olduğunu söyledi bana. Oraya gittiğim de mozole denilen bir yere elimdeki çiçekleri bırakırken senin için dua etmemi, ona bayrağımıza ve vatanımıza yaşadığım sürece sahip çıkacağıma söz vermemi söyledi. İşte bunları yaparsam senin beni duyabileceğini, uyuduğun yerde huzur bulacağını anlattı.
Senin öldüğünde tüm Dünyanın önünde saygı ile eğildiğini öğrendim. Büyüdükçe aslında sadece bizim değil Dünyanın bile, 1938’de, General McArthur’ un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; “Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim” dediğinde öksüz kaldığını anladım.
Bir ilkokul öğrencisi, küçük bir kızın önce yüreğinde, sonra da yaşamında bir kez daha, yeniden doğup can bulduğunda senin nasıl ölümsüz olduğunu tüm herkese gösterdim. Üsteğmen Kara Fatma’nın kim olduğunu öğrenip bildiğim, tanıdığım herkese anlatırken kadın olmanın ne kadar gurur verici bir şey olduğunu, Ata’mın bana verdiği değeri hak etmek için ülkemi daha ileri seviyelere taşımanın görevim olduğunu çok daha iyi kavradım.
2000’de ABD Başkanı’nın milenyum mesajında; ”Milenyumun hiç şüphe yoktur ki; tek devlet adamı Mustafa Kemal ATATÜRK’ tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış, tek liderdir’ dedikten sonra göğsümüzü kabartan bu gururla sana layık evlatlar olabildik mi? Bizler ülke sorunlarında yeterince söz sahibi olabilmek için gereken gayreti gösteriyor muyuz?
Belki de, senin yüzüne bakmaya utanacağımız günler yaşıyoruz. Senin evlatlarının sana olan nefretlerini açıkça kustukları, hatıranı kirlettikleri, sana türlü iftiralar atarken omuzlarda taşındıkları bu günlerde bizler karşında başımız eğik, utanç içindeyiz.
Atam, üzülme! Bil ki doğacaktır yine güneş yine en tepeden. Senin mirasına sahip çıkacak, canı pahasına koruyacak daha milyonlarca evladın var. Sen Atam, yine de rahat uyu yerinde. Bak, oradalar, daha nice Mehmetler, Elifler, Denizler, Mustafalar, Ayşeler… Biz Atam sen rahat uyu diye, bu topraklar yeniden düşman çizmesi altında ezilmesin diye, kendi içimizden çıkan hainlere kurban edilmesin diye Cumhuriyeti, bayrağı, ilkelerini, fikirlerini ömrümüz oldukça korumaya, her zorluğun karşısında yılmadan özgürlük ve laiklik meşalesini nesilden nesile taşımaya yemin edenleriz.
Biz İzmir’de yakılmış bir şehrin küllerinden yeniden doğuşunu Vecihi’nin kanatlarından gösterdik. Biz Kocatepe’de gösterdiğin ilk hedefe, emrettiğin ölüme yeniden koşacak olanlarız. Küçük bir kızın avuçlarında mozoleye bırakılan bir Anıtkabir resminden bin kez daha, bir ölüp bin dirilenleriz.
Dünya’nın bizi yeniden gerçekten kıskanacağı çocuklar yetiştireceğiz. Biz inadına Cumhuriyet, inadına Demokrasi diye bağırırken bayrağımızı göklerden indirmeyecek olanlarız. Biz Atam bilmelisin ki seni asla unutmayacağız, unutturmayacağız.
Atam, ben seni sevmekten nasıl vazgeçerim… İnsan toprağından, insan bayrağından vazgeçer mi? Ben seni vatanım gibi sevdim.
Deniz...
YORUMLAR
Tam yirmi yedi yorum ile yazımı okuyup birbirinden güzel ve anlamlı cümleler bırakan ATATÜRK'ün bütün çocuklarına teşekkür ederim.
Seçki kuruluna yazımı güne taşıyıp daha çok okunmasını sağladığı için ayrıca teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Atatürk'ü bir gönülde taşıyamazsın.O taşar,taşar milyonlarca yüreğin önünde sel olur akar. Atatürk'ü bu ülkeden silemezsin. Söyleyin bize; milyonlarca kalbi aynı anda nasıl durduracaksınız?
https://www.youtube.com/watch?v=XJLzSl9PoxI
Rahatlıkla söyleyebilirim ki Atatürk ile ilgili yazılmış yazıların şu ana kadar en güzeli ve yüreğe en çok dokunanı idi bu yazı. Öyle güzel ifade etmişsin ki o küçük kız ile aynı acıyı duyumsadım, gözlerime yaşlar geldi. Şu an saate bakıyorum Atamızı kaybettiğimiz ana dakikalar kalmış. Aramızdan ayrıldı yıllar önce belki ama fikirleri yaşıyor, yaşamaya da devam edecektir sevgili Deniz.
Bizlerde Mustafa Kemal Atatürk sevgisi ilk okulda başladı sen gibi. Öğretmenlerimizden dinledik o güzel yürekli cesur adamı, anne babalarımızdan dinledik. Onun fikirleriyle büyüdük yetiştik. O bir sevdadır içimizde...sarı saçlı mavi gözlü bir sevda. Bazı sevdalar yürekten sökülüp atılamaz aynı Atatürk gibi. Milletini düşünen ve milleti için yaşayan adam gibi adam.
O kadar doğru ki ; Atatürk'ü sevmek vatanını ve bayrağını sevmek demek.
Çok güzel bir yazıydı Deniz, beni çok etkiledi. Dün gelecektim yorum yazmaya ama özellikle bu güne bıraktım.
Atatürk'ü ve vatanı bayrağı için canını feda eden onlarca şehidimizi rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Ne mutlu Türk'üm diyene
Gamzelimm tarafından 11/10/2018 8:29:53 AM zamanında düzenlenmiştir.
• “Orduya ilk katıldığım günlerde, bir Arap binbaşısının 'Kavm-i Necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir Anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında Türklük şuuruna erdim. Onda gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir.” M.Kemal ATATÜRK
O'nu sevmek O'nu anlamaktır...
O adamlığın, liderliğin, yiğitliğin nirvanasına varmış ve Allah'ın biz Türk Milleti için bahşettiği muhteşem bir insandır.
Mekanı cennet olsun...
Gözyaşlarınız gözyaşlarımızdır.
Yazı mükemmeldi. Tebrikler.
Sevgili Den(iz)
İnsan ne vatanını ne toprağını ne de bayrağını sevmekten vazgeçmez , vazgeçemez , vazgeçmemeli boyle kutsi bir sevda ile ancak gurur duyulur.
Atam'ın bize en buyuk mirasi elimize emanet etmis ..Vatanı , toprağı, bayrağı unutmak hem şerefsizliktir hem de Ata'ya en buyuk ihanettir.
Nur icinde uyu sen Atam.bizler hep izinde olduk ve olacagiz ...
Gonulden tebrik ediyorum
Sevgilerimle
Vuslâtı kelam tarafından 11/9/2018 4:02:39 PM zamanında düzenlenmiştir.
Vuslâtı kelam tarafından 11/9/2018 4:03:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
Atam,
her yirmi dokuz ekim şafağında,
parıldayan gözlerimizle senin cumhuriyetine nasıl doğuyorsak,
her on kasım sabahında da,
tüm matemimizle yine, yeniden sana ölüyoruz.
gözlerimizden akan yaş seni incitmesin
ürkütmesin seni Cumhuriyetin için titreyen kalbimiz
bilinmeli ki,
ilelebet biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz
bir defa ölmekten, bin defa doğmayı da iyi biliriz
sil gözünün masmavi denizlerini
ferah tut okyanuslar kadar engin yüreğini
bizler, el ele, göz göze yedisinden yetmiş yedisine
okuyoruz zaferlerin ve devrimlerinle dolup taşan tarihini
yeni nesillere ilmek ilmek dokuyoruz çağdaş öğütlerini
ey gönlümüzün zarif efendisi,
sen hiç meraklanma, rahat uyu Atam,
biz seni kendimize aşk bildik, unutmadık ve unutulmamalı ki,
kıyametin son yirmi dokuz ekimine kadar sana yeniden doğmayı,
ve s/on kasımına kadar da yine, yeniden sana ölmeyi insanlığımıza borç biliriz.
şiirim yazına yarenlik etsin istedim... yüreği atatürk ile dolup taşan hemşehrim...
Sevmek, "vatan" gibi bir şey mi?
Sanırım öyle den/iz kokulu Sevgili Bayan E...
Seni benim samimiyetim çekerken, benide senin "dobralığın" çekti...
...
Gelelim burada olma sebebime... Yazacaklarım yoruma ne kadar uğrar bilmiyorum ki?
Atatürk'ü ve Türklüğü tartışanların, bizimle yani Türklerin genleriyle alakası olmayan genlerdir.
Onlar kanımızı taşımadığı için "Türk" olmak nasıl bir şeydir bilmedikleri gibi;
Hakkımızda yaptıkları gıybetlerle "tersimizi tanımaya mecbur kalırlar!"
İşte henüz öğrenememiş olanlara Atatürk'ün Gülce tanımı:
Uluslararası anlayış ve işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi ve kişilik!
Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci!
Sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder!
İnsan haklarına saygılı!
Dünya barışının öncüsü!
Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayrımı göstermeyen eşsiz bir devlet adamı!
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu!
Mavi gözlerini anlatmaya,
Özüm yetmez,
Özümü anlatmaya, sözlerim yetmez be Atam!
Ne mutlu bana ki;
Senin kızınım!
Ne mutlu bana!!
Sevgilerimle, vazgeçemediğim sevgilerce...
Den(iz)
Sevgili Deniz Hanım.
Yüce ALLAH (cc) Kutsal kitabımız da; Sizin Rabbiniz benim, benden başkasına tapınmayacak ve Rab edinmeyecek siniz Der. Ve tapınılması durumunda dünya da ve ahrette gazabı ve azabıyla tehdit edip en şiddetli şekliyle cezalandıracağını kesin hükümlerle bildirir. Yani kutsal kitabımız da yarattığı kullarının ahlaklı ve fikri hür vicdanı hür insanlar olarak yaşamasını emreder
İslam inancının temel öğretileri bu emir üzerinden şekillenir.
Ancak din olgusunun soyut kavramlar üzerinden oluşması ve gönül esasına dayalı olması kaçınılmaz olarak riyakar insanların suistimaline de fırsat vermiştir. Dolayısıyla İslam dinin dışında ki dinler bu suistimale en etkili şekilde maruz kalmışlardır. Ve zaman içerisinde ruhban sınıfı oluşturulmuştur. Başka bir ifadeyle yaratıcı güç ile kulları arasına adeta peygamber misyonunu üslenmiş hastalıklı kafa yapısına sahip insanlar devreye girmişlerdir. Ve yine zaman içerisinde o dinler yüce yaratıcının kudretini ifade etmekten uzaklaşmıştır. Nihayetinde yaratıcı güç yani yüce ALLAH (cc) o dinleri yürürlükten kaldırıp onların yerine aydınlıkçı İslam dinini indirip yüce peygamberimiz Hz MUHAMMED (s av) efendimize tebliğ görevini vermiş ve onun tebliğiyle insanlığa ilan etmiştir. Ama ne var ki, din olgusunun gönül işi olma prensibi İslam dininde de aynen devam etmiştir. Dolayısıyla diğer dinlerde olduğu gibi İslam dinin de suistimale açık yönünden istifade etmek isteyen dindar gözüken münafıklar devreye girip İslam dininde de aynen cahiliye devrinde olduğu gibi şıhlardan, şeyhler den oluşan bir tür ruhban sınıfını oluşturulmaya çalışılmışlardır.
İşte bu nokta da büyük önder Mustafa Kemal Atatürk devreye girerek bu suistimali önlemeye çalışmıştır. Başka bir ifadeyle Atatürk,insanlara sadece bağımsız bir ülke değil, tek olan Yüce ALLAH(cc) tapmaları gerektiğini öğretmek için başta kutsal kitabımız KURAN'I KERİMİ Anlayacakları dile çevirtmiş ve Yüce ALLAH (cc) istediği gibi Atatürk de insanların fikri hür, vicdanı hür, ahlaklı bireyler olmalarını sağlamaya çalışmıştır. Peki, başarılı olmuş mudur? Ölümün den seksen yıl sonrada insanların fikrinde ve vicdanında bu kadar sağlam bir yere sahip olmuşsa hiç şüphesiz ki başarılı olmuştur. Ne mutlu Atatürk’ün aydınlıkçı fikirlerini gerçek manada öğrene bilenlere ve onun kişilikli tavrını kendine rol model olarak seçenlere
Çok özel bir insan olan Mustafa Kemal Atatürk NUR içinde yatsın yeri ve mekanı cennet olsun.
Kaliteli bir yazıydı kaleminize ve erdemli yüreğinize sağlık
Saygı ve sevgilerimle.
Böyle bir yazı "10 Kasım 2018 günü "Günün Yazısı" sıfatıyla köşesinde yerini almalı...
Küçükler okusa, anlar.. Zira böyle bir dilden işleniyor..
Büyükler okusa, onlar da anlar..Çünkü bir "Öğretmen edasıyla" işlenmiş, aynı zamanda..
Her insan anlayabilir, yeter ki "TÜRK " olsun!
Yeter ki hain, bölücü, yobaz, işbirlikçi olmasın!
Öyleleri zaten uğramaz yazıya!
Mustafa Kemal Atatürk'ü hem bir masal kahramanı, olağanüstü bir kişi gibi görmeli,,, Hem de "bir insan.."
Çünkü "herhangi bir insan" değildi o!
Yüksek nitelikli bir kişiydi!
Çok zekiydi!
Olağanüstü cesurdu!
Tam bir devlet adamıydı!
Politikacıydı!
Diplomattı!
Komutandı!
Askerdi!
Öğretmendi!
Bu kadar ve daha fazlasını üstünde taşıyan biri nasıl "sıradan bir insan" olur?
Ama öyleydi işte...
Cephede "Mehmet'ti",
Mecliste vekil,
Sokakta "Mustafa Kemal",
Sofrada muhabbet eden,
Okulda "öğretmen" idi...
O'nu anlatmak kolay değil...
Anlamak da kolay değil...
Fakat "O" olmak kolaydı!
Beni çok etkilemiştir Atatürk, demem lazım...
Çünkü "TÜRK'Ü ANLAYAN, TÜRK GİBİ YAŞAYAN VE TÜRK'Ü TARİHİN EN SOYLU ULUSU YAPAN" tek bir devlet adamı vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk'tür...
Kim kimi sever, kimi över, kimi öne çıkarırsa çıkarsın... Ben ondan daha büyüğünü tanımadım, bilmedim!
O yüzden kimliğim "alnımda yazar.." "TÜRKÜM, TÜRKÇÜYÜM, ATATÜRKÇÜYÜM!"
Çok teşekkür ederim "nitelikli yazınız", Cumhuriyet Kadını vasfınız için...
En içten tebriklerimle Den(iz) Hanım....
Özel ve çok önemli günün öncesinde çok anlamlı bir paylaşım!... Teşekkür ederim...
Bizlerdeki Atatürk sevgisinin temeli, ilkokul öğretmenlerimizden başlayarak tüm hayatımız boyunca tanıdığımız öğretmenlerimiz ve büyüklerimizin sayesinde atılmıştır... 1980 sonrası yetişen kuşakların içinde sağlam yapıya sahip ailesi ve çevresi olanlar dışında Atatürk düşmanlığı sanki beslendi, desteklendi... O günlerde atılan tohumlar sonra filizlendi... boy verdi!... :(((
Büyük bir toplum mühendisliği sonucu ve ne yazık ki ülke yöneticilerinin ağzından seslendirilenler ve eliyle yaptırılanlar sonucunda oluşumlar başladı... Üstelik bunlara kendilerini referans gösterdikleri için Atatürk'ün başlattığı özgürlük anlayışı ve demokrat bakış açısını yakalayamamış, 'kul olma ve biat etme'yi alt edememişlere gün doğdu!.. 'padişahım çok yaşa!...' der gibi desteklediler...
Kendilerini kimlik, kişilik, etiket, donanım olarak tamamlayamadıkları için içlerinde oldukça 'var olduklarını' hissettikleri bu oluşumların onları ve ülkeyi ne kadar batağa götürdükleri de geç görüldü maalesef!... 'Bu suyun kaynağı neredebn geliyor diye sormak da kimsenin İŞİNE GELMEDİ!...
Yeryüzünde ATATÜRK'ten daha büyük bir lider olmadığı fikri sadece 'bizlere' ait değildir... Biraz dünyaya bakmamız yeterli.. Ölümünde 80 yıl sonra bile 'devlet adamlığı ve cesareti' övülen bu lidere BİZ SAHİP OLDUĞUMUZ İÇİN ÇOK ŞANSLIYIZ!... RUHUN ŞAD OLSUN ATAM!...
EMANETİNE SAHİP ÇIKMAK VARLIĞIMIZIN EN BüYÜK NEDENİDİR!...
Yüreğine sağlık Sevgili Deniz... İyi ki varsın!...
Sevgilerimle...
https://www.youtube.com/watch?v=GzG-cw8vvQA
"Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır."
diyen
büyük Atatürk'ün çocuklarıyız biz, bizler var oldukça, bizim yetiştirdiğimiz evlatlar da, bu vatanın bekçisi olacak ve bizden aldıkları nöbeti kusursuz icra edip bu kutsal bayrağı tepeye, en tepeye çıkarmak için sönmez bir inançla yılmadan yürüyecekler.
Yoruldukları yerde damarlarından ki asil kandan alacakları güç ve kudretle ışıldayacak, dirilecekler.
Vatan ve Atatürk sevgisi ailede verilir, anneler yani Atatürk kızları bu büyük görev bizim, okullarda ne öğretildiği müfredatla doğru orantılı ve kontrolümüze tabi değil ama evlatlarımıza vereceğimiz vatan sevgisi ve bağlılığı, Atatürk sevgisi ve bağlılığı, dinine ve milletine, gelenek görenek ve hasılı kimliğine sahip çıkmak, bağlılığı öğretmek bizim görevimiz, en güzel şekliyle ifa etmek zorundayız. Çünkü her taşın altında bir yılan ve biz artık sadece renginin derdindeyiz!
Deniz, sana ve seni yetiştiren anaya, babaya da sonsuz selam ve saygı sunuyorum.
Filiz Şahin. tarafından 11/8/2018 8:20:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
//Atam, ben seni sevmekten nasıl vazgeçerim… İnsan toprağından, insan bayrağından vazgeçer mi? Ben seni vatanım gibi sevdim.
Atam bilmelisin ki seni asla unutmayacağız, unutturmayacağız. //
Özlemle anıyoruz,"bir ülkenin onur ve haysiyetini koruyarak,çağdaş ve örnek bir Cumhuriyet
haline getirebileceğini bütün dünyaya gösteren ve bunu tarihe altın harflerle yazdıran büyük
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK,sen milletinin gönlünde ebedi yaşayacaksın." Cumhuriyet hür
ve onurlu yaşamın teminatıdır ve yaşayacak ilelebet.Yolumuz ATATÜRK devrimleri,ilkemiz
ATATÜRK ilkeleri,yaşam biçimimiz Cumhuriyet,hiç bir güç bizi bu yolumuzdan çeviremeyecek.
Atamızın bize emanet ettiği ülkede ilkelerine sonuna kadar sahip çıkacak çok vatansever var,
sahipsiz değildir.Parazitler elbet bir gün olmayacaklardır.Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve silah arkadaşlarını bu güzel ülkeyi bizlere
Cumhuriyet olarak bıraktığı için sevgi,saygı,minnet ve rahmetle anıyorum.Anlamlı yazınızı
gözlerim dolu dolu okudum.Siz bir aydınsınız,ışığınız bol olsun.Cumhuriyet ve ATATÜRK
düşmanlarının olduğu zamanda ümitsizliğimi hafifletti yazınız.Tebriklerimle.
VATANINI SEVMEYİP MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİĞİNİ KISKANIP BOZAN, HER ÇIKTIĞINDA MİTİNGTE EY SEVGİLİ TÜRK MİLLETİ DİYEMEYEN, ÜLKE BEREKETLİYKEN, ÜLKEYİ YABANCI SERMAYE VE İTHAL MAHSÜLLERE ÇEVİRMEK İSTEYEN BİR İNSAN ASLA CUMHURBAŞKANI OLAMAZ. BENİM TABİRİM DE CUMHURBAŞKANI BABA ADAM DEMEKTİR. BU GÜNE KADAR ULU ÖNDER ATATÜRK KADAR HAYSİYETLİ, ONURLU BİR İNSAN GÖRMEDİM. ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINDAN DEMOKRASİ DE SÖZ EDEN ÖNDE GELEN HÜKÜMET, ADALETİN İÇİNE EDİYOR. (ADALET KALKINMA) ONLARIN YANLARINDAN GEÇMEZ.
SİZİ BU DUYARLI PAYLAŞIMINIZDAN ÖTÜRÜ TEBRİK EDERİM
SAYGILARIMLA
Kasım'da aşk başkadır
Çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır!
Osmanlı padişahları kendine bağlı tebalarına kullarım derdi!
Kul olma güdüsü genlerine işlemiş 600 yıldan fazla kulluk yapmış bir halkı kulluktan çıkartıp birey ve vatandaş olma hakkı veren Paşam!
Şimdilerde
Vicdanını yitirmiş bireyler vatan sevgisini de çoktan yitirmiş durumdalar şükranı sadece kendilerine çıkar sağlayan ne kendi çıkarlarına uyan ne idiğü belirsizlere duyar oldular
Ve
Nankörler sardı dört bir yanımızı!
Oysa bu ülkede kim bir lokma ekmek yiyorsa bir yudum su içiyorsa bu senin ve silah arkadaşlarının sayesindedir sizler olmasaydınız şu anda yurtsuz vatansız manda altında yaşayan bir halktan öte gidemezdik
Ama
Paşam namus sözümdür onur sözümdür vatan sözümdür
Bu ülkede
Son nefer ben kalsam da seni sevmekten ve ilkelerinden ödün vermeyeceğim son nefesime kadar bağlı kalacağım....
Ölümsüz bir aşkla sevdayla ilkelerine olan tutkumla
Ruhun şad olsun
Yazı çok güzeldi sanki ben yazmışım gibi duygularımdı
Yüreğine
Kalemine
Sevdana sağlık ...