Hacı Şakirler Konağı- Mudurnu
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
""Beyaz Giyme Söz Olur""
*
*
Hacı Şakir Konağı: 170 yıllık bir konak.
Bizi Mehmet Can isminde bir bey güleryüzüyle karşıladı. İşletmecisi olduğu konağa buyur etti.
Konakların kapısında asılı bulunan at nalı neden diyordum ki, kendisiyle söyleşiye başlamış bulunduk.
Ben, bugüne kadar hep kimliğini kaybedecek hale gelecek kadar restore edilen, düğünlere veya derneklere hazırlanmış konakları gezdim dedim.
Gülümsedi.
- İçeri buyrun, beraber gezelim. Dedi.
Mehmet Can Bey, daha önce çok önemli yerlerde işletmecilik yaptığı halde Şakirler Konağının sevdasıyla kendisini buraya nak’şetmiş birisi. Kendisiyle bahçedeki Vişne altı denilen yerde sohbete başladık.
- Kapıdaki bu at nalı bir işaret mi, yoksa süs mü ?
- Gördüğünüz at nalı, konağın alt katının çok yıllar önce ev sahiplerinin ve misafirlerinin atlarının bağlandığı yerdir.
Çünkü bir evde at nefesiyle yaşandığında, o insanların ömürlerinin uzun olacağına dair bir inanış varmış.
Hemen üst katta gelin damat odası, yanında dedenin ninenin odası, onun yanında göreceğiniz evin kızının odasıymış. Gelin damat odası konağın saklı bahçesine bakarken, evin kızının odası Mudurnu’nun bu dik yokuşlu yoluna bakan küçücük camına takılan, koca demirler sizce neden hapishane demirlerine benzer bilir misiniz ?
- Mutlaka evin kızı çok güzel olmalı, kaçırılmasından korkuyor olmalılar. Dedim.
- Tam tersi. O kadar yıl önce genç kızlara verilen seçme şansı. Dedi...
Atlıya, sillahlıya, küllâhlıya, bıçkın delikanlıya bakıp, kendisi beğenip seçebilsin diye. Kız beğenir, kendisine görücü geldiği zaman seçme şansı olurmuş. Bir üst kata çıkacak olursanız, bu kez misafirlere ne kadar değer verildiğini görürsünüz.
- Peki ya mutfak ? O nerede ?
- Mutfak o yıllarda yemekhane denilen yermiş. Yemekhane konağın bahçesinin bir köşesinde bulunmakta, konağın içine yemek kokularının girmesini önlemekteymiş. Yemekhaneden sofaya yapılan köprü ile pişmiş yemekler konağın sahiplerine ve misafirlerine ikrâm edilirmiş.
Şakir Bey uzun yıllar önce bu konağı yaptırırken, işini bilen dülger tutmuş.
Dülger, Şakir Bey’e yaptırmak istediği konakta en çok kaç kişi yaşayacağını sormuş. Güneşin nereden doğduğunu, nereden battığını ölçmüş. Saklı bahçenin toprağını sevebilecek ağaçların fidanının yerini, bahçenin şekline göre ekmiş. Elde dövülmüş çivileri, karaçam ağacı üzerine ince ince işleyerek günümüze kadar sağlıkla getirmiş.
Derken... İçerden ince bir saz sesi duyuldu.
Beyaz giyme söz olur
Siyah giyme toz olur
Gel beraber gezelim
Muradımız tez olur
- Bu ses nereden geliyor ?
- Bahçeden geliyor, kardeşim çalıyor. Bizim türkümüz, Mudurnu türküsü. Pek bilinmez Mudurnuya ait olduğu.
Salına da salına da gel
Hadi yavrum dön dolaş yine bana gel
Sohbetin büyüğü olur muymuş ? Olurmuş.
Mehmet Can Bey’in sohbetine veda ederken son sözlerini türküye eklemeyi ne çok isterdim...
"İnsan olmayı bilmiyorsan, müslümanım deme."
" Salına da salına da gel, hadi yavrum gez dolan yine bana gel."
Rahmetler olsun
www.hacisakirlerkonagi.com
öyküsatıcısı2012Davidoff
YORUMLAR
Sayende oturduğumuz yerden gezmiş olduk asırlık konağı. Mehmet Can beyi de tanıdık.
Fakat listeye de aldık.
Mudurnu'ya gidince kocaman tavuk maketinden başka neler varmış meğer.
Gezenler tespitlerini yazınca çok faydalı oluyor.
Son yüz yıl tavsiye edilmeden kitap okumuyorum.
Tavsiye olmadan gezinti de yok hayatımda.
Temmuz ayında Özbekistan gezisindeydim.
Ben de oraları bir yazayım.
Epeydir okumaktan yazmaya geçemedi hevesim.
Çok teşekkür ederim bu güzel yazı için.
Selam ve sevgi ile değerli Davidoff.
kendimizden kültürümüzden ne kadar da bihaber yaşıyoruz..:(((((((((((
(kasıtlı yapılsa ancak bu kadar başarılı olunur cinsinden hem de)
ne güzel anlatım
tebriklerim günün yazısına farkındalık sağlayan eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız sevgili Davidoff..:)
sevgim saygım selamlarımla..
Davidoff
Güzel olanı beraber yaşatabilirsek, eminim ki daha da güzel olup bize gülümseyecektir.
Sevgiyle kalın, her daim.
Sevgili Edebiyat Defteri üyeleri...Geçtiğimiz hafta sonu misafirimiz olan site yazarı kardeşimizi tanımaktan çok mutlu olduk.Bu vesile ile konağımızı ve bizleri siz okuyucularla mükemmel bir anlatımla buluşturmalarıda bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı oldu.Yazarımız kısaca özeltlemiş"ağanın lafının üstüne laf söylenmez ama" biz kimiz ve ne yapmaya çalışıyoruz !
Bireyselleşen ve bencilleşen bu nedenle geleneklerden,doğaya,geleceğe,tüketen bununla yetinmeyip kişilik ve onurumuzu ipotek altına almaya çalışan endüstriye karşı...Anadoluda düne kadar varolan anamızın ocakbaşı geleneğini ve Avm.kasiyerine karşı malalle bakkalı diyaloğunu korumaya ve yaşatmaya çalışıyoruz.Daha detaylı bilgi için Mudurnu Hacı Şakirler Konağını ziyaret etmeniz yeterli.
Selam ve Sevgiyle
Mehmet Cantürk
Mudurnu Hacı Şakirler Konağı
www.hacisakirlerkonagi.com
Face : Mudurnu Hacı Şakirler Konağı
www.mudurnu.com.tr
Davidoff
Sağolun Sn. Cantürk Bey.
Bir ara bu türküyü tüm sanatçılardan arşivlemiştim. Şimdi Cd'lerde ve arada dinlenmek üzere bekliyor. Bolu türküsü olarak biliyordum; Mudurnu'ya aitmiş demek ki... Gerçi Mudurnu da Bolu'ya ait ya...
Konakla ilgili, konaktaki eski yaşayanların öz yaşam şeklini tanıttınız yazınızla. Anlatımdaki üslubunuz o kadar sakin ki okuyanı yormuyor; beynini gereksiz kelimelerle doldurmuyor.
Sitede eskilerden olmama rağmen uzun bir ayrı kalma dönemim vardı. Bu nedenle bir kısım arkadaşlar artık yok, bir kısım var olanları da ben unuttum. O nedenle birkaç aydır ancak yazılarıma ya da şiirlerime gelenlerin kalemlerini tanımaya çabalıyorum.
Şimdi bu yazınızı ve birkaç öykünüzü okuyunca şu ana kadar göremediğim için üzüldüm. Güçlü bir kalem ve anlatıma sahipsiniz.
Tebrik ediyorum...
Saygılar, selamlar...
Davidoff
Saygı ve Selamlarımla.
lacivertiğnedenlik
teşekkürler
Hadi bi türkü söyle dediklerinde bana ilk aklıma gelendir "Beyaz giyme..."
Merakla ve zevkle okudum.
Konağa verilen değeri ayrıca yazına harikulâde yansıtmışsın üslûbunla gözüm...
...
Seni okumak bir başka hayata usulcacık pencere açmak ince bir keyifle...
Kalimera. tarafından 10/1/2012 6:19:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kalimera.
Umut satıcımsın sen benim, hiç bitmeyen güzelliğim...
Kıymetler üzerine, değerler üzenrine çokça nefis ve önemli bir yazı okudum kaleminizden; değerlerimize sahip çıkıp, korurken özümüzdeki güzellik ve insanlığı da korumak, yaşatırken çevremize yansıtmamız gerektiğini de satır aralarından okudum....
Saygılarım sonsuzdur...
Selam ve dua ile, esenlikler dilerim...
Davidoff
Değerler hep avuçlarımızda aslında. Öyle sıkı kapatmışız ki, kimse bilmiyor, görmüyor.
Bu değerler başka ülkelerde olsa, turlarla gider, cebimizden bir sürü para öder görmek isteriz. Burnumuzun ucundaki tarihlerden haberdar değiliz.
Saygı benden efendim.
Davidoff
Yaşlı bir konakta "yüzelim istedim, boğulsak bile."
Hani her zaman Akdeniz'in, Ege'in mavi sularında açılırız ya dalga dalga...
Teşekkürlerimle Sevgili Ayşe.
Evvet sohbetin büyüğü olurmuş...
Harika bir tanıtım yazısıydı...
Tanıtım yazılarının sırrı; gidilen ve bahsedilen yerin duvarlarından, tarihine dek insanın iliğine işleyen duygu verebilmektir...
Gönülden kutluyorum Sevgili Davi...
Davidoff
Ne yaşa, ne başa, ne boya, ne de posa bakmıyormuş Sevgili Mehtap Altan. Bunu bir kez daha anladım.
Kocaman Sevgilerimle.
Mehtap ALTAN
Bu anlamda sohbetler, geziler ve anlar insanı bir beden daha büyütüyor değil mi...
Saygım ve çokca sevgimle...
Değerli Davidoff,
Köyümün havasını suyunu bir ay süren ikmal çalışmam sona erdi ve yine metropol'ün hatırsız, kaba, ihanetkar sokaklarından geçerek, dört duvar arasındaki para ile sattığım özgürlüğümün karşılığında faturalarımı,taksitlerimi ve alışverişimi heveslerimin istediği gibi poşetlerimi doldurarak mutlu olma taklitleriyle geçirmeye başladım.
Zaman ,giden zaman benim .
Bana ait zamanı boşa harcıyorum mu?
Ayşe Şasa " Bir ot'a muhtaç olarak yaşayan insanı kim köleleştirebilir ki?" derken , kulağıma " köleliğine sebep olan mal ve hizmetler olmadan da yaşayabilir ve mutlu olabilirsin, hatta cennete daha kolay gidersin" diyerek göz kırpıyor.
Köydeki eski evi yıkmışlar.
yerine betok iki katlı ,soğuk ve her kapısında bir kilit ,kilitte asılı bir anahtar olan kokusuz bir bina yapmışlar.
İnekler , en az benim kadar rahatsız bu olaydan.
Sabaha kadar bağırırlarmış ilk günler, yerlerine alışamadıklarından.
Sonra sonra susmuşlar.
Benim gibi,ilk günkü mücadele ruhunu yitirmiş ben gibi onlar da.
Yine de yaylara çıktım.
İnsan eli değmemiş ormanlarda salkım salkım böğürtlen, ve Likapa yiyerek akşama kadar gezdim.
Eski yayla evlerinin çam kokulu tahtalarının üzerine serdiğim ince mitil yatakta uyudum.
Kurt ve Çakal sesleriyle kalktım, ay ışığında cigara içtim.
Eskiler anılarla dolu.
yayla evinin çam tahtasından döşenmiş köşelerinde " muztafa 1972" yazan adamın yıllar önce vefat ettiğini anlattılar.
Eski evler eski yollar anılarla dolu.
Eski insanlar da...
Saygılarımla değerli yazar.
Davidoff
Parayı da insan eli icat edip, sonra yine biz kölesi olmadık mı ?
Demek ki sıra insan elinin icat edeceği şeylerle, önce övünüp, sonra lânet edeceğimiz şeylere sıra gelecek... Bekleyelim kurt ve çakal seslerinin ulumalarını, iyisi mi siz bir kaç sigara daha için.
Dışarda içilen sigaradan ceza alınmıyor.
Davidoff
erolabi
en kalbi saygı ve selamlarımla...
Öncelikle Değerli Seçki Kurulumuza ve Çok Değerli Okurlarımıza Teşekkür etmek isterim.
Bu yazıyı yazmadan önce düşündüm. Acaba ben bir reklâm mı yapıyorum, yazsam mı, yazmasam mı dedim. Sonra bir taraftan saz sesi, diğer taraftan gitmiş olduğum 170 yıllık konağın bir müze gibi köşede durması beni çok etkiledi. Saatler geçtikçe ve sohbet ilerledikçe öğrendiklerimi paylaşmam gerektiğine inanmaya başladım.
İşletmecisine her sorduğum soru, aldığım cevabın yanında küçük kaldı.
Aslında çok daha uzun ve açıklayıcı bilgilerle dolu bir yazı yazmak istedim. Fakat yazdığım yazıyı onlarında okumalarını istediğim için çok kalabalık bir ortamda yazıp, sizlerle paylaştım.
Siz Zara'nın klibinle "Beyaz giyme toz olur" dinlerken, ben sazdan dinledim. Hediyem böyle oldu, ikinci hediyemin böyle güzel olacağını beklemiyordum.
Hepinize Teşekkür Ederim.
Saygılarımla.
Davidoff
Bizler birbirimize köprü olmazsak, sanırım o eski köprüler yıkılır gider.
Sevgimle.
Trabzon Sürmene de Memiş ağa konağı var, gitmek isteyenlere tavsiye edebilirim.
Yaşam sanattır dedikleri bu olsa gerek. Gezerken sizin sözünü ettiğiniz ''insan olmayı bilmiyorsan Müslümanım deme'' gibi bir çok düşünce geçiyor İnsanın zihninden. Fısıltılar geliyor kulağına geçmiş ve geleceğe dair. Sessiz kalmak ve kulak vermek gerekiyor.
Yazınız keyif verdi.
Tebrikler.
Nilgün Akçay tarafından 10/1/2012 1:07:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
Davidoff
Değerli yorumuz için teşekkür ederim Nilgün Hanım.
Saygılarımla.
Zaten şu sözler -insan kulağına- takılsa iyilerle dolup taşarız...
Ve bir yer daha öğrenmiş olduk hikayenle belki bir gün...
Teşekkürler Davidoff
Davidoff
Çok sevgimle.
Beğenerek okuduğum gezi yazınızın güne gelmesi çok mutlu etti, tebrikler, yeni paylaşımlarınızı bekliyor olacağım, selam ve saygılarımla.
Davidoff
Hepinizin güzel yüreklerine ayrı ayrı teşekkür ederim.
Sağolun, var olun.
Günümün yazısıydı ve tahmin etmiştim. Tebrik ediyorum sevgili yazarım.Tebrik ediyorum yürekten. Sevgi ve saygılarımla...
Davidoff
Fakat en çok Mudurnu sevinecektir eminim :)
Babamın babası yani dedem sağ iken halamlar bekar iken 5 halam var. Köydeki evin içinde tuvaleti olan tek ev dedeminmiş evde beş kız ve hepsi birbirinden fettan rahmetlidedeciğim evin altına hanay deriz oraya tuvalet yapmışkızlar evin dışına gece çıkmasın diye.
Bende SAFRANBOLU da Kadıoğlu Konağında yemek yemiştik ve çok güzeldi
onu hatırladım tebrikler
sevgiler
Gitmişle beraber gül'üm...
Sevdiğim bir türküdür...
Umarım birgün bende konağın bahçesinde deriiin bir nefes alırımda atların nefesi karışır ciğerlerime...
Mevlam uzun ve sağlıklı ömürler versin bizlere...
Davidoff
Benim sallandı.
O yüzden ağlamadı.
(( Seçil Nimet ))
Bir dahakine beraber gidelim, lütfennnnn :)
Davidoff
Bana anlatıldı.
Uykum gelmedi.
f.liz
Anlattırırım hep yahut kendiliğinden denk gelmişssem sohbete usulca dinlerim ve o efsunlu havayı dağıtmayacaksam soru sorarak iyice belleğime otuttururum.Hüzünlüdür çoğu zaman öyle gözler buğulanıp sözler düğümlenince bir şeyler ölür içimde bir şeyler büyür... ama benim de asla uykum gelmez aksine uyanışa aralanır göz kapaklarım.Bir yanım tanık olmadığım ama dinlediğim okuduğum hissettiğim geçmişte, bir yanım yaşadığım henüz görmediğim, göremeyeceğim am yine hisettiğim geleceğin peşinde...
Değirmenin bu ara çarkında Davidoff'tan hikayeler okumak bilseniz ne güzel.
Davidoff
Yorumun mu, yoksa cevabın mı daha güzeldi bilemedim.
Sevgili öykücüm, öyle güzel anlatmışsın ki gezip görme isteği uyandı bende de.
Konaklar yaşanılan dönemlerin aynası olduğu için hep ilgimi çekmiştir.Çocukluk yıllarında babamın dayısı Sakarya'da çok büyük bir konakta yaşarlardı, en güzel günleri Haydarpaşa'dan trene binip onları ziyarete gittiğimizde yaşardım.Sayısız odalar, geniş ve yüksek tavanlı, bir ev genişliğinde sofa, kiler, mermer merdivenle girilen geniş cümle kapısı, hatıralarım canlandı değerli gezi yazınızla.
Yolum düşerse görmeyi çok isterim Hacı Şakirler konağını, paylaşım için teşekkürler , selam ve sevgiler.
Davidoff
ve önünüze ilk ilkram olarak pestil geldi mi ?
:)
kasım ayında büyük oğluma gideceğiz ankaraya mudurnuya giderim..... bu konak için...inşallah boluda nermin kardeşimede uğrarım.. benim diyeceğimi sevgili feyzullah söylemiş.... davidoff bir markadır diye saygılar ustaya
Nermin Kaçar
Davidoff
Sağolun ve mutlaka gidin, görün, güzel yemeklerini yiyin isterim.
Kokusunu duyun.
Hep diyorum, çok seviyorum gezi ve tanıtım yazılarını. Yetkin ve etkin bir kalemden okumak elbette daha da güzel. Konaklara karşı çok garip bir ilgim vardır. Teşekkür ederim paylaşım için.
Saygılar sayın yazar.
Davidoff
Bir anlatımı beğeni ile okuyup, içindeki sırları anlayan bir okuyucu, baş köşeye oturtulan misafire benzer.
Saygımla.
öykü satıcısından bu defa bir anı okuduk..ama o anı yaşayarak..
at nefesi ömrümüzü uzatacaksa,vardı bi tane keşke satmasaydık ama burun ıssırmaya çalışıyor,o nasıl hallolacak?:)
konağın odalarından,mutfağına..her şey ne kadar nizami..acaba düşünmeyi biz neden bu kadar unuttuk,o yıllarda ağaçlar,çiçekler bile toprağa göre dikilirken?:(
ben de bu türkünün mudurnu ya ait olduğunu bilmiyordum ama şu son iki mısra kesinlikle eklenmeli...
saygılar anısatıcısı...
Davidoff
Ama sizler de Mudurnu gibi bir Cennetten özür dileyin "eğer gittmediyseniz."
Saygım ve çok teşekkürlerimle.
küsss
ben Bolu'da yaşadım 1 yıl,şimdi de ailem Düzce'de..Mudurnu'dan defaetle geçtim ama bu konağa hiç yolum düşmedi..ama heveslenmedim desem yalan olur:)
saygı bizden..
Keşke bana da uğrasaydınız ve bir acı kahvemi içseydiniz sevgili yazarım. Anlattığınız ilçe benim doğduğum yerdir. Fakat siz bunları yazana kadar bu kadar detaylı bilmiyordum. Bir kez daha teşekkür ederim. Yazınızı görünce heyecanlandım.Hele de siz yazınca daha da anlamlı oldu. Teşekkür ederim. Sevgilerimle. Her zaman bekleriz. Gerçi Bolu Mudurnu' ya elli km ama :)) Sevgilerimle...
Davidoff
Ne mutlu size.
Bir gün mutlaka yeniden gelip, sizede uğrayacağım.
Çok sevgilerimle.