Anlamsızlığım yokluğunla başladı
Kapıyı çarptın gittin.Biliyordum bu sefer benim için dönüşü olmayacaktı.
Peltek kaldı dilimde harfler.Bana arkanda salaş bir aşkı ve zehir zemberek akşamları bıraktın.
Yarım yamalak bıraktığın aşkın her dikişini,usta bir terzi gibi dikiyorum.Diktiğim
her parçanın yeri senin açtığın yarayı kapatmıyor anlıyorum.Ne atabiliyorum bu yüreği
ne de yerinde bırakabiliyorum bana can katsın diye.
Tıpkı ’’ne senle ne de sensiz’’ şarkı sözündeki gibi...
Ne kadar usta olsam da artık bu konuda,her attığım dikiş,yüreğimin
her atışında canımı kat ve kat acıtmaya yetiyor.Zamansızdı.Ansızındı.Yaz ayında lapa lapa
kar yağması gibiydi.Sıcağa dokunamamak,soğukta uyuyamamak gibiydi.
Eskimemiş fotoğraflarda,geride kalan yitik bir aşk misaliydi.
Ben sana bakarak gülümsüyordum sen ise eski bir aşka ağlıyordun.
Zaman geçtikçe anlıyordum hiç var olmamış aşkımızın şifrelerini.
Çocukluğumda duman arabasının arkasından koşarak bol bol duman yutar öksürüğe boğulurdum.
Şimdi anlıyorum sana koşarken beni nasıl zehirlediğini.
-Uğur TENGİZ-